Davacı köyün öteden beri yararlandığı mer’anın daha sonra davalı köyün sınırları içine alınmasının, davacı köyün doğmuş olan yararlanma hakkını ortadan kaldırmayacağı, bu durumun ancak davalı köye de o mer’adan yararlanma hakkı vereceği –
Müşterek maliklerden birisi tarafından açılan elatmanın önlenmesi davası sonucunda, davacının payı oranında değil, taşınmazın tamamı için hüküm kurulması gerekeceği–
Tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün ya da bir parçasının başka bir köyün sınırı içine alınmış olması halinde sınır değişikliği ikinci köye herhangi bir yararlanma hakkı sağlayamayacağına dair İçtihadı Birleştirme Kararı-
E.tmanın önlenmesi davalarında, keşfin yetersiz olduğu ortaya çı- karsa keşifte dinlenen bilirkişiden daha yaşlı kişilerin bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve ancak daha yaşlı kişiler bulunamazsa bu takdirde, ihtilâflı yerin eski sınırlarını bilen kişilerden seçilecek üç kişilik bir bilirkişi kurulu ile yeniden keşif yapılması gerekeceği–
«Dava konusu yerin mirasbırakandan kalıp, yıllarca önce yapılan özel paylaştırma sonucunda kendisine düştüğünü» ileri sürüp elatmanın önlenmesi davası açan davacının isteği doğrultusunda karar verilebilmesi için «paylaştırmanın hangi mallara ait olduğunun, paylaştırma dı- şında mal kalmış olup olmadığının, paylaştırmada hangi malın kime düştüğünün -dava konusu taşınmazın başında tanıklar dinlenerek- kesin biçimde saptanması gerekeceği–
Köy yollarından, köy halkının yararlanması sözkonusu olduğundan, bu yoldan doğrudan doğruya yararlanması engellenen kişinin, yola elatan kişi aleyhine, elatmanın önlenmesi davası açabileceği, mahkemece «sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine» karar verilemeyeceği–
E.tmanın önlenmesi davalarında, keşif yapılıp, tapu kaydının yerine uygulanması ve kroki düzenlenmesi gerekeceği–
Nizalı duvarın kime ait olduğunun belirlenmesi için, tarafların dayandıkları tapuların geldilerinin getirtilip, yeri iyi bilen yaşlı bilirkişiler ve fen bilirkişi marifetiyle keşif yapılması gerekeceği–
Bitişik tarlaların ortak sınırının bilirkişi ve tanıklarca tayin edilememesi halinde, ölçü yapılarak kayıtlardaki miktara itibar edilmesi gerekeceği–