Bir karara karşı gidilebilecek kanun yolunu belirlemek için bu kararın verildiği tarihe bakılacağı- Somut olayda, davanın Yargıtay'da açıldığından ve Özel Dairece karar düzeltmeye konu ek karar da bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden sonra verildiğinden HMK’nın istinaf ve temyiz yoluna ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği- Bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı tarihten sonra verilen Özel Daire ek kararının temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunca verilen karar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığından karar düzeltme dilekçesinin reddine karar vermek gerektiği-
Bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen Özel Daire ek kararının temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunca verilen karar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığından karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hâkimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken sebeplerden olmaması hâlinde taraflar veya vekilleri bozma kararına direnilmesini istememişlerse artık mahkemece önceki kararda direnilemeyeceği, bozma kararına uyulması gerekli olduğu-
Kanun yoluna başvuru harcı yatırılmak suretiyle süre tutum dilekçesi veren davacı, gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra süresi içinde sunduğu karar düzeltme talepli dilekçesinde; yerel mahkeme kararının bozulmasını gerektiren sebeplerin bildirildiğinden, dilekçe başlığında "karar düzeltme talebi" yazılmışsa da, özü itibariyle direnme kararına karşı verilen temyiz dilekçesi niteliğinde olduğu- İnanç sözleşmesi ilişkisinin varlığı kural olarak yazılı veya kesin delillerle ispatlanması gerektiği- Yazılı belge ile akdi ilişkinin varlığını kanıtlayamayan davacı açıkça yemin deliline dayandığından, hâkimin davayı aydınlatma ödevi ile yargılamanın sevk ve idaresi çerçevesinde, mahkemece davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği- 03.03.2017 T. 2/1 s. İBK kararının HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde "sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller" gibi ibarelerin bulunması hâlinde, tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa "yemin teklifinde bulunma hakkı"nı hatırlatamayacağı hususunda olduğu, somut olayda bu İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma imkanının bulunmadığı- "Yürürlükten kalkan HUMK 344'de düzenlenen yemin; taraf yemini ve re'sen yemin olarak ikiye ayrılmış iken, HMK'nın 227. maddesinde tarafın karşı tarafa yemin teklifinin düzenlendiği, buna göre delil listesinde yemin deliline dayanan tarafın iddia veya savunmasına dayanak yaptığı bir vakıayı yemin ile ispat etmek istiyorsa bizzat kendisinin karşı tarafa yemin teklif edeceğini bildirmesi gerektiği, hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafın iddia ve savunmasına dayanak yaptığı vakıaları ispat edememesi durumunda karşı tarafa yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının taraflarca getirilme ilkesine (HMK 25) aykırı olduğu, hâkimin yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının "hâkimin davayı aydınlatma ödevi" (HMK 31) kapsamında olmayıp iddia ve savunmanın ispatına ilişkin bir husus olduğu; tarafların iddia ve savunmasına dayanak yaptıkları vakıaları hangi delille ispat edeceklerini bildirmek zorunda oldukları (HMK. 194/2), iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği hususunun (HMK. 119-f) dava dilekçesinde, savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği hususunun (HMK. 129-e) cevap dilekçesinde gösterilmesi gerektiği, tarafların iddia ve savunmasına dayanak yaptığı vakıalardan bir yada birkaçını veya tamamını doğrudan karşı tarafa yemin teklif etmek suretiyle ispat edeceğini bildirmediği sürece, hâkimin davaya müdahale sayılacak şekilde taraflardan birine karşı yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının hâkimin tarafsızlığı ve HMK'nın düzenlediği taraf yemini ile bağdaşmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Mahkemece direnme kararı verilse dâhi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen kararın direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edileceği, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daire'ye ait olacağı-
Bedelsizlik iddiasına dayalı eldeki menfi tespit davasında, davalı hamilin TTK 687'ye göre kötü niyetli olduğunun, senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun davacı tarafça kanıtlanıp kanıtlanmadığı- Önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş, yeni ve değişik bir gerekçe ile hüküm kurulduğundan, bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu-
Davalı vekiline yapılan karar tebligatının Tebligat Kanunu hükümlerine uygun ve geçerli olmasına rağmen, yasal temyiz süresi geçtikten sonra yapılan temyiz başvurusunun süresinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz talebinin reddine yönelik verilen ek karar doğru olmakla birlikte, Özel Dairece direnme kararının süresinde temyiz edilmediğinden reddine dair verilen ek kararın temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi gerekirken, onanmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yüklenicinin alacak talebiyle, iş sahibinin de fazla ödemenin ve faizin tahsili istemiyle açtığı ve yanlar arasında özel 9-D betonarme eleman Q 20 mm nervürlü demir filizi ekilmesi imalatının 2002 yılı fiyatının nasıl hesaplanacağı konusunda uyuşmazlık bulunan asıl ve birleşen davada, mahkemece hükmüne uyulan birinci bozma kararında belirtilen sözleşmenin birinci keşif özetine esas yeni fiyat analizinde uyuşmazlık konusu özel 9-D poz nolu nervürlü demir filizi ekilmesi imalatının sözleşmenin eki keşif özetine göre 2001 yılı fiyatının 4,75TL olduğunun saptanmasından sonra bu fiyat üzerinden karne katsayısındaki artış dikkate alınarak 2002 uygulama yılı itibariyle fiyat hesaplanması gerektiği hususu uyma kararı verilmek suretiyle kesinleşmiş olup, uyulan bozma kararında gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapılarak kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince hüküm kurulmasının zorunlu olduğu- Kararın dayanağı birinci bilirkişi kurulu raporunda, bozmada saptanan ve uyulmakla kesinleşen nervürlü demir filizi ekilmesi imalatının 2001 yılı fiyatının 4,75TL olduğu gözetilmeksizin, 4,75TL fiyatın maddi hataya dayalı olarak belirlendiğinden bahisle sonuca varılmış olduğundan, mahkemece hükmüne uyulan birinci bozma kararına uygun olarak düzenlenen ikinci ve üçüncü bilirkişi heyetinden alınan raporlar doğrultusunda karar verilmesi gerektiği-
6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırının 2020 yılı için 3.920,00 TL olduğu- Temyize konu kararda, davacı için 1.875,00TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiş olup, reddedilen kısım yönünden temyiz eden işbu davacı yönünden kesin nitelikte olduğu- Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz dilekçesinin reddine karar verilebileceği-
3402 sayılı Kadastro Kanununun 29/son maddesi hükmü uyarınca Kadastro Mahkemelerinin adli tatile tabi olmadığı- 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi hükmüne göre 1086 sayılı HUMK'nin temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümleri yürürlükte olup, HUMK'nin 440/1. maddesi uyarınca karar düzeltme süresinin 15 gün olduğu-