«E.tmanın önlenmesi davalarında, nizalı yerin davacı tarafından açıkça ve hiç tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirtilmesi ve kayıtlarda yazılı sınırlardan her birinin arazi üzerindeki yerinin ve nizalı kısmın tapu dahilinde olup olmadığının bilirkişilere kesin biçimde tesbit ettirilmesi gerekeceği–
864 sayılı Tatbikat Kanununun 21. maddesine dayanılarak «nizalı yerin zeminine yönelik elatmanın önlenmesine ve ağaçlar hakkındaki el- atmanın önlenmesi isteminin reddine» karar verilebileceği–
«Kadim» sözcüğünün «öncesi bilinmeyen» anlamına geldiği–
Gerekçesiz ve kontrol olanağı bulunmayan tapu fen memurunun görüşüne dayalı olarak hüküm verilemeyeceği–
Vergi kaydına dayanılarak açılan elatmanın önlenmesi davaların-da, bilirkişilerin gerekçesiz, soyut beyanlarının mahkemeyi bağlamayacağı, vergi kaydındaki sınırların birer birer okunup nizalı yere uyup uymadığının -keşifte- bilirkişilere ayrı ayrı sorulması gerekeceği–
E.tmanın önlenmesi davalarında, tanıkların taşınmazın başında dinlenmesi gerekeceği –
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında, iddianın kanıtlanması halinde, davacının payı oranında elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği–
İlçe İdare Kurulunca mer’a olarak köye tahsis edilen taşınmaz hak- kında Hazine tarafından elatmanın önlenmesi davası açılabileceği–
Bitişik iki taşınmaz arasındaki elatmanın önlenmesi davasında uyuşmazlığın çözümlenmesinin taşınmazlar arasındaki sınırın tesbitine bağlı olduğu, sınırın bilirkişi ve tanıkla saptanamaması halinde tapu kayıtlarındaki miktara bakılması gerekeceği, miktarın fazla çıkması halinde, fazlalığın tapulardaki miktarlar oranında taraflar arasında bölüştürülmesi, tapulardaki miktarlara göre sınır tesbiti halinde davalının elinde tapudakinden az miktarda yer kalması halinde, elatma iddiasının reddedilmesi gerekeceği–