İçerik Akışı

Ön inceleme yapılamadan feragat halinde akdi ve karşı yan vekalet ücreti-

Henüz ön inceleme duruşması yapılmadan davadan feragat edilmesi halinde, avukatın hak kazandığı karşı yan vekalet ücretinde -tarifede düzenlendiği şekilde- 1/2 indirim yapılması, akdi vekalet ücretinde ise indirime gidilmeden hesaplama yapılması gerektiği-

Borçlunun resmi olarak çalıştığına ilişkin kayıt bulunmayan adresine tebligat- Zabıta araştırması-

Borçlu "tebligatın çıkarıldığı iş yeri ile ilgisinin bulunmadığını" ileri sürmekte ve resmi olarak borçlunun o işyerinde çalıştığına ilişkin bir kayıt bulunmasa da, mahkemece yaptırılan zabıta araştırması ve şikayetten sonra yapılan fiili haciz esnasında borçlunun haciz mahallinde bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde; Tebligat Kanunu mad. 17 gereğince, buranın borçlunun iş yeri adresi olduğu ve tebligat yapılabileceğinin kabulü gerektiği-

Daha önce açılan boşanma davasında verilen ret kararının kesinleşmesinden itibaren başlayacak üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulmadığını ispat yükünün taraflardan hangisine ait olduğu?

Daha önce açtığı boşanma davası ispatlayamadığı gerekçesiyle reddedilerek kesinleşen ve kesinleşme tarihinden üç yıldan sonra eldeki davayı açan davacı, ön inceleme duruşmasında "davaya ilişkin bildireceğim delilim yoktur" demek suretiyle kanunda öngörülen üç yıllık süre içerisinde ortak hayatın kurulması amacıyla bir araya gelinmediği hususunda herhangi bir ispat vasıtası sunmayacağını ortaya koymuş, davalı kadın ise davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamış olduğundan, HMK. mad. 128 gereğince dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmekle yetinmiş olup eldeki dava res'en araştırma ilkesinin uygulandığı bir dava da olmadığından, mahkemece, üç yıllık süre koşulu oluşmasına rağmen davacı kocanın delil bildirmemesi nedeniyle "bu sürede tarafların bir araya gelmediklerini" ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini isabetli olduğu-

Temerrüt-

Davalının temerrüdünün, ihtarnamenin tebliğ tarihinin ertesi gününden başlayacağı ve ihtarnamede tanınan atıfet dikkate alınarak temerrüdün takip eden gün gerçekleşeceği- Bilirkişi tarafından takip öncesi işlenmiş faiz hesap edilirken davalının temerrüt tarihi ile takip tarihi arasında geçen sürenin dikkate alınması gerektiği-

Islah-

Davalar birleşse de iki ayrı dava bulunduğu- Davalar birleşmeden önce yapılan ıslah talebinin asıl dosyaya yönelik olduğu, davalar birleştikten sonra birleşen dosya ile ilk kez talep edilen yıllık izin alacağına yönelik yapılan ıslahın aynı davada iki kere yapılan ıslah olarak kabul edilemeyeceğinden davacının yıllık izin alacağına yönelik ıslah istemi yok sayılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-

Anonim şirket payının devri- Ticari dava- Tasarrufun iptali- Görev- TTK. mad 380/1, 4/1-a

TTK'nun 380. maddesine dayandırılan tasarrufun iptali davasının asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-

Üyelikten ihraca ilişkin kooperatif genel kurul kararının iptali istemi-

TBK. mad. 139/2 gereğince, alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebileceği- Davacı alacağı ile ilgili çekişme sona ermiş ve karar tarihinden önce kesinleşen mahkeme kararı ile davacı alacağının borcundan daha fazla olduğu anlaşılmış olmakla TBK. mad. 143 gereğince takas sonucu daha az olan borcun sona ereceği- Davacıya gönderilen ihtarnamelerde yer alan borç sona ermiş olduğundan gönderilen ihtarnamelerin usulsüz olduğu ve bu nedenle ihraç kararının iptaline karar verilmesi gerektiği-

Sıra cetveli- Rüçhanlı alacak- Avukatlık ücreti-

Şikayetçi avukatların icra dosyalarına konu vekâlet ücretlerinin, Avukatlık Kanunu'nun 166/2. maddesi uyarınca şikayetçi avukatların çalışması sonucunda, müvekkil yararına, ilam gereğince tahsil edilecek para üzerinde rüçhan (imtiyaz) hakkı bulunduğu,- Şikayet olunan Vergi Dairesi'nin ilk sıradaki alacaklı ile iştirake şikayet etmemesi nedeniyle alacağının 6183 s. K. mad. 21/2, ikinci cümlesindeki alacaklardan olmadığının kabulü gerektiği- İcra Mahkemesince haciz işlemiyle ilgili icra memur işlemine şikayet üzerine karar verildiği, diğer anlatımla, sıra cetveline şikayet ile ilgili kesin hüküm bulunmadığı, şikayetin sıraya yönelik olduğu, yeni yapılacak sıra cetvelinin tebliği üzerine şikayet olunanlarca vekalet ücretinin Avukatlık Kanunu'nun 174/2. maddesi uyarınca haklı azil nedeniyle doğmadığı ileri sürülerek, sıra cetveline itiraz davası açılabileceği, bu aşamada azlin haksız olduğunun şikayetçilerce ileri sürülmesinin mahkemenin görevini etkileyemeyeceği ve sonuca bir etkisinin bulunmadığı- Öncelikle şikayetçi avukatların rüçhanlı avukatlık ücretlerinin ayrılması, kalan paranın birinci sırada yer alan haciz sahibi şikayet olunan A.Ş ile Vergi Dairesi arasında garameten paylaştırılması gerektiği- Şikayetçi avukatların dayandığı vekalet ücreti alacağının esas ve miktarı ile ilgili itirazların yeni yapılacak sıra cetvelinin tebliği üzerine şikayet olunanlarca süresinde asliye hukuk mahkemesinde açılacak sıra cetveline itiraz davasında çözümleneceği, bu şikayetin sadece sıraya ilişkin olduğu ve miktara ilişkin bir itiraz içermediği-

İtirazın iptali- Yetki-

İtirazın iptali davalarında icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazların da öncelikle incelenmesi gerektiği- Başlangıçta icra takibini yetkisiz icra dairesinde başlatan davasının daha sonra davalının yetki itirazı üzerine takibini 5521 s. K. mad. 5'de öngörülen ve işçi lehine konulan yetki kuralı kapsamında işin yapıldığı yerin bağlı olduğu ve bu nedenle yetkili olan icra dairelerine naklettiği, yetkili icra dairesince davalıya yeni ödeme emri gönderildiği anlaşıldığından, mahkemece itirazın iptali davasının esası hakkında karar verilmesi gerektiği- "İcra takibinde icra dairesinin yetkisine ilişkin itiraz hakkında karar verilmeden icra dosyasının yetkili icra dairelerine gönderilmesinin mümkün bulunmadığı, icra dairelerinin yetkisinin kamu düzeninden olmadığı, bu nedenle davacının davalı derneğin yetki itirazını kabul etmesi hâlinde, icra dosyasının ancak yetkili gösterilen icra dairelerine gönderilmesini talep edebileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-

İşçilik alacağı- Eşit davranma ilkesi-

Davalı işverenin davacının üyesi olduğu işçi sendikası ile yapılan 01.06.1983-31.05.1985 yürürlük süreli TİS'in 89'uncu maddesi uyarınca tren yolu güzergahında oturan işçilere iş yerine geliş ve gidişlerde treni ücretsiz kullanmaları için banliyö ve tren kartı verdiği, ancak 1996 yılında TCDD tarafından, tren seferlerinin anılan güzergahta kaldırılması nedeni ile trenin geçtiği ve öncesinde trenden ücretsiz yararlanan işçiler için hizmet alım sözleşmesi sureti ile servis temin edilerek bu güzergâhtaki yerlerde oturan işçilerin iş yerine getirilip götürülmelerinin sağlandığı, sonraki dönem TİS'lerinde önceki uygulamaya devam edileceği yönünde hüküm bulunduğu, bu hâli ile iş verenin TİS hükmünü uyguladığı, iş müfettişliğine sunulan bilgi notunda yer alan yerlerin demiryolu güzergâhındaki yerler olup olmadığı, davalının demiryolu güzergâhında olmamasına rağmen servis koyduğu yerler bulunup bulunmadığı usulünce belirlenmesi, buna göre davalı işverenin "eşit işlem (davranma)" ilkesini ihlal edip etmediği belirlenerek sonuca gidilmesi gerektiği-