Taraflar arasında başlangıçtan beri geçerli bir sözleşme bulunmadığına göre, iade anında hapis hakkı tutarının tayininde taşınmazın rayiç değerinin ödenmesinin düşünülemeyeceği- El atmanın önlenmesi davasında belirlenecek rayiç bedel ile zorunlu ve yararlı giderlerin ödetilmesini istemiş olmakla, “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince ödediği bedelin iadesini de denkleştirici adalet ilkesi uyarınca talep ettiği kabul edilerek, sözleşme tarihinde ödenen satış bedelinin yukarıdaki ölçütler gözetilerek dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücü belirlenerek; güncellenmiş bu bedel üzerinden hapis (alıkoyma) hakkı tanınarak el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı- Davanın, hükmedilmesi istenen ecrimisil miktarı üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, el atmanın önlenmesi yönünden harç yatırılmadığı gibi, yargılama sırasında da bu yönden harç ikmali yapılmadığı durumda; harcın alınması veya tamamlanması tarafların isteklerine bırakılmayarak, (temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın) mahkemece resen  gözetilecek olup, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamayacağından; davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerektiği- 
Karar kesinleşinceye kadar davadan feragat edilmesi mümkün ise de, Mahkemece, dava hakkında bir karar verilip, davadan el çekildikten sonra temyiz aşamasında davacı tarafından davadan feragat edildiğine ve bu aşamada feragat hakkında karar verme yetkisi mahalli mahkemeye ait bulunduğuna göre vaki feragat hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 ve Geçici 4. maddesi kapsamlarına göre ve 10 ve 1 yıllık hak düşürücü süreler geçmiş olmakla hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının talebi TMK'nın 974. ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması isteğine ilişkin olup, bu tür davalarda tarafların tapu kayıt maliki olmasına ya da mülkiyet hakkına dayanması gerekmediği-
Dava konusu 44 ada 27 parsel sayılı taşınmazın 15.11.2007 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığı, taşınmazın ve üzerindeki dava konusu muhdesatların bedelinin kayıt maliklerine ödendiği ve davalı gösterilen kişiler tarafından alındığı, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden anlaşıldığına, davacı tarafından da dava konusu muhdesatlar için ödenen kamulaştırma bedelini parayı alan davalılardan istediğine ve böylece husumet doğru hasma yöneltildiğine göre husumetin doğrudan Karayollarına yöneltilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın husumetten reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Basit nitelikteki yapıların, somut olayda tarımsal ürün araçların konulduğu ve hayvanların gölgeliği olarak yapılan yapıların kendiliğinden sökülüp götürülmesi mümkün olduğundan bunlarla ilgili tespit kararı verilmesinin usul yasa ve bozma kararı kapsamına aykırı olduğu-
4721 sayılı TMK'nun 6. maddesi hükmüne göre taraflardan her birinin öne sürdüğü iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlü olduğu ve somut olayda davalı tarafça davacıların iddialarına karşı çıkıldığı gözetildiğinde, ispat yükü üzerinde olan davacıların dava konusu muhdesatları kendilerine ait olduğunu yasal delillerle kanıtlaması gerektiği-
Dere yatakları ve dere boşlukları TMK'nun 715. maddesine göre Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamuya ait yerlerden olup, derenin doğal akışını bozan müdahalelere karşı, umumun istifadesine açık bu gibi yerlerden yararlanmakta olan herkesin vaki müdahalenin önlenmesini ve kal isteyebileceği ve dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulünün gerekeceği-
Mülkiyet tespiti istemiyle açılan davalarda, koşullarının varlığı ve davanın kanıtlanması halinde davaya konu muhdesatların davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekeceği- Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Hakim istekle bağlı olup, talepten fazlasına karar veremeyeceği- Taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekeceği-