İçerik Akışı

Şekli anlamda kesin hüküm- Disiplin para cezası- Usulüne uygun bir Özel Daire bozma kararı ile direnme kararı bulunmaması-

İİK. m. 365/3 uyarınca davanın reddine ilişkin icra mahkemesi kararı ile birlikte Bölge Adliye Mahkemesinin ek karara karşı istinaf isteminin reddine ilişkin kararı şekli anlamda kesin hüküm niteliğinde olduğu, kesin olarak verilen karara karşı kötü niyetle temyiz yoluna başvuran aleyhinde disiplin para cezasına hükmedileceği, ortada usulüne uygun bir Özel Daire bozma kararı ile direnme kararı bulunduğundan söz edilemeyeceği, her iki kararın da ortadan kaldırılması gerektiği- Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında; asıl olan bir kararın temyize tâbi olması, istisnanın ise kesinlik olduğu, istisna alanının yorum ya da kıyas yoluyla genişletilemeyeceği, İİK. m. 365 uyarınca icra mahkemesince verilen istinaf isteminin reddi kararına karşı istinaf yoluna gidildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince verilecek esastan ret kararına karşı temyiz yolunun kapalı olduğu yönünde açık bir hüküm bulunmadığı, Bölge Adliye Mahkemesinin kararının temyizi kabil olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüşün kurul çoğunluğunca benimsenmediği-

Tasarrufun iptali- Alacağın gerçekliği- Senede dayalı icra takibi- Nam-ı müstear iddiası-

"Borç para vermesi üzerine adına senet düzenlendiğini" ileri süren davacı-alacaklı ile davalı-borçlu arasında bu senedin düzenlenmesi haricinde borcunun doğduğuna ilişkin usulüne uygun olarak bir delil gösterilmediği- 120.000,00 TL'nin elden teslim edilmiş olmasının ve davacının alacağının tahsili amacı ile 2 yıl beklemesinin hayatın olağan akışına olmaması karşısında, davacının, 'alacağının gerçek bir alacak olduğunu' usulünce kanıtlayamamış olduğu ve bu durumda mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Davalı-borçlunun nam-ı müstear şekilde dava konusu taşınmazı davalı imam nikahlı eşine tescil ettirdiği" iddia edilmişse de, bu taşınmazın davalıların miras bırakanı tarafından satın alındığının resmi senetten anlaşıldığı, davalı tarafından dava dışı eşine yönelik olarak açılan boşanma dava dosyası incelendiğinde, taşınmazın satın alınma tarihine göre, davalının namı müstear olarak davacı alacaklıdan mal kaçırma kastı ile taşınmazı adına yapmış olmasının mümkün olmadığı-

Cari hesap sözleşmesi- Davacı lehine üst sınır ipoteği konulması- İtirazın iptali- Alacak ve borç tutarının sürekli değişiklik göstermesi- İcra inkar tazminatı şartları-

Cari hesap sözleşmesine güvence olarak davalıya ait gayrimenkul üzerine davacı şirket lehine üst sınır ipoteği konulan ve alacağın ödememesi üzerine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açılan uyuşmazlıkta, tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre, cari hesap ilişkisi kapsamında "alacak ve borç tutarı, sürekli değişiklik gösterdiğinden" ve dava tarihi itibariyle alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği- "Cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın, borçlu tarafça tek başına tespit edebilme imkanı olduğu" ve "Bilirkişi raporu alınmış olmasının likit bir alacak bulunmadığı anlamına gelmeyeceği, takip tarihi itibarıyla haksız olarak itiraz edilen ve likit sayılması gereken alacak yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği" şeklindeki muhalif görüşlerin kabul edilmediği-

İhalenin feshi davası- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin ihalenin feshi sebebi olduğu- Kararın kaldırılması

Tebligatta, muhatabın çarşıda olduğuna yönelik bilgiyi veren ve haber kağıdı yapıştırıldığı bilgisi verilen komşusunun isim ve soyadının olmadığı, sadece oturduğu daire numarasının yeterli olmadığı bu haliyle tebligatların aykırı ve dolayısıyla usulsüz olup, bir hukuki sonuç doğurmayacağı-Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerektiği ve borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, başlı başına ihalenin feshi sebebi sayıldığından mahkemece, şikayetin kabulü ile, ihalelerin feshine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm tesisi kurmasının isabetsiz olduğu-

Borca itiraz- İtiraz iradesi- Maddi hata-

Uyap sisteminde borca itiraz sekmesinin seçilmesinin itiraz iradesinin ortaya konulması amacına hizmet etmediği- Beyan dilekçesi içeriği başka bir takip dosyası ile ilgili olduğundan, takibin durdurulmasının mümkün olmadığı-

Tahliye taahhüdü- Aile konutu- Kiralayana bildirimde bulunma-

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmış ise sözleşmenin tarafı olmayan eşin, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline geleceği ve dava konusu kiralananın aile konutu olması halinde dahi dava dışı eş takip tarihine kadar kiralayana bir bildirimde bulunmadığından kira sözleşmesinin tarafı haline gelemeyeceği- İcra takibinde haklılık durumunun takip tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerektiğinden mahkemece açılan davanın bekletici mesele yapılmamasının da yerinde olduğu-

Anonim şirketin haczedilemezlik şikayet hakkı- İİK 82/4- Taşınırlarda mütemmim cüz-

Bir anonim şirketin gerçek kişi gibi meslek ve sanatı için lüzumlu olan eşyasından bahsedilemeyeceği ve İİK. 82/4. maddesinde bahse konu haczedilemezlik şikayet hakkının bulunmadığı- Şikayetçi borçlunun taşınmaz üzerinde ipotek olduğuna ilişkin iddiası olmadığından, İİK.'nin 83/c maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı- Haczedilen menkullerin taşınmazın mütemmim cüzü olduğu yönünde bir iddia bulunmadığı, taşınırlarda mütemmim cüzden söz edilemeyeceği, jeneratörlerin ve vanaların eklenti ya da mütemmim cüz olarak değerlendirilemeyeceği- Menkullerin sökülmeleri halinde işletmenin çalışamaz duruma gelmesinin İİK.'nin 82/4 ve 83. maddesi kapsamında haczedilmezlik nedeni olmadığı, dava konusu menkullerin haczedilemeyeceğine yönelik yasal bir düzenlenme bulunmadığı-

Bankanın iade işleminde hatalı olduğu iddiası- İtirazın iptali- Kötüniyet tazminatı-

Davacı bankanın uzun yıllara sari ilişki sonrasında fazla tahsilat yaptığını kabul ederek iade ettiği bir parayı, sonradan hata ettiği gerekçesiyle talep etmesinin mümkün olmadığı, davacı bankanın davalı hakkında takibe girişmedeki gerekçesi yerinde değil ise de takibinde kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davacının itirazın iptaline ilişkin davasının reddine, davalının şartları bulunmayan tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-

Edimin ifa edilmemesi- Yapı kayıt belgesi- Mülkiyet hakkı- İskan ruhsatı-

Taraflar arasında imzalanan sözleşmede, yüklenici tarafından binanın “iskânı alınmış şekilde bitirileceği”nin kararlaştırıldığı, iskân alınmamışsa yüklenicinin edimini ifa ettiğini kabul etmenin mümkün olmayacağı, iki tarafa borç yükleyen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaat belirli bir aşamaya gelmiş ise ifanın tamamlanmasını beklemek ve gerekiyorsa dava açılması halinde de bu konuda fırsat tanıyarak ifaya olanak tanımak hakkaniyete uygun ise de, iş sahibi için de bu beklemenin bir tahammül sınırının bulunduğu- 3194 sayılı İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. maddenin 5. fıkrası hükmüne göre, yapı kayıt belgesi aldıktan sonra malikler, tam muvafakat ile tapuya müracaat ederek ve yapı kayıt belgesi için ödenen bedel kadar ilave ödeme yaparak, cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edebileceği, bölge adliye mahkemesince kat mülkiyetine geçilmiş olmasının yapı kullanma izin belgesinin alınmış olduğunu gösterdiğine ilişkin gerekçe ile istinaf başvurusunun reddinin hatalı olduğu- Mahkemece dava reddedilmiş ise de; dava konusu binanın yasal hale getirilip getirilemeyeceği açıklığa kavuşturulmadığı, bu husus değerlendirildikten sonra karar verilmesi gerektiği- Muhalefet şerhinde “Yapı kayıt belgesinin TMK.’nin 683. maddesinin bir malike tanıdığı tüm hakları sağladığı için, bu hakları “yok hükmünde” saymanın; öncelikle 3194 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesine aykırı olacağı, kullanılan ve kullanılmaya devam edilecek ve anılan kanunun ekonomik değer atfettiği yapının “ekonomik değerinin olmadığı” kabul edilerek sözleşmenin feshedilmek suretiyle yapının arsa sahiplerine terk edilmesi ve yükleniciye yaptığı işin karşılığının verilmemesi hakkaniyete uygun düşmeyeceği, yüklenicinin iskân ruhsatı yerine aldığı yapı kayıt belgesi dikkate alınarak; yapının, iskan ruhsatına sahip olması ile yapı kayıt belgesine sahip olması arasında piyasada bir değer düşüklüğü varsa bu değer bilirkişiye tespit ettirilerek ve depo ettirilmek suretiyle sözleşme gereğince yükleniciye bırakılması gereken bağımsız bölümlerin tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiği” görüşünün sunulduğu-

Mail order sözleşmesi- Banka kesintileri- Post terminalinin fiziki olarak kurulması-

Üye işyeri yerleşik uygulamalarında mail order sözleşmesinin imzalanabilmesi için öncelikle üye işyeri sözleşmesinin imzalanması ve pos terminalinin fiziki olarak kurulması gerektiğinden taraflar arasında imzalanmış böyle bir sözleşme olmadığı için yapılan banka kesintilerinin dosya arasına celbedilen banka kayıtları ile de sabit olduğu görüldüğü ve bu kesintilere ilişkin dayanak bulunmaması nedeniyle toplam kesinti tutarının davacıya iade edilmesi gerektiği-