Savunma hakkı ile sıkı sıkıya ilişkili olan adres araştırmasının zabıtaya yaptırılan bir inceleme ile sınırlı tutulmasının hakkın kısıtlanmasına yol açacağı- Adres araştırmasının geniş bir çerçeve içerisinde ele alınması, soruşturmanın çok yanlı ve özellikle kanuni karine ile tespit edilen ikametgahta yapılması gerektiği- Yapılan soruşturma ile adres tespiti imkanı bulunamamışsa ilanen tebliğin zorunlu hale geleceği- İlanen tebligat uygun şekilde ulaşacağı umulan bir gazete ile yapılacağı-İlanen tebligat en son başvurulacak bir çare olduğu- E.tmanın önlenmesi isteğine ilişkin davanın taşınmaza fiilen elatan kişiye karşı açılması gerektiği- Dava konusu hangi taşınmaza hangi davalının ne kadar bir alanda müdahalesi olduğu sağlıklı bir şekilde uzman bilirkişi marifetiyle tespit edilmeden infazı mümkün olmayacak şekilde sonuca gidilemeyeceği-
2942 sayılı Kanunun 25.maddesi gereğince, bu yasadan kaynaklanan hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işleminin mal sahibi için noter marifetiyle yapılan tebligatla başlayacağı- Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, kamulaştırma işleminin davalı idarece davacı tarafa usulüne uygun biçimde tebliğ edildiğine dair bilgi ve belge bulunmadığı gibi, davalı idare kamulaştırma işleminden vazgeçtiğinden davacı mal sahibinin yasal süresinde açtığı bedel arttırım davasını takip etmediği ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, öte yandan taşınmazın kamulaştırma nedeniyle tapusunun iptaliyle idare adına tesciline karar verilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2014/176 sayılı iptal kararı ile Kamulaştırma Kanunu' nun geçici 7.maddesinin uygulanma olanağı kalmadığından, taşınmazın idare adına tescili kararı kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının reddi sonucunu doğurmayacağından, dava konusu taşınmaz ile ilgili kesinleşmiş bir kamulaştırma işleminden sözedilemeyeceği-
Harcın alınması veya tamamlanması tarafların isteklerine bağlı olmadığı, hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceği ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı- El atmanın önlenmesi davası açılabilmesi için intifadan men şartına gerek olmadığı- Taraflar paydaş olduklarına göre bir paydaş her zaman diğer paydaştan payı oranında el atmanın önlenmesini isteme hakkına sahip olmadığı- Davacının ecrimisil yönünden, dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açtığını bildirdiği, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu uyarınca her iki taşınmaz için davacı payına düşen ecrimisil miktarının toplam 5.821,07 TL olacağının tespit edildiği, ancak bilirkişi raporu davacı tarafa tebliğ edilmemiş olup ecrimisil miktarı yönünden davacı tarafa harç ikmali yapma imkanı tanınmadığı- Davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilerek el atmanın önlenmesi yönünden davanın kabul edilmesi, ecrimisil yönünden ise bilirkişi raporunun davacı tarafa tebliği ile rapora karşı beyanının alınması, talebi halinde eksik harcın ikmal ettirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olacağı(TMK. mad. 725); böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimsenin, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebileceği- Taşkın yapı ile iki komşu taşınmaz fiilen birleşmekle, iktisadi bir bütün oluşturduğu; olayın bu özelliği itibariyle taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğinde olduğundan, taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni maliklerde maddede belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi borçlardan da sorumlu tutulurlacağı- Davalının ayrı bir dava ile temliken tescil talebinde bulunduğu ve temliken tescil davası sonucunda verilecek hükmün eldeki davanın sonucunu etkileyeceğinden, eldeki dava ile Ortaköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/517 esası üzerinden görülen temliken tescil istekli dosyanın birleştirilmesi, temliken tescil talebi yönünden; araştırma ve inceleme yapılması, öncelikle temliken tescil talebi yönünden bir karar verilmesi, hasıl olacak sonuca göre el atmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme bedelinin tahsili istekleri yönünden bir karar verilmesi gerektiği-
Kesinleşen 2-B alanında kalan taşınmazların hazineye ait yerlerden olduğu, 27.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı yasanın Ek-10.madde hükmü gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap edilemeyeceği- Nitelik kaybı sebebiyle orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlardaki kullanım durumlarının belirlenmesi amacıyla yapılan 5831 sayılı yasa ile 3402 sayılı yasaya eklenen Ek-4. madde kapsamında yapılan çalışmalar için yasa koyucu tespitlerin kesinleşmesinden sonra dava açmak için kısıtlayıcı bir süre öngörülmediğinden Kadastro Yasasından kaynaklı çalışmalara ilişkin getirilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin Ek-4 madde gereğince yapılan çalışmalara da uygulanması gerektiği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi davalarının haksız eylem niteliğindeki elatmayı gerçekleştiren kişi veya kişiler aleyhine açılacağı- Davaya konu fabrika binasında bulunan menkul eşyalar davalıya ait olmadığı (dava dışı borçlulara ait olduğu) gibi hacizli bulunmayıp yediemin sıfatıyla da davalıya teslim edilmediği; diğer bir deyişle, davalının davacıya ait çaplı yerlere eylemli olarak müdahale etmediği sabit olduğundan, eşyaların çıkarılması (elatmanın önlenmesi) yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mera tahsis kararının iptali, müşterek kullanımın tespiti ile elatmanın önlenmesi ve taşınmazların tescili istemlerine ilişkin davada, davalı köye tahsis edilen dava konusu meralar ve diğer meralarının toplamının otlatma kapasitesi dikkate alındığında davalı köyün hayvan sayısına göre ihtiyacını karşılamadığı, ihtiyacının daha fazla olduğundan, davalı köye yapılan tahsis kararının yerinde olup, mera komisyon kararlarının iptaline ilişkin davada husumet tahsis yapılan köy veya belediyeye karşı yöneltilmesi gerektiğinden istemlerin ve davanın reddi gerektiği-
kadastro tespitine itiraz davasında, taşınmazlar üzerinde neler bulunduğu (bitki örtüsü, ağaçların cinsi, sayısı vb.) belirlenip, çekişmeli yeri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılıp, çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde dayanak tapu kaydının hukuken değer taşımayacağı gözetilip, çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun tespiti halinde ise dayanak tapu ve vergi kayıtlarının maliklerinin kimler oldukları, kayıt maliklerinin aralarında ırsi ilişki bulunup bulunmadığı, mirasçılarının kimler oldukları, tapu ve vergi kayıtlarının malikleriyle katılan davacılar ve davalı kişiler arasında mirasçılık ilişkisi olmadığı, yine katılan davacılarla davalılar arasında mirasçılık ilişkisi bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazların kimden kime kaldığı, kimler tarafından ne şekilde kullanıldığı tespit edilerek çekişmeli taşınmazların gerçek hak sahipleri belirleneceği-
Davacının imar affı başvurusunda bulunduğu tarih itibariyle üzerinde gecekondu inşa ettiği taşınmazın hazine adına tapuda kayıtlı olması nedeniyle 2981 sayılı kanun gereğince işlem yapılarak,arsa tahsis bedelinin yetkili kuruluşa tam ve geçerli olarak ödendiği, aynı taşınmazın hazine tarafından 2011 yılında belediyeye bedelsiz olarak devrinden sonra davalı belediyenin 01.03.2011 günlü Encümen kararı ile davacıdan talep ettiği arsa tahsis bedelinin mükerrer ödeme teşkil ettiği-
Davacının mülkiyet hakkına dayanarak eldeki davayı açtığı ve davalının taşınmazı haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın kullandığı iddiasında bulunduğu; ancak davalının taşınmazı kullanımının kira aktinden kaynaklandığından davacının keşide ettiği ihtarnamede dahi kira ilişkisini kabul ettiği, diğer paydaşların da kira ilişkisini kabul etmeleri karşısında haksız elatmadan söz etme olanağının bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-