Bilirkişi raporunda "davalının dava konusu taşınmazdan toprak alması başka yere taşınması söz konusu değildir..." şeklinde tespitte bulunulduğu, bu sebeple toprak bedeli hesabı yapılamadığı, tarafların rapora itirazı üzerine alınan ek bilirkişi raporlarında da sonucun değişmediği, dinlenen tanık beyanlarının da rapor içeriği ile aynı yönde olduğu anlaşıldığından davacının toprak bedeli tazminatı isteği yönünden iddiasının ispatlanamadığı ve davanın reddi gerektiği-
Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tespiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Davalıların davacıya ait parsele taşan kullanımlarının hukuken haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı; yapı sahibine kişisel hak sağlayan temliken tescil isteğinin de ancak yapı yapıldığı andaki malike karşı ileri sürülebileceği, dolayısıyla çap satın alan konumundaki davacının satın almasından önce yapılan taşkın yapılar için kendisine karşı temliken tescil isteğinde bulunulamayacağı, çap satın aldıktan sonra yapılan taşkın yapılar için de yapı sahibi bakımından iyiniyet şartının gerçekleşmeyeceği benimsenerek el atmanın önlenmesine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik olmasa da, davalıya ait taşkın ev ve seranın dava dışı abisi adına kayıtlı 1308(yeni 29) nolu parsele yapılması ve davada yıkım isteğinde de bulunulması karşısında, mütemmim cüz kuralı gereği 1308(yeni 29) parsel malikinin de davada yer alması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı- Dava tarihi itibariyle geçerli çap durumuna göre mevcut olan müdahale esas alınıp ecrimisile hükmedilmesi yerine, dava açıldıktan sonra gerçekleşen ve tecavüz miktarlarını arttıran yenileme durumuna göre belirlenen ecrimisile hükmedilerek dava tarihinden sonraki dönemin ecrimisil kapsamına alınması ve ıslah dilekçesi ile faiz de istendiği halde, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece yeniden yerel, teknik, ziraatçı ve inşaatçı bilirkişi aracılığıyla taşınmazın başında keşif yapılarak taraf tanıklarının dinlenilmesi, tarafların ve tanıkların gösterdikleri muhdesatlar duraksamaya yer vermeyecek şekilde uzman bilirkişi raporlarında işaretlenmesi gerekeceği, tanıklardan hangi muhdesat kim tarafından, ne zaman, kimin nam ve hesabına yapıldığının, masrafların kim tarafından ne şekilde karşılandığının ayrıntısıyla sorulup belirlenmesi gerekeceği-
Davacının çamlık ormanlık arazi niteliğinde Hazine adına tapuda kayıtlı taşınmazın orman niteliğinde olduğundan bahisle Hazine adına tescil edildiğini, ancak orman niteliğinde olmayan taşınmaz üzerinde şuan hastane bulunduğunu, imar planı içinde arsa niteliğinde olduğundan taşınmazın mülkiyetinin kendsine ait olduğunu belirttiği davada "red kararının" isabetli olduğu-
Dava dilekçesinde davalı gösterilen kişi ile dilekçede hatanın düzeltilmesi suretiyle davalı gösterilen kişinin ad ve soy ad benzerliği nazara alındığında tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıdan kaynaklandığı; düzeltilerek davalı olarak gösterilen kişi yönünden davaya devam edilmesi gerektiği-
Çekişmeli taşınmazın sınırları içerisinde bulunduğu dava dışı bir diğer Belediye Başkanlığı sınırlarından ayrılarak davacı belediyeye bağlandığı, 3030 sayılı Yasanın yürürlüğü tarihinde gerçekleşen olaylara uygulanması gerektiği ve davacı belediyenin ise 3030 sayılı Yasanın yürülükten kaldırıldığı tarihinden sonra kurulması nedeniyle mülga 3030 sayılı Yasanın eldeki davada uygulanamayacağı- Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin davada vekille temsil edilen davalılar yararına "harcı tamamlanan değer üzerinden" nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- 
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davada, mahkemece birden fazla keşif yapılmış ve teknik bilirkişilerce tecavüzün olup olmadığının tespiti bakımından birbiriyle çelişkili raporlar verilmiş, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden en son verilen rapora itibar edilerek sonuca gidilmiş olduğundan, kadastro mühendisi veya kadastro fen memuru sıfat ve yeteneğini taşıyan üç kişilik uzman bilirkişi heyetiyle mahallinde yeniden keşif yapılarak, kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılması, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına tecavüzün bulunup bulunmadığı, varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınması teknik bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği-
Müşterek mülkiyette hakkını kullanamayan paydaşın, buna izin vermeyen diğer paydaşın müdahalesinin önlenmesini isteyebileceği-
Taşınmaz malın aynına ilişkin davalarda 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından ibaret olduğu-