İçerik Akışı
Meslek Hastalığı- Kaçınılmazlık İlkesi-
İş kazalarında işverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlığın etkisinin bulunup bulunmadığını irdelemek daha belirgin iken; "meslek hastalığı"nın, iş kazasında olduğu gibi aniden veya çok kısa bir zaman içerisinde ortaya çıkmadığı; işin niteliğinden dolayı sürekli tekrarlanan bir sebeple veya yürütüm şartları yüzünden yavaş yavaş meydana geldiği- Sigortalıda meslek hastalığının ortaya çıkması hâlinde işverenin mevzuatta belirtilen yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin, gerekli özeni gösterip göstermediğinin ve kaçınılmazlığın etkisinin titizlikle araştırılarak ortaya konulması gerektiği-İşverenin meslek hastalığının meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu kabul eden bilirkişi raporu, 5510 sayılı Kanun’un 21/1’inci maddesinin son cümlesi uyarınca kaçınılmazlık ilkesi değerlendirilmeden düzenlendiğinden, mahkemece mahallinde keşif yapılarak sigortalıda meydana gelen meslek hastalığının vuku bulduğu iş kolunda işçi sağlığı ve iş güvenliğinde uzman bilirkişilerle ortopedi alanında uzman hekim bilirkişilerden rapor aldırılarak işyeri koşulları, işin niteliği ve yürütüm şartları, sigortalının gerçekleşen çalışmalarının meslek hastalığına etkisi, sigortalının ve işverenin kusuru ile kaçınılmazlık ilkesi ayrıntılı bir şekilde irdelenerek, karar verilmesi gerektiği- "Somut olayda kaçınılmazlık olgusunun gerçekleşmediği, davalı şirketin son teknolojiden yararlanmadığı, sigortalıda bazı arazlar saptandığı hâlde gerekli rotasyonu yapmadığı, meslek hastalığından kaynaklanan arızaların işveren tarafından gerekli önlemlerin alınması hâlinde önlenebilir ve giderilebilir bulunduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, bu nedenlerle direnme kararının onanması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Hırsızlık suçundan ceza alan, başka erkeklerle evli bir kadına uygun olmayacak şekilde görüşerek yalan söylediği anlaşılan anneye çocuğun velayeti verilebilir mi?
Erkeğe kusur olarak yüklenen 'eşyaları kırma' vakıasına davalı-davacı kadın tarafından dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşamasında dayanılmadığı gibi bu eylemden sonra birliğin devam ettiği, bu sebeple kusur belirlemesine esas alınamayacağı- Kadının boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğe nazaran daha fazla kusurlu olduğu, sosyal inceleme raporuna göre ortak çocuğun uzman tarafından alınan beyanında 'velayetinin annesine verilmesini istediği', kadının erkeğin cimri oluşu sebebiyle münferit olarak hırsızlık eylemini gerçekleştirdiği, kadının çocuğa yönelik velayeti üstlenmesine engel bir davranışının bulunmadığı-
Aciz vesikasında yazılı alacak için faiz istenmesi-
İİK. mad. 143/4 uyarınca, borç ödemeden aciz vesikasında yazılı alacak için faiz istenemez ise de, alacak muaccel olup takibe konu yapıldıktan sonra, bu alacak için takipten sonra faiz istenmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı-
Islah- İtirazın iptali-
Islah ile müddeabih artırılabileceği ancak çeşitlendirilemeyeceği (menfi ve müspet zarar taleplerine ıslahla cezai şart tazminatı talebinin eklenemeyeceği)- Asıl dava olan itirazın iptali davasında, hüküm altına alınan dolar cinsinden alacağın takip tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilmesi ve bu miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
İtirazın iptali- Kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan alacak-
İtirazın iptali davasının görülme yeri adli yargı ise de, hukuki el atmaya ilişkin uyuşmazlığın esasının idari yargıda çözümlenmesinin yasal zorunluluk olduğu ve oradan alınacak ilamla alacaklının alacağına öncelikle kavuşabileceği- Davacının, kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan alacağa ilişkin ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davası açmakta “hukuki yararı”nın bulunmadığı, bu hususun dava şartı olduğu ve mahkemece resen gözetilmesi (HMK'115/1 md.) gerektiği-25.08.2017 tarihinde yürürlüğe giren 694 s. KHK'nın 9. maddesi dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali- Kısmi dava- Dava şartı-
İtirazın iptali- Kısmi dava- HMK 109/2. maddenin kaldırılması suretiyle yapılan değişiklik usul kuralına ilişkin olduğundan görülmekte olan davalarda da uygulanması gerektiği- Dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkemenin artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerektiği; dava şartının sonradan tamamlanabileceği-
İtirazın iptali- Karz (ödünç) ilişkisi- İspat yükü- Mesajlaşma Kayıtları-
Davacı tarafından delil olarak sunulan mesajlaşma kayıtları ve dava konusu borca ilişkin başlatılan disiplin soruşturması sırasında alınan bilgi alma tutanakları incelendiğinde, davalıların davacıdan ödünç para aldıklarına dair bir açıklama yapmadıkları anlaşıldığı, mesajlaşma kayıtlarının çoğu davalılar avukatı ile davacı arasındaki görüşmeleri içermekte ve bu konuşmaların da davayı ispata yarayacak yazılı belge niteliğinde olmadığı-
Davaların birleşmesi- Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi- Zorunlu dava arkadaşlığı- İhtiyari dava arkadaşlığı- Kooperatif üyeliğinin tespiti- Adil yargılanma hakkı-
Kooperatif yönetim kurulu kararlarının iptaline ilişkin davaların kooperatif aleyhine açılmasının zorunlu olduğu- İstem, dava dışı kişinin üyeliğin devrine dair kararın iptaline ilişkin olduğuna göre mahkemece verilen karardan bu kişinin haklarının da etkileneceğinden, onun da davada yer alması ve kendi hakkını koruyacak açıklama ve ispat haklarını kullanmasını zorunlu olduğu, aksi halde adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşacağı ve bu nedenle, somut olaya özgü olarak davalı taraf yönünden bir çeşit şekli (usuli) bakımdan mecburi dava arkadaşlığının mevcut olduğunun kabulü gerektiği- Mahkemece davanın, davalı olarak gösterilmeyen bu kişiye yöneltilmesi için davacı tarafa süre verilmesi, verilen süre içinde davanın maddi hukuk bakımından bağlantı bulunan bu kişiye yöneltilmesi halinde davaya devam edilmesi, aksi durumda davanın sıfat yokluğundan reddolunması gerektiği- "Hukukumuzda dâhili dava kurumunun bulunmadığı, bu nedenle dava dışı bu kişi hakkında ayrı bir dava açılıp bu dava ile birleştirilmesi gerektiği"ne dair görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Eser sözleşmesi- Ticari Dava- Kooperatiflerin hukuki niteliği-
Kooperatiflerin ticaret şirketi olmadığı ve tacir olarak kabul edilmediği- Davalı yan kooperatif olup tacir niteliği taşımadığından, eser (müteahhitlik) sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık TTK. mad. 4 uyarınca ticari dava da sayılmadığından, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Elatmanın önlenmesi- Ecrimisil- İnançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil, tazminat-Yazılı delil başlangıcı- İfada Sıra-
Elatmanın önlenmesi-ecrimisil birleştirilen dava ise, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istekleri- Davacının karşılıklı edimler içeren inanç sözleşmesine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini isteyebilmesi için, öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerektiği (TBK. mad. 97)- Banka dekontlarının bir kısmında davalı- davacının ödeme yaptığı anlaşıldığından, dekontların yazılı delil başlangıcı kabul edilmesi gerektiği- Mahkemece ödemelere ve krediye ilişkin bilgilerin bankadan temin edilmesi, ödemelerin kim tarafından yapıldığının tespiti, tanık anlatımlarının değerlendirilmesi ve öncelikle inançlı işleme ilişkin uyuşmazlığın çözülmesi, daha sonra asıl dava bakımından TBK 97. maddesi de değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-