Davalı borçlunun murisi ve tapu maliklerinden olan şahsın mirasçılık belgesinin dosya arasına alınmadığı anlaşıldığından tapu malikine ait mirasçılık belgesinin temin edilerek dava dışı mirasçısı varsa davanın bu mirasçılarına da yöneltilmesi ve davada yer almalarının sağlanması gerektiği-
Davacı talebi mülkiyet hakkına dayalı müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil alacağına yönelik olup, mal rejiminin tasfiyesi kapsamında bir talep niteliğinde olmadığından Aile Mahkemesi' nin görevli olmadığı; uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
Tapu maliklerinden olan davalının oğlunun dava tarihinden önce vefat ettiği anlaşıldığından mirasçılık belgesinin temin edilerek mirasçılarının tespit edilmesi ve davada yer almalarının sağlanması gerektiği-
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmayacağı- Davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunduğu takdirde davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etki etmeyeceği- Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebileceği- Davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemeyeceği- Davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı yapının ruhsatsız olduğu, imara aykırı bulunduğu ileri sürülüp TMK. mad. 737 uyarınca yıkım ve eski hale getirme istenemeyeceği- Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğmasının da şart olduğu- Salt imara aykırılığın, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husus olduğu- Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davalının kendi taşınmazı içerisine yapmış olduğu yapı nedeniyle bir zararın doğmuş olduğu belirlendiği takdirde davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerektiği- Keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarında ve toplanan diğer delillere göre davacının, davalının kendi taşınmazına yaptığı yapı nedeniyle hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan zararının bulunduğu saptanamamış, zarar ispatlanamadığı, davacının komşuluk hukukundan kaynaklanan bir zararı tespit edilemediğinden, 26.08.2016 tarihli raporda belirtildiği şekilde çaplı taşınmaza tecavüzlü kısmın kaline karar verilmesiyle yetinilmesi, komşuluk hukukuna aykırılığa ilişkin taleplerin ise reddi gerektiği- 
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedelin ödenmiş olması gerektiği ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedelinTBK. mad. 97 uyarınca depo ettirilmesi gerektiği- 
Dava konusu 3041 ada 6 ve 7 parsellerin imar parseli olması ve tecavüzlü kısmın imar uygulaması sonucu davacı parselinde kalması halinde davalıya ait binanın yaptığı taşkınlığın imar uygulaması sonucu oluşup oluşmadığı belirlenmeden sonuca gidildiği- Taşkınlığın imar uygulaması ile oluşup oluşmadığının tespiti bakımından, dava konusu 3041 ada 6 ve 7 parselin imar parseli olup olmadığının, imar uygulaması yapılmışsa tam olarak ne zaman yapıldığının ve imar uygulamasından önce davalı tarafın, tecavüzlü alanda, kayda dayalı bir hakkının bulunup bulunmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaşın, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebileceği- Tarafların çekişmeli 140 ada 36 ( yeni 869 ada 18 ) parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğu, davalının çekişmeli taşınmazı kullandığının kabulünde olduğu ve taraflar arasında adı geçen parsel için görülen ortaklığın giderilmesi davası ile davalının intifadan men edildiği; el atmanın önlenmesi isteği yönünden davacının payı oranında davanın kabulüne, ecrimisil isteği yönünden taraflarca usulüne uygun olarak sunulan tüm deliller eksiksiz bir biçimde toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Krokide (C) harfi ile gösterilen su kanalına ilişkin talep de reddedildiği ancak, hükme esas alınan krokide görüldüğü üzere, sulama kanalı, 364 parselde (B) ile gösterilen davalı ...'un narenciye bahçesi olarak kullandığı yerde son bulmakta, komşu taşınmazlarda devam etmemekte, taşınmazın bu kısmının sulanması amacıyla kullanılmaktadır. Bu durumda, sulama kanalının davalı ...'un tasarrufunda olduğunun kabulü gerektiği- Taşınmaz malikinin bir kısım yerin yol olarak kullanılmasına uzun süre ses çıkarmaması bu taşınmazın kadimden beri yol olduğu anlamına gelmeyeceği- Kadim yol iddiasına dayalı davada yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı olmadığı- Kadim yol olduğu iddia edilen 364 parsel sayılı taşınmaza ait ilk tesisten itibaren tüm tapu kayıtları ile taşınmazın 01.10.1985 tarihinde tapuya tescilinin dayanağı mahkeme kararı ve dava dosyası, hava fotoğrafları, en eski memleket haritası getirtilerek uzman bilirkişiler eşliğinde mahallinde yeniden uygulamalı keşif yapılması, tanıkların da keşif yerinde dinlemek suretiyle kadimlik iddiası hakkında bir kanaat edindikten sonra bu hususta bir karar verilmesi gerektiği-  (C) harfiyle gösterilen su kanalına ilişkin talebin kabulü, (D) harfi ile gösterilen alana ilişkin kadim yol iddiası yönünden gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, sonucuna göre kadim yol ise tapudan yol olarak terkin, aksi halde davalının müdahalesinin tespiti halinde bu kısım için de men talebinin kabul edilmesi gerektiği- 
TMK. mad. 756/2 ve 837'de belirtilen kaynak irtifakına konu olabilecek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyunun bu düzenlemelerin dışında olduğu; nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemeyeceği- Suların en az olduğu dönemde uzman bilirkişi kurulu (jeoloji mühendisi, ziraat mühendisi ve fen elemanı) marifetiyle yeniden keşif yapılarak, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle rapor alınması, davacıların suya ihtiyacı olup olmadığının bilimsel verilere uygun olarak tespit edilmesi, davacıların paydaşı olduğu taşınmazdaki dava konusu sudan, taşınmazın paydaşlarının neden yararlanamadıkları, suyun yapılandırılmasının ne şekilde yapılabileceği hususlarının da kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, Kaymakamlık Makamının 28.10.2009 tarih ve 2009/29 Karar sayılı idari men kararına ilişkin evraklar ile ....Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2014-97 Esas, 2014-176 Karar sayılı dosyası getirtilerek incelenmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği- 
Paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmayacağından, davaya konu taşınmazlar yönünden istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiasının, her türlü delille kanıtlanabileceği- 03.07.2009 tarihinde noterde düzenlenen ihtarname ile davacının dava konusu taşınmazlardaki payını kullanmamalarını davalılara ihtar ettiği, ancak anılan ihtarnamenin tebliğ tarihinin dosyaya ibraz edilen belgelerden tespit edilemediği görüldüğünden, davacının ibraz ettiği 03.07.2009 tarihli ihtarnamenin davalılara tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması, tebliğ tarihi veya ihtarda tanınan süre varsa öngörülen tarihten itibaren ecrimisil hesabı yapılması gerektiği-