İçerik Akışı

Teminat Muafiyeti- Yabancılık Unsuru- Karşılıklılık Esası-

MÖHUK mad. 48/2 gereğince, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise bu kişinin teminattan muaf olacağı, somut olayda, şikayetçinin teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda hükme dayanak oluşturacak nitelikte herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı'nın ilgili biriminden sorularak alınacak yazının cevabına ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-

Takas ve Mahsup Talebi-

Takas ve mahsup iddiası kural olarak; takasa konu alacağın İİK mad. 68'deki belgelere dayalı olması veya bu alacakla ilgili olarak icra takibinin yapılmış ve takibin kesinleşmiş olması ya da alacağın ilama bağlanması hallerinde dikkate alınacağından, somut olayda genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasına dayalı şikayetin kabulüne dair mahkeme kararının kesinleştiği ve takip borçlusunun takibe itirazının süresinde olduğu gerekçesiyle icra müdürlüğünce takibin durdurulduğu görüldüğünden, mahkemece bu hususlar da değerlendirilmek suretiyle, şikayetçinin takas ve mahsup talebinin yerinde olup olmadığının tespiti gerektiği-

Cezai Şart- Zarar Talebi- Mahsup-

Davalının aynı sözleşmeden kaynaklı cezai şart talebi ve ayrıca bir kısım dergilerin gönderim sırasında kaybolması nedeniyle uğradığı zararları talep etmesinin mahsup niteliğinde olduğu ve yargılamanın her aşamasında itiraz olarak ileri sürülebileceği-

Olmayan taşınmazın satışı halinde icra memurunun sorumluluğu-

(Zeminde mevcut) olmayan taşınmazın ihale edilmesi halinde, satışı yapan icra dairesi görevlisinin kusuru ve sorumluluğu bulunmaktaysa da, ihaleyi alıcısının da ihaleye girmeden önce aldığı yeri mahallinde görüp kontrol etmesi ve buna göre ihaleye girmesi gerekirken bu özenli davranışa riayet etmediği anlaşıldığından, müterafik (bölüşük) kusurunun olduğu-

Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil isteği-

Mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, kendisine özenle bakan oğlu ve gelini davalılara duyduğu minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazları temlik ettiği, temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği anlaşıldığından, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın reddi gerektiği- Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığından, ilk dava konusu 5 taşınmaz hakkında davanın reddine karar verilmesi, sonradan eklenen taşınmazların ise yargılamaya dahil edilmemesi gerektiği-

Trafik kazası- Maddi tazminat- Manevi tazminat- Destekten yoksun kalma tazminatı- Zorunlu mali sorumluluk sigortası- Riziko- Tazminat davası- Temerrüt faizi-

Manevi tazminatın takdirinde TBK'nun 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulması gerektiği- Trafik kazası sonucu ölen, evli ve hak sahibi çocuğu olmayan ... ölmeseydi, gelirini tek hak sahibi olan eşi ile eşit biçimde paylaşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerekeceği, mahkemece; davacı eşin destek payının, destek alma süresinin tamamı için, desteğin gelirinin 1/2'si olarak esas alınması suretiyle hesaplama yapılması konusunda, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak karar verilmesi gerektiği- Davacılar vekili tarafından, poliçe kapsamında ödeme yapılması için davalı sigorta şirketine başvurulduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi, başvuru yapıldığına dair herhangi bir belge de dosya kapsamında bulunmadığından, davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinin saptanması bakımından, davalı sigorta şirketine müzekkere yazılıp, davacılar tarafından yapılmış başvuru olup olmadığının sorulması; başvuru varsa takip eden 8. işgününün sonundan ve başvuru yoksa dava tarihinden itibaren, sigortacı için temerrüt faizine karar verilmesi gerektiği; kaza tarihinden faize karar verilmesinin hatalı olduğu- Manevi tazminata ilişkin taleplerin, trafik sigorta teminatının dışında olduğu- Davalı trafik sigortacısının sadece maddi zararları teminat kapsamına aldığı ve manevi zararların teminat kapsamında olmadığı; davacı tarafın davalı sigortacıdan manevi tazminat isteminde bulunmadığı ve hükmedilen manevi tazminatlardan sigortacının sorumlu tutulmadığı dikkate alınarak; hüküm altına alınan manevi tazminatların vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmaması gerektiği; manevi tazminata ilişkin yargılama giderleri ve davacı vekalet ücretinden sigortacının diğer davalı ile birlikte sorumluluğuna karar verilmesinin de hatalı olduğu- Reddolunan maddi tazminatlar yönünden, davada vekille temsil olunan davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-

Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi tazminat istemi- Sigorta Tahkim Komisyonu itiraz hakem heyeti kararın- Zorunlu trafik sigortası- Destekten yoksun kalma tazminatı-

Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi tazminat istemi- Sigorta Tahkim Komisyonu itiraz hakem heyeti kararının karşı taraf (davalı) yönünden kesin olduğu, aleyhine temyiz yoluna gidilemeyeceği- Zorunlu trafik sigortasının, trafik kazaları sonucu üçüncü kişilere verilecek zararların güvence altına alınmasını amaçladığı- İşleten davacının, işleten olarak kendi sorumluluğunu üstlenen davalı zorunlu trafik sigortacısından tazminat talebinde bulunmasının mümkün olmadığı- Zorunlu trafik sigortacısı, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığından ve olayda davacı işleten, davalı sigorta şirketi karşısında zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunmadığından, davacı işletenin talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatının reddi gerektiği- 

Kooperatiflerin tacir olup olmadığı- Cezai şartın indirilmesi-

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı gecikme tazminatının tahsili istemi- Kooperatiflerin tacir olmadığı- Kooperatiflerin tacir olduğu kabul edilse dahi, tacir olan borçlunun iktisaden mahvına sebep olacak deredecede aşırı cezanın indirilmesi gerektiği-

Yeni Konkordato Hukukumuzun Temel İlkeleri - Av. Talih Uyar, Ocak/2019

Bu eserde, 2003 yılından beri uygulanmakta olan ‘iflâsın ertelenmesi’ kurumunun kaldırılması ile ortaya çıkan boşluğun doldurulması amacıyla 7101 ve 7155 sayılı kanunlarla İİK’nda yapılan değişikliklerle yeniden düzenlenen konkordato kurumu ayrıntılı biçimde incelenmiştir.

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi- Gizli ayıp- Eksik ve ayıplı işler- Teslimin ispatı- Abonelik kayıtları- İmar artışından önce ibra-

Taraflar arasındaki sözleşmeye göre A Blokta yükleniciye ait bağımsız bölümlerin bulunduğu, gizli ayıp olarak tespit edilen kalemlerin bina ortak alanlarına ilişkin olduğu anlaşılmakla, her paydaşın ortak alanlarda payı bulunduğundan, bu yerler üzerindeki eksik ve ayıplı işler bedelinden en fazla sözleşmedeki paylaşım oranına isabet eden miktar kadar talepte bulunabileceği- Mahkemece arsa sahiplerine ait dairelerin bulunduğu A Blokta yükleniciye ait dairelerin de bulunduğu gözetilerek binanın ortak alanlarındaki eksik ve ayıplı işlerin bilirkişi raporunda belirlenen giderim bedelinden, sözleşmede kararlaştırılan paylaşım oranında hesaplanan kısmının tahsiline hükmedilmesi gerekirken ortak yerlerdeki eksik ve ayıplı imalatların giderilme bedelinin tamamından davalı yüklenicinin sorumlu tutulmasının hatalı olduğu- Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde arsa sahibine ait bağımsız bölümlerin teslim edildiğinin ispat külfetinin yüklenicide olduğu- Abonelik kayıtlarının teslime karine olduğu- İbranın imar artışından önce olduğu nazara alındığında, davaya konu taleplerin ileri sürülebileceği, davacı arsa sahipleri yüklenicinin imar artırımından kaynaklanan tüm fazla bağımsız bölümlerin yükleniciye ait olan blok üzerinde kullandığını iddia ettiklerine göre imar artışının tamamının yüklenicinin kendi bloğuna kullanıp kullanmadığı, bu artışta arsa sahiplerinin de hak sahibi olup olmadıkları sözleşme uyarınca imar artırımından kaynaklı varsa davacıların talepte bulunabileceği miktar belirlenip hüküm kurulması gerektiği-