Taraflar arasındaki sulh anlaşması gereğince davanın kabulüne karar verilmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporunun imar mevzuatı açısından ifrazının mümkün olup olmadığı taşınmaz belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde ise ilgili belediyeden, belediye dışında ise İl İdare Kurulundan sorulduktan, ifraz projesini onaylayan encümen kararı alındıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Sağlığa zarar verdiği iddiası dışında baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olarak kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların ilgili mevzuat gereğince BTK’ya yapılması gerektiği ve bu kurumun uygulamalarına ve kararlarına karşı da idari yargıda dava açılması gerektiği; keza davacı, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia ediyorsa, idari yargıda idareye karşı yönetmeliğin iptali davası açması gerektiği- Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerektiği- Dava konusu baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olup olmadığı, davacının sağlığına zarar verip vermediği konusunda tarafların göstermiş oldukları deliller toplanıp yine yukarıda açıklanan Yönetmelik ve Tebliğname hükümleri dikkate alınarak belirlenecek uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak alınacak bilirkişi raporları ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Komşuluk hukukundan kaynaklanan hallerde elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için, kural olarak bir zararın doğmuş olması gerektiği ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise bu hak kullanılabileceğinden, baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği/verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği etkilenileceği vs. şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılan davaların dinlenmesinin mümkün olmadığı- 
Milli park olarak ilan ve tescil edilen alan içinde kalan yerlerin 2873 sayılı Milli Parklar Kanunun 15. maddesi uyarınca özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde tapuya tescili ve zilyetlik yoluyla kazanılması olanağı bulunmadığı; ne var ki; milli park olarak ilan edilen tarihe kadar zilyet lehine 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile  edinme koşullarının gerçekleşmesi halinde, sonradan milli park olarak ilan edilen ve statüsü değişen taşınmazda kazanılmış hakların korunması ilkesi gereğince kazanılmış hakların korunacağı- Çekişme konusu taşınmazın malik hanesi açık olup 3402 sayılı Kanunun 30/2 maddesi uyarınca gerçek hak sahibi kadastro mahkemesince belirleneceğinden Hazineye ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/69 E. -1957/53 K. sayılı dava dosyasının davacısı ... (...) Köyü Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi ve duruşma günününü bildirir davetiye tebliğ edilip delil ve belgeleri istenmeli, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmalı, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelisi gerektiği- Orman yönetimi davada taraf olarak yer aldığı gerekçeli karar tebliğ edildiği halde HMK'nın 297/1-b maddesine aykırı şekilde karar başlığında Orman Yönetiminin yazılmamasının doğru olmadığı- 
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarını askı ilan tutanakları orman idaresinden getirtildikten sonra mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı "Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin "Teknik İşler" başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın (X) ve (Y) değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre aleyhte olan ilk kararı davalı kişiler temyiz etmediklerinden davacı Orman Yönetimi yararına oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği- 
Asıl dava elatmanın önlenmesine, birleştirilen dava ise TMK. 724. maddesine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkin olduğu- Mahkemece hem davacının elatmanın önlenmesi davasını kabul etmiş ve davalı...'ın taşınmazdan tahliyesine karar verilmiş, hemde karşı dava temliken tescil istemini kabul ederek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı-karşı davalı... adına tesciline karar vermek suretiyle çelişkiye düştüğü- Bir dava kabul edilmiş ise diğer davanın reddi gerekir iken her iki davanında kabulüne karar verilmesi nedeniyle birbiriyle çelişkili ve uygulanması imkansız bir sonuç doğduğundan, dosya da mevcut tüm deliller yeniden değerlendirilerek birbiriyle çelişmeyen, uygulanabilir ve denetlenebilir bir hüküm kurulması gerektiği- 
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda soyut ve genel bir takım belirlemeler ile ecrimisil hesabı yapıldığı gibi, HMK. mad. 26'da düzenlenen taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talep dışına çıkılarak eski hale getirme ve molozların kaldırılma bedeli hakkında hüküm kurulması doğru olmadığı- Bilirkişilerden denetime olanak verecek şekilde rapor alınması, sonucuna göre hesaplanan ecrimisilin hüküm altına alınması gerektiği- 
Paydaşlardan her biri topluluğa giren hakların korunmasını isteyebileceği gibi, taşınmaza yönelik haksız müdahalelere karşı tek başına el atmanın önlenmesi davası açabileceği(TMK. mad. 683)- İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, HMK. mad. 120 ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri olacağı- Davada ileri sürülen el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak taşınmazda hafriyat dökülen alanın keşfen saptanan değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek sadece davacının payına düşen kısmın değeri üzerinden tamamlama harcı alınarak işin esası bakımından hüküm kurulmasının doğru olmadığı- 
Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilemeyeceğinden öncelikle davalı tarafın hangi tapu kaydına dayandığı sorulmalı, dayanılan tapu kaydı tedavülleriyle birlikte getirtilmeli, taşınmazların bulunduğu mevkiiyi ayrıntılı şekilde gösteren askeri haritalar bulunduğu yerden istenilmeli, bu şekilde eksiklikler tamamlandıktan sonra mahallinde komşu köylerden; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu; taraf tanıkları ve uzman harita mühendisi bilirkişisi huzuruyla keşifin icra edilmesi gerektiği- Taşınmaz başında icra edilecek keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişilerden taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, öncesinin davacı köye ait mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, davacı köy adına mera olarak sınırlandırılan 195 ada 38 parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu taşınmazın da bulunduğu şahıs taşınmazları arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, çayır yolunun yalnızca 195 ada 12, 13, 14 parsellerin kuzeyinden ve 17 parselin içinden geçecek kadar kısa bir yol mu olduğu, yoksa devamı olan daha uzun kadim bir yol şeklinde mi bulunduğu sorulmalı, davacı tarafın dayandığı yayla hudutnamesi ile mahkeme ilamı ve dayanağı olan haritada geçen sınırlar ve davalı tarafın tutunduğu tapu kaydı yöntemine uygun şekilde okunup sorulmak suretiyle sınırlar tereddütsüz belirlenmeli, teknik bilirkişiden renkli uydu haritası altlık yapılmak suretiyle çekişmeli taşınmazı ve çevresini kapsayan kadastro paftası, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1981/53 Esas sayılı ilamının dayanağı olan harita ölçekleri eşitlenerek çakıştırılmak ve davacı köy tarafından dayanılan hudutnamedeki sınırlar ile davalı tarafın dayandığı tapu kaydındaki sınırlar harita üzerinde gösterilmek suretiyle rapor hazırlaması istenilmeli, ayrıca mevkileri, yolları, dereleri isimleriyle ve ayrıntılı olarak gösteren askeri haritadan yararlanılarak bu sınırlar harita üzerine işaretlettirilmeli, çekişmeli taşınmazın mahkeme ilamında taralı olarak gösterilen alan ve davalı tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamı içinde kalıp kalmadığı belirlenmeli, mahkeme ilamının taraflar açısından güçlü delil sayılacağı göz önünde bulundurulmalı, taşınmazın dayanılan tapu kaydı ve hudutname kapsamında kalması halinde tapu kaydına mı, hudutnameye mi üstünlük tanınacağı tartışılmalı, aynı nitelikteki davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğerlerini de etkileyeceği göz önünde bulundurularak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- 
Davanın Orman Yönetiminin kesinleşen tahdit; Hazinenin eylemli orman 2/B iddiasına dayalı tapu iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkin açıldığı- Taşınmazın tamamının mı yoksa sadece tahdit içinde kalan (B) harfi bölümünün mü eylemli orman olduğu konusu rapor içeriğinden tam olarak anlaşılamadığı gibi; Orman Yönetiminin ıslah dilekçesine konu olan ve Hazinenin de müdahil olduğu talep yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği- Taşınmazın kısmen ya da tamamen eylemli orman olup olmadığı açıklığa kavuşturulduktan sonra, bu konuda hüküm kurulması gerektiği- 
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili olmadığı- Davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunması gerektiği- Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebileceği- Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa kararın verilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde ileri sürülen hususlar dikkate alınarak komşuluk hukuku açısından davacının ne gibi zararlarının meydana geldiğinin tespit edilmesi, bu zararları giderecek önlem veya önlemlerin belirlenmesi ve daha sonra infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm kurulması gerektiği-