İçerik Akışı
Usulsüz tebligat şikayeti- Borçlunun elektronik tebliğ adresini aktif hale getirdiği tarih-
Alacaklıların talep tarihinden sonra, borçlunun elektronik tebliğ adresini aktif hale getirmesinden doğacak sorumluluğun borçluya ait olduğu- İcra müdürlüğünden talepte bulunduğu tarih itibariyle, borçlunun aktif elektronik tebliğ adresi bulunmadığından elektronik yolla tebliğ zorunluluğundan söz edilemeyeceği ve borçluya normal posta yoluyla tebligat çıkarılmasında usulsüzlük olmadığı-
Görevinden ihraç edilen kamu görevlisi-KHK-Tazminat talebi-
Göreve iade edilenlerin kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacaklarının öngörülmesi, devletin kişinin maddi ve manevi varlığına yönelik müdahalelere karşı etkili giderim mekanizması sağlama yükümlülüğüyle bağdaşmadığı- KHK ile ihraç edilip görevine iade edilen kamu görevlilerine tazminat verilmeyeceğine ilişkin KHK hükmünün oy birliğiyle iptal edildiği-
Konferans Takvimi
Konferanslar
Aktüer bilirkişi raporu- Muhtemel bakiye ömür- Vefat-
Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda davacının, muhtemel bakiye ömür sonuna kadar sürekli iş göremezlik tazminatı ve sürekli bakıcı gideri hesaplandığı ancak davacının vukuatlı aile nüfus kaydına göre; bozma tarihinden önce 10.08.2018 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından ilgili hususun re'sen gözetilmesi gerektiği- Gerçek durum varken, varsayımlara dayalı tazminat hesabı yapılamayacağı-
Ek bilirkişi raporunun sisteme işlenilmemesi halinde tazminat hesaplaması-
Ek bilirkişi raporunun dosyada bulunmadığının anlaşıldığı, ek bilirkişi raporunun sisteme işlenilmediği, sadece koordinatör hakeme e-mail yoluyla gönderildiği ve öylece kaldığının anlaşıldığı, dolayısıyla davacının maaş bordrosundaki gelirlerine göre hesaplanan tazminata hükmedilmesi gerekirken bununla ilgili ek bilirkişi raporu dava dosyasında bulunmadığından, sehven asgari ücrete göre hesaplanan bakiye tazminata hükmedilmesinin isabetli olmadığı-
Tasarrufun iptali- Taşınmaz hissesinin ipotekle birlikte davalı kardeş tarafından ipotek borcunun kapatılması karşılığında devralınması-
Lehine ipotek tesis edilen alacaklı dava dışı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla dava konusu taşınmazın satışını gerçekleştirme ihtimali bulunduğundan, taşınmazın 1/2 hissesinin üzerindeki ipotekle birlikte devralan davalı kardeş tarafından ipotek borcunun kapatılması karşılığında devralınmasında alacaklıların zarara uğratılması kastının olmadığı-Devralanın kendisine ait başka bir daireyi satarak elde ettiği bedeli satın almış olduğu, davaya konu hisse üzerindeki ipotek borcunu kapatmak için kullandığı, bu şekilde hem borçlunun ipotek borcunun kapatıldığı hem de kendisinin taşınmaza tam hisse olarak sahip olduğu anlaşıldığından yapılan satışın bedelsiz ve muvazaalı olarak değerlendirilemeyeceği-"Borçlunun borçlularından haberdar olan üçüncü kişi, borçlu ile eylem birliği içinde hareket ederek sadece ipotek borçlusunun borcunu ödemek sureti ile taşınmazın açık artırmada daha yüksek bir bedel ile satılarak diğer borçlarında ödeme ihtimalini ortadan kaldıracak şekilde, diğer alacaklıların zararına hareket ettiği" şeklindeki karşı oyun kabul görmediği-
Basiretli tacir-İhtiyari arabuluculuk-İradenin fesada uğratılması-Arabuluculuk tutanağı-
İlgili uyuşmazlıkta, arabuluculuk tutanağının düzenlenmesinde şekil şartları bakımından bir itirazın bulunmadığı, uygun şekilde düzenleme yapıldığı ve imzaların geçerliliği konusunda bir tereddüt olmadığı, davacının iradesinin fesada uğratıldığı iddiası kapsamında dinlenen tanık beyanlarından da somut bir kanı oluşmadığı, başkaca bir delil de sunulmadığı, davacının nitelikli bir işyeri olduğu, bu kapsamda gerekli araştırmaların yapıldıktan sonra arabuluculuk görüşmelerinin yapılmasının basiretli bir tacirden bekleneceği, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış iddiası yönünden her zaman tazminat davası açılabileceği, bu kapsamda arubuluculuk tutanağının iptalini gerektirir bir durumun bulunmadığı-
Üçüncü kişinin tasarrufun iptali davasına konu maln rızaen elden çıkarması- İİK m. 24 uygulaması-
Tasarrufun iptali davasına konu malların cebri icra yolu ile satılması söz konusu olmayıp iptal edilen tasarrufun tarafı olan üçüncü kişi tarafından rızaen elden çıkarılmış olması nedeni ile alacaklının haklarının üstün tutulması gerektiği- İİK m. 24'de malın borçlu tarafından teslim edilmesi halinden söz edilmekte ise de, borçlu tabirinin geniş yorumlanması ve tasarrufun iptali kararı üzerine malı rızaen elinden çıkaran üçüncü kişinin de borçlu olarak değerlendirilmesi gerektiği-
İhalenin feshi-Nisbi harç ve teminat-İlgisiz kişilerden alınan teminat-Dava şartı
Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişinin açtığı ihalenin feshi davasının nispi harca ve teminata tabi bulunduğu- Harcın yatırılmamasının yaptırımının " ...davanın açılmamış sayılması," harç yatırılmakla birlikte teminatın yatırılmamasının yaptırımının ise "...davanın dava şartı noksanlığından usulden reddi" olduğu- Harçlar Kanuna uygun düzenlemeyen ara kararın hukuki sonuç doğurmayacağı- "İhalenin feshini talep eden kişinin İİK m. 134/3-4de sayılan kişilerden olmadığından davanın görülebilmesi için mahkemece kendisine nisbi harç ve teminatı yatırması için bir haftalık kesin süre verildiği, süresinde teminat ve nisbi harcın yatırılmaması nedeniyle davanın usulden reddedildiği, hükmün bu kısmının usul ve yasaya uygun olduğu" şeklindeki karşı görüşün kabul edilmediği-
Seçimlik hakkın ıslah ile değiştirilemeyeceği- Faiz-Kira bedelinin Usd olarak belirlenmesi
Davalı/karşı davacı kiraya veren; karşı davada, kira alacağının, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi nedeniyle makul süre kira tazminatı, kira bedellerinin stopajı ve gecikme faizi talep etmiş olup 24.03.2015 tarihli dilekçesinde alacak kalemlerini Türk Lirası olarak talep ettiğini açıkça beyan ettiği- Islah dilekçesi ile makul süre kira tazminatı, stopaj bedeli ve işlemiş faiz alacağına ilişkin talebini arttırdığını ve alacağı USD olarak istediği; taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kira bedeli USD olarak belirlenmiş ise de kiraya verenin seçimlik hakkını Türk Lirası olarak kullandığı, seçimlik hakkını Türk Lirası olarak kullandıktan sonra bu seçiminden vazgeçerek yabancı para veya kur farkı adı altında bir talepte bulunamayacağı-Islah ile daha öncesindeki seçimlik hakkın kullanımından dönülemeyeceği gözetilerek karşı davadaki kiraya verenin talepleri yönünden Türk Lirası olarak hüküm kurulması gerekirken yabancı para cinsi üzerinden hüküm kurulmasının isabetli olmadığı- İlk Derece Mahkemesince; kiracı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verildiği, hükmedilen alacağın ana para ve işlemiş faiz toplamı olduğu ve bu nedenle, sadece asıl alacağa faiz işletilmesi gerekirken faize faiz yürütülmesi sonucunu doğuracak şekilde asıl alacak ile işlemiş faiz toplamına faiz yürütülmesinin de usul ve kanuna aykırı olduğu-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, brüt kira bedeli üzerinden kira alacağı hesaplanmış ise de, davacı/karşı davalı kiracının vergi dairesine yatırılacak vergiler düşülerek net kira bedeli ödemekle yükümlü olduğu, dolayısıyla, kira bedelinin net olarak ödenmesi gerektiği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde brüt kira bedeli üzerinden hesaplanan kira alacağına hükmedilmesinin doğru görülmediği- Davalı/karşı davacı kiraya verenin, karşı davada ıslah dilekçesi ile makul süre kira tazminatı, stopaj bedeli ve işlemiş faiz alacakları yönünden talebini arttırdığı, ıslah talebine karşı davacı/karşı davalı vekilinin, ıslah edilen miktar yönünden zamanaşımı itirazında bulunduğu, davacı/ karşı davalı vekilinin zamanaşımı itirazı hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda bir karar verilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu-