İçerik Akışı
Değişen alt işverenler arasında geçen çalışmanın işçi alacaklarına etkisi-
İşçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışması halinde, işyeri devri kurallarına göre çözüme gidilmesi gerektiği- Süresi sona eren alt işverence işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde, yapılan fesih bildirimi ile iş ilişkisi sona ereceğinden, işçinin daha sonra yeni alt işveren yanındaki çalışmaları yeni bir iş sözleşmesi niteliğinde olacağı, bu durumda feshe bağlı hakların talep koşulları gerçekleşeceğinden, feshin niteliğine göre hak kazanma durumunun değerlendirilmesi gerekeceği- Somut uyuşmazlıkta; davalı Bakanlığa bağlı hastanede temizlik işçisi olan davacının, 12.09.2003-29.07.2004 ve 16.06.2011-31.12.2012 tarihleri arasında işyerinde çalıştığı; davacının ilk çalışmasının sona erdiği 29.07.2004 tarihi ile tekrar işe başladığı 16.06.2011 tarihleri arasında geçen süre dikkate alındığında işyeri devrinden söz edilemeyeceğinden, davalı şirketin hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatı alacağından sadece 16.06.2011-31.12.2012 tarihleri arasındaki hizmet süresiyle sınırlı olarak sorumlu olduğu gözetilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı- Fazla çalışma ücret alacakları hakkında yan delillerle desteklenmeden tek başına husumetli tanık anlatımına itibar edilerek hüküm kurulamayacağı- Yıllık izinlerin kullandırıldığına ilişkin ispat yükünün işverene ait olduğu, işverenin yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlaması gerektiği, vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan tarafın da yemin teklif edebileceği- Aralıklı çalışma ile ilgili yıllık izin hesabında, önceki çalışma döneminin zamanaşımına uğraması için önceki dönemin bitişi ve sonraki çalışma döneminin başlangıcı arasında 5 yılık sürenin geçmiş olması gerekeceğinden, somut olayda davacı 12.09.2003-29.07.2004 ve 16.06.2011-31.12.2012 tarihleri arasında çalışmış olup; ilk çalışmasının sona erdiği 29.07.2004 tarihi ile tekrar işe başladığı 16.06.2011 tarihleri arasında yıllık ücretli izin alacağı yönünden 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu-
Yetki sözleşmesi- Bonoda yetki kaydının tacir olmayan avalisti bağlayıp bağlamayacağı-
HMK'nun 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, 12. Hukuk Dairesi'nin; HMK'nun 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin, itiraz eden ve tacir sıfatını haiz olmayan avalistleri bağlamayacağı görüşündeyken, sonradan değişen içtihatlarına göre, kambiyo senetlerinin özelliği de gözetildiğinde, anılan yetki sözleşmesinin tacir olan lehtar ve keşidecinin yanı sıra, tacir olmayan gerçek kişi avalisti de bağlayacağını kabul ettiği-
İtirazın iptali davası- Kısmi dava-
İtirazın iptali davasının kısmı dava şeklinde açılabileceği-
Fazla çalışma alacağı- Ücret hesap pusulası- Takdiri indirim-
Bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiğinin varsayılacağı- Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtlarının, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgelerin, işyeri iç yazışmalarının delil niteliğinde olduğu, ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanlarıyla da ispat edebileceği, herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabileceğinden, işçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığının araştırılması gerektiği- İşçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönünde bordrolarda ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatının her türlü delille yapılabileceği, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekeceği, işçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanmasını gerektireceği- Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca taktiri indirim yapılabileceği, yapılacak indirimin, işçinin çalışma şekline, işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmesi gerektiğinden, hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmeyeceği, ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirim yapılamayacağı-
2019 yılı Yargıtay Daireleri İş Bölümü
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 30/01/2019 Tarihli ve 1 Sayılı Kararı
Taksirle orman yangını nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemi-
Birlikte bir zarara yol açanların, zarara uğrayana karşı dayanışmalı (müteselsil) olarak sorumlu olduğu; zarar görenin, eyleme katılanların tümünün dayanışmalı olarak sorumlu tutulmasını isteyebileceği- Davalıların kusur oranlarının kendi aralarındaki rücu davasında gözetileceği- Kusur oranında tespit edilecek maddi zararın anılan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği, davalıların kusur oranlarına göre ayrı ayrı sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-
Sigorta şirketinin halef olarak açtığı davada görevli mahkemenin tespiti-
Davacı sigorta şirketi davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınacağı, sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hakkın, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusu olduğu, eldeki davanın, sigorta şirketinin rücuen tazminat istemine ilişkin olduğuna göre; davacı sigortacının sigortalısı olan gerçek kişilerin (haksız fiil nedeniyle zarar görenler) açacağı davada görevli olan Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin bu dava bakımından da görevli olacağı- Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK mad. 5/3 uyarınca, davanın asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemelerinden hangisinin iş sahasına girdiğinin, ancak taraflarca ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde dikkate alınabileceği düzenlendiğinden, somut olayda; davacının Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı davada, davalının süresi içerisinde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu ilk itirazını ileri sürdüğü, mahkemece davalının bu itirazının reddine karar verilerek işin esası incelenip davanın kısmen kabul edildiği, halbuki, eldeki davada Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu, davalı tarafça süresi içerisinde iş bölümü itirazının ileri sürüldüğü gözetilerek HMK mad. 114/1-c'ye göre, görevsizlik nedeniyle HMK mad. 115/2 gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Harçların kanuniliği ilkesi- Harcın tamamlatılması- Talebe bağlılık-
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından sunulan hizmetlerin karşılığı olarak alınan harcın yasaya dayalı olarak alınması ve yükümlüsünün de kanunun amacına uygun olarak bu hizmetten yararlanan kişiler olması gerektiği- Anayasanın harç alınmasındaki kanunilik ilkesi gereğince Harçlar Kanunu'nun 1. maddesinde alınacak harçlar arasında yargı harçlarının da sayıldığı, yargı harcı hizmetin karşılığı olan harcın ödenmesi koşuluna bağladığından bu kuralın Anayasa'nın 36. maddesindeki hak arama özgürlüğünü sınırlandıran bir kural olmadığı- Yasa'nın emredici hükümleri gözetilerek yargılama sırasında taşınmazın mahkemece tespit edilen değeri dava dilekçesinde gösterilen değerden daha yüksek olduğundan tespit edilen değere göre Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince eksik nispi harcın tamamlanması aksi halde müteakip yargılama işlemlerine devam edilmeyerek dosyanın işlemden kaldırılması Harçlar Kanunu 30 ve 32. maddesinde yasal zorunluluk olarak öngörüldüğünden, davada, harcın yükümlüsü davacı olmasına karşılık ilamda bakiye karar ve ilam harcının davalıdan alınmasına karar verilmesi suretiyle Anayasa ve Yasa ile belirlenen ''Harçların kanuniliği ilkesi'' ihlal edilerek davacının başlangıçta yatırması gereken harçtan davalının sorumlu tutulması suretiyle harcın hem ödeme zamanının hem de yükümlüsünün değiştirilerek, yasa koyucunun amacına aykırı şekilde yargı hizmetinden harç ödenmeden yararlanma olanağının tanınmış olmasına göre, davanın esası hakkında hüküm verilemeyeceği dikkate alınarak, öncelikle diğer yönleri incelenmeksizin mahkeme kararının 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30 ve 32. maddesi gereğince işlem yapılmak, harç ikmal edildiği taktirde davaya devam ederek işin esası hakkında karar verilmek, harç tamamlanmadığı taktirde ise dosyanın HMK mad. 150 gereğince işlemden kaldırılmasına ve yasal süresi içerisinde harcı yatırılmak suretiyle yenilenmediği taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği- Birleşen davada 1,2,3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin tapu iptali ve tescili istenilmesine rağmen, mahkemece HMK mad. 26'da düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde 39758 Ada 8 ile 9 parsel nolu taşınmazlar yönünden tapu iptali ve tescile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Sözleşmede esaslı hata- Her türlü delille ispat-
Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı- Sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptal edilmesine engel olmayacağı- İptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı olmadığı, hata ve hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabileceği- Hata ve hile her türlü delille ispat edilebileceğinden, davacının tanık dinlenilmesi talebinin, reddine karar verilmesi doğru olmadığı-
İspat yükü- Kira bedeli- Ödeme belgesinde açıklama bulunmaması-
Kira miktarını ispat yükü kiraya verende, kira bedelinin ödendiğini ispat yükü ise kiracıda olduğu- Davalı borçlunun takip konusu döneme ait kira bedelini ödediğini yazılı delil ile kanıtlaması gerektiği- TBK mad. 101'e göre; ödeme belgesinde açıklama yoksa kiralayanın, yapılan ödemeleri, ödenmeyen ayların kira bedelinden dilediği ay kira bedeli olarak kabul edebileceği-