Takipsizlik nedeniyle açılmamış sayılan şikayette verilen kararın usule ilişkin olduğu ve şikayetin esası karara bağlanmadığından, anılan şikayette kesin hüküm oluşturmayacağı-
TMK. mad. 683 uyarınca, elbirliği mülkiyetinde paydaşlardan birinin, öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan, tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan kişi aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabileceği ve dava konusu taşınmazı kullanan tanık beyanına göre 2001 yılından itibaren "kullandıran" konumunda olan davalı hakkında davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- Kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parasının, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği; sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise, ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilleceği- İlk belirlenen ecrimisil miktarına ÜFE artış oranının tamamının yansıtılarak sonraki döneme doğru hesap yapılması yerine, son dönemden başlanarak geriye doğru hesap yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu- Davacılar dava konusu taşınmazda iştirak halinde malik olup, hesap edilen ecrimisilin ve hesap edilen harcın, veraset ilamındaki paylarını aşacak şekilde tahsiline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına süresinin dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlayacağı- Cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunulmasına rağmen mahkemece bu hususun dikkate alınmamasının hatalı olduğu- Kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği; sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşların birbirlerinden ecrimisil isteyemeyecekleri, intifadan men koşulunun gerçekleşmesinin de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlı olduğu, ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnalarının olduğu, bunların; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleri olduğu, bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmadığı-
Davacının elatılan 305 m² alan bakımından uğradığı zarar ve eski hale dönüştürülmesi için yapılacak harcama toplamına hükmedilmesi gerekirken sadece eski hale getirme bedeline hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-  Haksız eylemin gerçekleştiği tarihten dava tarihine kadar olan dönem için davacının zararı ve eski hale getirme bedeli hesaplanarak davalı şirketten tahsiline karar verilmesi gerektiği-
E.tmanın önlenmesi-ecrimisil birleştirilen dava ise, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istekleri- Davacının karşılıklı edimler içeren inanç sözleşmesine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini isteyebilmesi için, öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerektiği (TBK. mad. 97)-  Banka dekontlarının bir kısmında davalı- davacının ödeme yaptığı anlaşıldığından, dekontların yazılı delil başlangıcı kabul edilmesi gerektiği- Mahkemece ödemelere ve krediye ilişkin bilgilerin bankadan temin edilmesi, ödemelerin kim tarafından yapıldığının tespiti, tanık anlatımlarının değerlendirilmesi ve öncelikle inançlı işleme ilişkin uyuşmazlığın çözülmesi, daha sonra asıl dava bakımından TBK 97. maddesi de değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Davacı TMK nun 683. maddesinden doğan mülkiyet hakkına dayalı olarak talepte bulunduğuna, davalı da kiracılık savunmasında bulunduğuna; esasen mahkemece de taraflar arasındaki kiracılık ilişkisi saptandığına göre, davalının fuzuli şağil sıfatıyla değil; bir hukuki ilişkiye dayalı olarak çekişmeli yeri tasarruf ettiği kabul edilerek, HMK'nun (Hukuk Muhakemeleri Kanununun) 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gereğince sonuca gidilerek davanın esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Harici satışlara mülkiyetin devri anlamında hukuksal bir değer verilemezse de, taraflar arasındaki belge ile davalının taşınmazı kullanmasından dolayı kötü niyetli ve haksız işgalci (fuzuli şagil) sayılamayacağı gözetilerek ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu- Mülkiyet hakkı ile kişisel hakkın karşı karşıya gelmesi durumunda, mülkiyet hakkına değer verilmesi gerekeceği- TMK. mad. 683'den kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin açılan davada, davacı dava açarak taşınmazın kullanımına ilişkin rızasını geri aldığına göre, mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
E.tmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, keşifte dinlenen tanıklar, hafriyat dökülen kısma ilişkin yer bildiriminde bulunmuş ancak bu husus düzenlenen bilirkişi rapor ve krokilerinde yargı denetimine esas olacak şekilde yansıtılmamış olduğundan,yeniden taraf tanıkları dinlenip hafriyat döküldüğü iddia edilen bölümlerin tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi, dava konusu taşınmaza hafriyat döküldüğüne kanaat getirilmesi halinde, dosya kapsamındaki hava fotoğrafları ve diğer belgelerden yararlanarak taşınmazın önceki hali ile mevcut durumunun karşılaştırılmak suretiyle bu kısımdaki eski hale getirme bedelinin net bir şekilde saptanıp, TBK.nun 49 vd. maddeleri gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği- Bilirkişi raporunda davacılara %40 oranında kusur izafe edilerek eski hale getirme bedelinin hesaplanması ve belirlenen bu miktar üzerinden TBK.nun 50. maddesi gereği %90 oranında indirim yapılmasının isabetsiz olduğu-
Davacının, çekişme konusu taşınmazda davalının bina yapımı sırasında paydaşı olduğu 1913 ada 3 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına beton döküp tuğla ile çevirdiğini iddia ettiği, ancak mahkemece yerinde keşif yapılarak bu husus açıklığa kavuşturulmadığından, yerinde keşif yapılarak, elatma olgusunun açıklığa kavuşturulması, taraf tanıklarının keşif mahallinde dinlenilmesi ve bilirkişi raporu sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-