Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği-
Davacılar tarafından ölüm hukuki sebebine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğu halde mahkemece tapu malikinin belli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, ölüm hukuki sebebine dayalı olarak inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. O halde, Mahkemece yapılması gereken ..., dosya ekinde bulunan ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/189 Esas, 2012/379 Karar sayılı dava dosyası da gözetilmek suretiyle iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek TMK’nin 713/2.maddesindeki ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmak ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalılardan M.Ç hakkında, karar düzeltme isteğiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması sebebiyle karar düzeltme yolunun usulüne uygun bir şekilde kullandırıldığının kabul edilemeyeceği bu nedenle karar düzeltme incelemesinin yapılmamış olmasının hukuki dinlenilme hakkına ve adil yargılanma hakkına aykırı olduğu-
Dava, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilen hüküm nedeniyle HMK 375 ve devamı maddelerinde düzenlenen yargılamanın iadesi talebine ilişkin olup, yargılamanın iadesi talebi önceki davadan (yargılanmanın yenilenmesine konu davadan) bağımsız, yeni bir dava olduğundan, önceki karara karşı eski kanun (HUMK) hükümleri uyarınca temyiz kanun yoluna başvurulmuş olmasının, yargılanmanın yenilenmesi sonucunda verilecek hükmün de temyiz kanun yoluna tabi olduğunu gerektirmeyeceği, yeni kanun döneminde verilmiş olan yargılanmanın yenilenmesine ilişkin hükmün istinafa tabi olacağı-
Karar düzeltme sebeplerinin taşımama nedeniyle karar düzeltme isteminin reddinin gerekeceği-
Mahkemenin, bozma ilamına uyma ya da direnme konusunu karara bağlamadan önce de, bozma ilamını ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlamasının, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)'nun 429. maddesinin amir hükmü gereği zorunlu olduğu-
Davalının “Kefalet Sözleşmesi” başlıklı sözleşmedeki teminatının garanti sözleşmesi amacı ile değil, kefalet amacı ile verildiği- 818 sayılı BK’nın 18/1. (6098 sayılı TBK’nın 19/1.) maddesi gereğince de davalının bu iradesinin bir kefalet amacına yönelik olduğu- Bu durumda, dava konusu sözleşmenin kefalet sözleşmesi niteliğinde olduğu ve 818 sayılı BK’nın 484. (6098 sayılı TBK’nın 583.) maddesi gereğince kefilin sorumlu olduğu miktarın sözleşmede belirtilmemiş olması karşısında kefalet sözleşmenin bu hâli ile geçersiz olduğu-
Birden fazla davalı aleyhine açılan davanın aynı sebepten kısmi reddi halinde red sebebi ortak olan davalılar için tek avukatlık ücretine hükmolunacağı- Kısmı davada hak düşürücü süre hakkında-
Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenen kira bedelinin belirlenmesi hükmü için Türk Parasının K.ini Koruma Hakkında Kanun hükümleri saklı kalmak koşuluyla; ilk kira yılını takip eden döneme ilişkin; kiraya verenin kira artış talebi olduğunun anlaşılması halinde, kira bedeline ilişkin artış oranı hesaplanırken, Türk Borçlar Kanunu'nda belirtilen artış oranını geçmediği ölçüde sözleşmedeki artış oranına itibar edilerek, aksi halde; bir önceki kira yılında üretici fiyat endekslerindeki artış oranını geçirmemek koşuluyla artış yapılmak suretiyle gerekirse konusunda uzman bilirkişi raporu alınarak kira bedelinin denetime elverişli bir şekilde belirlenmesi gerektiği-
Özel Dairece delil tespiti masrafı dışındaki alacaklar yönünden bir bozma yapılmadığından, hüküm bu alacaklar yönünden kesinleşmiş olup, bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle davacının talep edebileceği delil tespiti masrafına ilişkin alacağın da 1.890,00TL’nin altında olduğu, delil tespiti masrafı miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilemeyeceği-