Dava, mera parseline elatmanın önlenmesi, men, kal ve eski hale getirme ve tazminat isteklerine ilişkin olup, bu tür davalarda, davalının kısmi kabul beyanı ve geleceğe yönelik iddiaları dikkate alınarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulamayacağı için, öncelikle 268 nolu mera parseline ilişkin tapu kaydının (mera kaydının) getirtilmesi ve bundan ayrı, taşınmazın mahallinde yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve işin niteliğine göre inşaatçı bilirkişi, ziraatçı bilirkişi ve tapu fen memuru yetki ve yeteneğine haiz kadastro teknisyeni yada kadastro mühendisi huzuruyla keşif yapılması gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi davaları TMK’nun 683. maddesi gereğince bir hakka dayanması gerekip, davacının da, dava dilekçesinde açık ve net olarak dava konusu arazinin 70 yılı aşkın süreden beri zilyetliği ve tasarrufu altında bulunduğunu söylediğine göre, davacının tek yanlı bu beyanı; net bir şekilde hakka dayandığının açık irade beyanı olduğundan; bu durumda, davacıya dava konusu yerdeki hakka dayanan zilyetliğini ispat etmek üzere kendisine 6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince süre ve imkan tanınmasının zorunlu olduğu-
Kural olarak taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında husumetin muhdesatın bulunduğu taşınmaz maliki ya da maliklerine yöneltilmesi zorunlu olup, mahkemece davalı olarak gösterilen Devlet Su İşlerine karşı açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kıyı kenar çizgisi kapsamındaki yerlerin tapu kayıtlarının iptali ve tescil harici bırakılmasına yönelik davada dosya içerisinde mevcut tescil krokisinin ve buna bağlı olarak kesinleşen önceki hükmün eldeki davaya kesin hüküm oluşturduğunun kabul edilmesi için durumun yerinde keşif yapılarak belirlenmesinin zorunlu olduğu- Uyulan bozma ilamının taraf yararına usuli kazanılmış hak doğurduğu, mahkemece daha önceki bozma ilamları ile, Dairenin bozma ilamı kapsamı gözetilerek, tescil hükmüne esas olan krokinin verilecek keşif günü ile zemine uygulanması, bilirkişilerden gerekçeli denetime açık rapor alınması, dava konusu yerin tamamının veya bir kısmının kroki kapsamında kalıp kalmadığının saptanması, tescil krokisine ait dosyanın bulunduğu yerden getirtilerek keşif sırasında dosya kapsamı göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması, tescil krokisinin uygulanma kabiliyetinin olup olmadığı yönünde görüş istenmesi ve ondan sonra karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu terk edilen eski yol 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 21. maddesi ve 3402 sayılı yasanın 16/A maddesi gereğince Belediye adına tescil edilmediği sürece mülkiyetinin Hazine'ye ait olduğu kabul edilececk olup, TMK'nın 705. maddesi uyarınca mülkiyet tescille kazanılacağına göre; taşınmazın bulunduğu bu durumu gözetilerek davacı Hazine'nin dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Muhdesatın kim tarafından meydana getirildiğinin tespitine ilişkin davalarda iddiaları ispatlayan bir belge bulunmadığı takdirde tanık delili ve tarafların sunduğu diğer deliller değerlendirilmesi gerekeceği; ayrıca, eldeki davada ispat yükü davacıya ait olduğundan, keşif masraflarının davacı tarafından yatırılması gerekeceği-
Dava, kiracı tarafından 27.09.2009 tarihli 10 yıl süreli yıllık 1000 TL bedelli kira sözleşmesi gereğince açılmış olup davacı kira sözleşmesine istinaden el atmanın önlenmesini talep ettiğine göre, yıllık kira bedeli üzerinden nisbi harca ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, keşfen taşınmazın değeri tespit edilerek tespit edilen değer üzerinden karar ve ilam harcı ile davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Yargılama giderlerine Hâkim, HMK'nun 331 maddesi gereğince dava açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre karar vereceğinden, bu nedenle dava konusuz kalsa dahi hüküm davalı aleyhine sonuçlar doğurabileceğinden, dava dilekçesinin davalıya tebliği ve duruşma açılmasının zorunlu olduğu-
Muhdesat aidiyetinin tespiti davasında, gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhdesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazda davacıların payına vaki el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, davalının taşınmazda elbirliği ile malik olduğu hususu gözardı edilerek taşınmazların tamamı yönünden mutlak el atmanın önlenmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-