Mal rejimini tasfiyesi davasında görevli ve yetkili aile mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği-
Kasko bedelinden kaynaklı alacak likit nitelikte olmadığı-
Bozma sonrası taraf teşkili sağlanmadan, mahkemece direnme ya da uyma kararı verilemeyeceği-
Temyiz dilekçelerinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa temyiz dilekçesine karşı cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının tanınması gerektiği-
Dava 6183 s. yasanın 79. maddesi hükmüne göre açılmış olup davacı haciz bildirisine süresinde itiraz etmemiş davanın açılmasına kendisi sebebiyet verdiğinden yargılama giderleri üzerinde bırakılması gerektiği-
Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durumun esas alınması; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınması gerektiği, buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağı-  Uyuşmazlık konusu olan alacak miktarı, 1.100,65 TL fark ücret, 217,50 TL fark akdi ikramiye, 184,34 TL fark ilave tediye, 146,37 TL fark yıpranma primi ve 12,98 TL fark kıdem tazminatı olmak üzere toplam 1.661,84 TL olup açık biçimde direnme kararının verildiği 03.07.2014 tarihinde geçerli olan 1.890,00 TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı- Davacı vekilinin "fark alacak yanında aynı zamanda tespit talebinde bulunduğu, mahkemece derece ve kademeye ilişkin tespit hükmü kurulduğu, bu nedenle direnme kararının kesin kabul edilmesinin mümkün olmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Temyize konu manevi tazminata ilişkin karar 01.01.2016 tarihinden sonra verildiğinden kabul edilen 1.000,00 TL' nin maddi tazminat yönünden kesin nitelikte olduğu; kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda kazaya karışan aracın pert olduğu, davacının yeni bir araç alması için makul sürenin 33 gün olup piyasa araştırmalarına göre kaza tarihi itibariyle 33 günlük paket kiralama günlüğünün 60,00 TL+KDV olduğu belirtilerek toplam 33 günlük araç mahrumiyet bedelinin tespit olunduğu rapora dayalı olarak hüküm kurulmuşsa da davacının aynı model ve yaşta aynı özellikleri taşıyan yeni bir aracı alması için geçecek makul sürenin fazla olduğu- Davacı vekilinin 21 günlük talepte bulunmasına rağmen mahkemece talep aşılarak 33 günlük yeni araç temini için araç mahrumiyet süresine dayanılarak hesaplama yapılmasının HMK. mad.26' ya aykırıl teşkil edeceği-
İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi- Sözleşmeden önce gerçekleşen dava konusu ödemeden dolayı davalının sorumluluğu-
Menfi tespit ve istirdat talepleriyle açılan dava sonucunda; ilamda menfi tespite ilişkin herhangi bir hüküm kurulmadığından, hükümde sadece ‘…TL’nin istirdadına’ denildiğinden, bu ilamın takibe konulabilmesi için kesinleşme koşulunun aranmayacağı-
Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durumun esas alınması; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınması gerektiği- Davacı satın alınan hizmette ayıp iddiası ile sözleşme bedeli olan 1.400,00 TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş olup, dava değeri direnme kararının verildiği 20.06.2013 tarihinde temyiz kesinlik sınırı olan 1.400,00 TL’nin altında olduğundan anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı-