Kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-  Yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak kimin nereyi kullandığının belirlenip krokiye yansıtılması, özellikle; davacının payına karşılık taşınmazda kullandığı yer bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, toplanacak olan delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Çekişme konusu taşınmazın bizzat davalı tarafından 2001 yılından beri kullanıldığı, davacı paydaşın, taşınmazın kullanımına davalı paydaşça izin verilmediğinin ve intifadan men koşulunun gerçekleştiğinin sabit olduğu-
İhalenin usulsüzlüğünden bahisle feshi istenebileceği gibi, ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı tescilin yolsuz olduğu ileri sürülerek tapu iptal ve tescil davası açılmasına da yasal engel olmadığı-
Kat malikleri kurulunca verilen kararlar aleyhine oy kullanan kat malikinin karar tarihinden başlayarak bir ay, toplantıya katılmayan kat malikinin ise kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay ve her halde 6 ay içinde iptal davası açabileceği-
Bir şeye malik olan kimsenin hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğu ve malikin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebileceği- Ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapının üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceğinin öngörüldüğü ve böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlandığı, öte yandan, getirilen özel hükme göre bir kimsenin kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı ve bu nedenle yukarıda yasa koyucunun imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğu duyduğu-
HMK. mad. 297/2 uyarınca her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesinin ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunmasının zorunlu olduğu- TMK. mad. 683 hükmünden kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarının haksız fiil kimin tarafından gerçekleştirilmiş ise, ona karşı açılacağı- Uyuşmazlıkta birleştirilen dosya yönünden dava dışı Belediye tarafından dökülen hafriyatın zarara sebep olduğu gözetildiğinde davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyetinin ana taşınmazdan ayrılamayacağı, taşınmazın kullanma biçiminin tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlendiği ya da fiili bir kullanma biçiminin oluştuğu, uzun süre paydaşların bu durumu benimsediği kayıtta paylı, eylemsel olarak bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında iyi niyet kuralının da bir gereği olduğu, aksi halde; pek çok kimsenin zarar görmesiyle toplum düzeni ve barışının bozulacağı- Tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde durularak, varsa, çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin; yoksa uyuşmazlığın TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği-
Dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekeceği- Davayı açabilmek için gerekli sıfatın dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye ait olduğu- Eldeki tapu iptali ve tescil isteminde dava hakkı, mutlak olarak mülkiyet hakkı sahibine ait olduğuna göre, dava konusu taşınmazın davacının babasına ait olduğu gözetilerek davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalının duruşmadaki beyanında taşınmazın kendi kullanımında olduğunu kabul etmiş olmasına rağmen, mahkemece kiracılık ilişkisi olduğu gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu- Davaların birleştirilmesi hâlinde, birleştirilen davalar birlikte görülmekle birlikte ayrı dava olma özelliğini korudukları ve her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-
Dairece, mahkeme kararı bozulmuş olup, bozma ilamına harç ikmali ve el atmanın önlenmesi yönünden uyulmasına, ecrimisil talebi yönünden eski kararda direnilmesine karar verilmiş ise de kısa karar ve gerekçeli kararda, direnmeye ilişkin olarak hüküm kurulmadığından ve gerekçelendirme yapılmadığından usule uygun bir direnme kararından bahsedilemeyeceği-