Kural olarak, muhdesatın aidiyetinin tespiti davaları, tapulu taşınmazlarda kamulaştırma ve ortaklığın giderilmesi davalarına hasren asıl davada verilen süre içinde ya da asıl davalar derdest iken muhdesat sahibinin talebi nedeni ile açılacağı, istisnai olarak; 3402 sayılı Kadastro Kanun'nun 19. maddesi gereğince kadastro sırasında, öncesi tapulu yada tapusuz bir taşınmaz üzerinde kalıcı nitelikte muhdesat var ise ve tespit malikinden başka kişiye ait ise bu takdirde tutanağın beyanlar hanesinde gösterilmek üzere muhdesatın kime ait olduğu şerh edileceği-
Kural olarak; kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, kıyılardan herkesin eşit ve serbest olarak yararlanma hakkı olduğundan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu malı niteliğindeki kumsal alanlar, kıyılar, kayalar, tepeler dağlar vs. gibi yerler herkesin istifadesine bırakılan yerlerdir. Bu gibi yerlere herhangi bir kişi ya da kamu kurum veya kuruluş tarafından tecavüz edildiğinde yararlanma hakkı bulunan herkes ilgili kamu kurum veya kuruluşunun men ve kal yönünde dava açma hakkının olduğu-
07.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren yHazine'ye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanun uyarınca Hazine' adına tapulu taşınmazlar üzerinde bu tarihten itibaren yapılacak muhdesatlar için hak talep edilmesi kural olarak mümkün olmadığı, ancak somut olayda taşınmazın tapu kaydında köylüye tanınan ev yapma hakkı bulunmakla anılan köy ahalisinin gerek yasanın yürürlüğünden önce gerekse de sonrasında yapmış oldukları muhtesatların tespitini istemekte haklı oldukları-
Kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalarda, Kadastro Kanun'un 19/2 maddesine dayanılarak muhdesatın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesi istenmeyeceğine göre, muhdesat hakkında tapu kaydının beyanlar hanesine şerh konulmasına karar verilmesi doğru değil ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilebileceği- M.ar üzerinde meydana getirilen muhtesatlara hukuken değer verilemeyeceği gibi Mera Kanunu ile meraların işgalinin suç sayıldığı gözetildiğinde meralar üzerindeki muhdesatlara tespit kararı ile yasallık da sağlanamayacağı, dava dilekçesinde herhangi bir değer gösterilmemiş, maktu harç yatırılarak dava açılmış, keşif sonunda mandıranın değeri ile iki katlı betonarme evin değeri belirlenmiş ve görevsizlik kararı sonrası harç tamamlanmış olduğundan, mahkemece harcı tamamlanan değer üzerinden yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Dava; muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkin olup, bu tür davalar, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmadığı-
Davacı ya da murisi adına kayıtlı bir taşınmaz olmayıp, imar uygulaması öncesindeki tapulu ya da tapusuz durumu araştırılmadığından, davanın 6100 sayılı HMK'nun 4/c maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
6100 sayılı HMK'nun Geçici 1. maddesi yollaması ile karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 8. maddesine göre miktar ve değeri 7.780 TL'yi geçmeyen davalara Sulh Hukuk Mahkemesi'nde bakılması gerekeceği-