Davalıların taşınmazları kullanımının muvafakata dayalı olduğu, başka bir ifade ile taraflar arasında Borçlar Kanununun 299.maddesi (yeni 379 md.) hükmü uyarınca sözlü olarak ariyet akdi yapıldığı ve dava açılmakla muvafakatın geri alındığı, yani aynı yasanın 304. maddesi gereğince akdin feshedildiğine göre, fuzuli işgalin (haksız kullanımın) taşınmaz malikine tasarrufundan dolayı ödemekle yükümlü bulunduğu haksız işgal tazminatı ile sorumlu tutulmaması gerekeceği-
Çekişmeli taşınmazların bazılarının 2859 sayılı yenileme kadastrosu ile yeni parsellere bir kısmının da imar uygulaması ile yeni imar parsellerine dönüştüğünün anlaşıldığı, hakkında hüküm kurulan parseller bu şekilde uygulamalarla hukuki varlıklarını kaybettiklerine göre kararın infaz kabiliyetinin bulunmadığı, öyle ise yeni oluşan parseller üzerinde hüküm kurulmasının gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi isteği, yargılama aşamasında yapılan imar uygulaması sebebiyle davacının çekişmeli yer açısından sıfatının kalmadığı gerekçesiyle reddedilmiş olup, davanın reddedilmesi nedeniyle davacıya atfedilecek bir kusur bulunmadığı-
Mahkemece, davacının, çekişmeli taşınmazı edindiği tarih ile dava tarihi arasındaki dönemi kapsayacak şekilde bilirkişi raporuyla belirlenen ecrimisilin hüküm altına alınmasının gerekeceği-
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi ve tazminat davaları-
4 no’lu mesken niteliğindeki bağımsız bölümün davalı C. tarafından kullanıldığı belirlenerek elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizliğin olmadığı, ancak çekişmeli bölümde davalının da paydaş olduğu gözetildiğinde davanın davacıların payı oranında kabul edilmesine karar verilmesinin gerekeceği-
E.tmanın bir haksız eylem olup, elatmanın önlenmesi davalarının da haksız eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişiler aleyhine açılacağı-
Mahkemece davacının mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve fuzuli şagilin taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu en azı kira geliri, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı olan haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilin belirlenerek hüküm altına alınmasının gerekeceği-
Çekişme bir yönüyle taşınmazın mülkiyetine ilişkin olup, burada verilecek hükmün doğrudan doğruya mülkiyet aktarımı sonuçlarını doğuracak etkileri olacak bir hüküm olduğu, böyle mülkiyet değişimi sonucu doğurabilecek bir iddianın çekişmesiz yargı olarak değerlendirilmesine yasal olanağın olmadığı-
Dava konusunun davacı tarafından üçüncü kişiye devredilmesi halinde devralan kişinin davacı sıfatı ve buna bağlı olarak dava takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı ile sürmesi gerekeceği-