İçerik Akışı
Whatsapp yazışmalarına dayalı iş adinin feshi- Kişisel veri- Haksız fesih-
Telefon ve internet ortamında internet vasıtası ile iletişimi gerçekleştiren Whatsapp sisteminde, kişinin, kişiler ile iletişime geçtiği gibi gruplar kurarak grup içerisinde iletişim gerçekleştirilmekte olduğu, ancak bu sistem kendi içinde korunan ve üçüncü kişilere kapalı bir konumda olduğundan, işçilerin iş akışını bozmadığı ve çalışmaların etkilemediği sürece bir grup kurmaları ve burada iletişim içinde olmalarının yasak olmadığı- İşçilerin bu kapsamda burada iletişimlerinin kişisel veri olarak da korunmasının esas olduğu- Whatsapp konuşmaları gizlilik içeren kişisel veri niteliğinde olduğundan, salt nasıl temin edildiği anlaşılamayan bu yazışmalara dayanılarak iş aktinin feshinin haksız olduğu; kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerektiği-
Kadının gerek kendisi gerek ailesi için, kocadan yersiz ekonomik taleplerde bulunmasının kusur sayılacağı-
Dava konusu olayda kocanın kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında kadına hakaret ettiği, kadının ise gerek kendisi gerek ailesi için, kocadan yersiz ekonomik taleplerde bulunduğu, birlik görevlerini ihmal ettiği, güven sarsıcı davranışlar sergilediği anlaşıldığından, tarafların bu kusurlu davranışları karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği- Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Yabancı paranın fiili ödeme tarihindeki kur karşılığının talebi- İcra vekalet ücreti-
Alacaklı tarafın, takipte, yabancı paranın fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı üzerinden talepte bulunduğu da nazara alındığında, açıklanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca, vekalet ücreti matrahının belirlenmesinde de, yabancı paranın tahsil tarihindeki kur karşılığının esas alınması ve icra dairesindeki hukuki yardım devam ettiği için muhtıranın düzenlendiği tarihte geçerli olan tarifenin hesaplamada göz önünde bulundurulması gerekeceği-
Kambiyo senedi üzerine yazılan ibareler-
Takip konusu senedin arka yüzünde; "iş bu senet 1..7 ada 1..6 parsel yapılacak inşaat üzerindeki 1 nolu bağımsız bölümün yarısı için tarafımızdan teminat olarak verilmiştir" ibaresi yer almış olup, anılan ibareler senedin kayıtsız şartsız borç ikrarını havi olma şartını ortadan kaldırdığından, senedin kambiyo vasfını taşımadığı, senetten doğan alacağın varlığı ve miktarı ile tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı zorunlu kıldığından, takibin İİK mad. 170/a uyarınca iptaline karar verilmesi gerektiği-
Çift vadeli bono- Aşırı şekilcilik-
TTK. mad. 703 uyarınca, çift vadeli düzenlenen senetlerin, bono vasfında sayılamayacağı, ancak düzenlenme tarihinin, bononun üst bölümünde vade tarihi kısmında tekrarı çift vade anlamına gelmeyeceği, aksinin kabulü aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olacağı-
Takipte Mükerrerlik- Usul Ekonomisi-
Alacaklının, takibine dayanak yaptığı ilamın bozulması üzerine icra muamelelerinin olduğu yerde duracağı, bozma kararından sonra, verilen kararla alacaklının duran takibine devam etmesi ve ilamdan kaynaklanan fark alacaklarının muhtıra gönderilmesi suretiyle tahsilinin mümkün olduğu, bu şekilde devam edilebilecek ilk takipten feragat edilmeksizin başlatılan ikinci takip mükerrerlik oluşturacağı gibi usul ekonomisi ilkesine de aykırılık teşkil edeceği-
Konkordato- Konkordato projesi-
Davacı gerçek kişilerin, sundukları ön projede, "konkordato ön proje eklerinde alacaklılara ilişkin bir liste bulunmadığı, sadece kendilerinin banka borçlarının tamamına kefil olduklarının belirtildiği, herhangi bir hedef ve faaliyet gösterilmediği, finansal analiz raporunun ise bilirkişi incelemesine göre yetersiz olduğu, ara bilançoya rastlanılmadığı" ve bu anlamda davacıların, İİK mad. 286 uyarınca aranan şartları karşılayan belgelerin dosyaya sunulmadığı; "şirketin konkordato sonucunda başarıya ulaşması halinde kendi projelerinin de başarıya ulaşacağı" şeklinde mahkemeye sundukları konkordato projelerinin, borçlu şirketten bağımsız bir konkordato proje olmadığı, kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir projenin de bulunmadığı, sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edildiği anlaşıldığından, talebin reddinin yerinde olduğu-
Konkordatonun Tasdiki-
En büyük rehin alacaklısı vekilinin davacı tarafından sunulan projeyi "kabul etmeyeceklerini" ve "yapılan müzakerelerde red oyu kullanacaklarını" açıkça beyan etmesi nedeniyle İİK mad. 308/h uyarınca rehinli alacaklıların rehinli alacak miktarının üçte ikisini aşan çoğunluğunun konkordato ön projesini kabul etmesinin tasdik için zorunlu olması karşısında rehinli alacaklar bakımından teklif edilen projenin kabul edilmesinin mümkün görülmediği değerlendirilmekte ise de bu hususun kesin mühletin verilmesinden sonra, Konkordato projesinin tasdiki aşamasında tartışılabilecek bir konu olup, geçici mühlet içerisinde yapılan kesin mühlet duruşmasında göz önüne alınamayacağı, İİK mad. 289/3'te belirtilen, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmasının anlaşılmasından maksat yaklaşık ispat kuralı olup, taşınmazların üzerinde ipotek ve çok sayıda haczin bulunması nedeniyle piyasadaki ekonomik koşullara göre alıcı bulunmasındaki güçlüğün kesin mühlet talebinin reddini gerekçe oluşturamayacağı, çok teknik bilgiyi gerektiren bu hususta, konularında uzman konkordato komiserlerinin olumlu raporlarının aksine dosyada bir bilgi veya belge olmadığı gibi kesin mühlet içerisinde İİK mad. 289/4'si uyarınca oluşturulacak alacaklılar kurulunda tartışması gereken bir hususun karara dayanak yapılmasının doğru olmadığı-
İflasın ertelenmesi sürecinde konkordato-
İflasın ertelenmesi davası devam ederken, borçlu alacaklılar ile konkordato yapabilir mi?
Velayet- Fiili Ayrılık- Çocuğun Dava Sırasında İdrak Çağına Gelmesi-
Fiili ayrılık sırasında ve hâlen davalı baba yanında kalan çocukların velayet haklarının Türkiye'den ayrılarak Almanya'ya yerleşen davacı anneye verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı- Davanın açıldığı tarihte 3 yaşında ise de, hali hazırda kendi görüşlerini ifade edebilecek olgunluğa eriştiği (idrak çağına geldiği) anlaşılan çocuğun mahkemece kendisini doğrudan ilgilendiren velayet konusunda bizzat dinlenilmesi, görüşlerini gerekçeleriyle birlikte ifade etme olanağının sağlanması; ifade edecekleri görüşlerin, çıkarlarına ters düşmediği takdirde, buna değer verilmesi gerektiği-