İçerik Akışı
Suç sonucu gebelik- Gebeliğin sonlandırılması- Maddi ve manevi varlığın korunması-
Mağdur olunan bir suç sonucu oluşan gebeliğin sonlandırılması talebinin sürüncemede bırakılması nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği-
Derdestlik - Mükerrerlik - Takip şartı
Derdestliğin HMK’da dava şartı olarak düzenlenmesi ve derdestliğin takip şartı olduğunun 20.01.2023 T. 2/1 sayılı İBK kararı ile benimsenmesi karşısında, Y 12. HD.'nce görüş değişikliğine gidilerek "-icra takibinin ilamlı ya da ilamsız olduğuna bakılmaksızın- mükerrer takibin iptali talebinin 'takip şartı' olarak değerlendirilmesi ve bu talebin icra mahkemesine (süresiz) şikayet yolu ile getirilebileceğinin" kabul edildiği- Takip talebinde ve Ör: 6 icra emrinde açıkça "... borçlu aleyhine başlatılan ... icra dosyası, başkaca başlatılacak takip dosyaları ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla" açıklamasına yer verildiğinden, söz konusu takiplerdeki asıl borcun aynı kredi sözleşmesinden kaynaklandığının alacaklı tarafından belirtildiği ve aynı borç için birden fazla takip açıldığı, yani, ipotekli takibin diğer takiplere mükerrerlik oluşturduğunun kabulü ile ipotekli takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İİK m. 297/2'deki "alacaklıların kurulunun muvafakatine" ilişkin ibarelerin Anayasa aykırı olduğu-
Konkordatoda borçlunun ticari faaliyetlerine devam edebilmesi ile alacaklıların alacaklarını mümkün ölçüde tahsil edebilmesi yönündeki yarışan menfaatlerinin dengelenmesi, bu menfaatler arasında denge kurulabilmesi amacıyla da sürecin komiser atanmak suretiyle mahkemece yürütüldüğü gözetildiğinde, borçlunun işlemlerinin geçerli olması için ayrıca alacaklıların kurulunun muvafakatinin aranmasının menfaatler arasında kurulması gereken dengenin alacaklılar lehine borçlu aleyhine sonuçlara yol açabileceği- İİK. m. 297/2, cümle 3'de yer alan “…muvafakatini…” ibaresi ile “…ile alacaklılar kurulunun…” ibaresinin Anayasa aykırının 5. ve 35. maddelerine aykırı olduğundan iptaline karar verildiği-
Tahliye - Kamulaştırma - Şikayet
İcra müdürlüğünden gönderilecek bir muhtıra ile kamulaştırılan taşınmazın tahliyesi mümkün iken, icra emri gönderilmek suretiyle takip yapılması doğru olmayıp, tahliye ve teslim kamulaştırmanın doğal sonucu olduğundan tahliyenin gerçekleştirilmesinin takip yapılmasına bağlı olmadığı, o halde İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulü ile tahliye emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Kamulaştırma bedelinin tespiti ve terkin istemi- Kapitalizasyon faizinin oranı- Üretim masraflarının brüt gelirin 1/3’ü oranında alınmasının gerekip gerekmediği- İstinaf ve temyiz sebepleriyle bağlılık-
Kamulaştırma bedelinin tespiti ve terkin istemine ilişkin dava konusu taşınmazın kuru tarım arazisi niteliği, konumu ve yüzölçümü dikkate alındığında kapitalizasyon faiz oranının % 5 oranında uygulanması gerektiği- Kamu düzenine aykırı olmayan istinaf sebeplerinin istinaf dilekçesinde mutlaka gösterilmesi gerektiği- İstinaf dilekçesi "üretim masraflarının, brüt gelirin 1/3'ünü geçemeyeceğine" yönelik açıkça bir itirazda bulunulmayan tarafın bu konuyu temyiz yolunda ileri süremeyeceği- "Bölge adliye mahkemesinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğuna yönelik açık hüküm bulunduğu, ancak temyiz incelemesi yönünden bu yönde bir hükmün mevcut olmadığı, dolayısıyla kanuna aykırılıkların Yargıtay tarafından incelenebileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- Vekalet ücretine ilişkin bozma nedenine mahkemece uyularak bozma doğrultusunda işlem yapıldığından bu hükme yönelik incelemenin ise Yargıtay Özel Dairesince yapılması gerektiği-
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi- Cirantanın, keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiası- Çekin süresinden sonra ibraz edildiği iddiası-
Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiası keşideci tarafından ileri sürülmese dahi, ciro silsilesinde yer alan ve kendisine müracaat edilen cirantanın çekin geçerliliğine ilişkin mutlak def'i mahiyetindeki bu iddiayı alacaklı hamile karşı ileri sürülebileceği- Mahkemece çekte yer alan keşide tarihi itibariyle keşideci şirket yetkililerinin araştırılarak yöntemince imza incelemesi yapılması gerektiği- Keşide tarihindeki paraf imzasının keşideci şirketin yetkililerine ait olmadığının anlaşılması durumunda düzeltme yok hükmünde olacağından düzeltme öncesi duruma göre değerlendirme yapılarak çekin yasal süreden sonra ibraz edildiği sonucuna varılır ise kambiyo vasfında olmayacağından takibin iptaline karar verilmesi, paraf imzasının keşideci şirketin yetkililerine ait olduğunun anlaşılması durumunda 6762 s. TTK. 730 ve 660 (6102 s. TTK 818 ve 748) uyarınca değişiklikten sonra imza koymuş olanlar, değişmiş metin gereğince sorumlu olacağından borçlunun iddialarının bu hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiği-
Elektronik tebligat- Mükellefiyet-
Vergi Usul Kanun'un 107/A maddesinde "Kanun'un 93. maddesinde sayılan usullere bağlı kalınmayacağına" dair kurala yer verilmek suretiyle elektronik tebligat ile diğer tebliğ yöntemlerinin birbirinden farklı usul ve esaslara tabi olduğu kabul edildiğinden ve verilen yetkiye İstinaden çıkarılan Tebliğ'de mükellefiyetin iradi veya re'sen terkin edilmesi hâli elektronik tebligat sisteminden çıkılmasına yönelik hâller arasında sayılmadığından mükellefiyetini kendi iradesiyle sona erdiren veya mükellefiyeti re'sen terkin edilen gerçek kişilere mükellefiyetinin sona erdiği tarihten sonra yapılacak tebligatın, Vergi Usul Kanunu'nun 107/A maddesi uyarınca elektronik ortamda yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı-
Kamusal yarar- Temyizden feragat- Bakanlık
Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununu ve 639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında davacı kamu idaresinin, kamusal menfaatleri gözetmek suretiyle faaliyetlerini yürütme yükümlülüğü bulunması kapsamında, davada taraf ehliyeti bulunduğu- İadesi istenen yargılama sırasında davalının davayı kabulü ve taraflarca temyizden feragat edilmesi üzerine tapu iptal ve tescile dair hüküm kesinleşmiş olsa da; davacılar ve davalı arasındaki danışıklı bu durumu yasanın koruması söz konusu olmayacağından Tarım ve Orman Bakanlığının kamusal yararı sağlamak amacıyla kamu adına yargılamanın yenilenmesini talep etme hakkı bulunduğu-
İflâs davasında verilen vekalet ücreti- İflâs idaresinin yasa yollarına başvurma hakkı-
Hakkında başka bir dosyadan iflâs kararı verilen davalı şirket hakkında açılan eldeki iflâs davasında mahkemece verilen karara karşı iflâs idaresinin vekâlet ücreti yönünden yasa yollarına başvurma hakkının bulunduğu- "Masaya dahil olan alacağa ilişkin bir davanın söz konusu olmadığında, iflâs idaresinin davada taraf sıfatının bulunmadığı, iflâs idaresi hakkında da karar verilmediğinden iflâs idaresinin kanun yollarına başvurma hakkının olmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Muris muvazaası- Hak dengesi- İhtar-
Mirasbırakanın dava konusu taşınmazları davalılara tapuda intikal ettirdiği, dava dışı 856 ve 857 parsel sayılı taşınmazları ise davacıların kullanımına verdiği, davacı ve dava dışı mirasçıların tasarrufunda bulunan taşınmazlar olduğu, dava dışı bu taşınmazlardaki iştirak hâlinde davalılar adına kayıtlı payların davacılara devredileceğini ihtarname ile bildirildiği hususları birlikte gözetildiğinde, mirasbırakanın iradesinin davacı mirasçılardan mal kaçırmak olmadığı; bu durumda tüm dosya kapsamına göre ispat yükü üzerinde olan davacı tarafın temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığı iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Hukuk Genel Kurulunca yapılan görüşmeler sırasında; 'mirasbırakanın sağlığında hak dengesini gözeten, kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmadığı, davalıların davacılar tarafından muris muvazaasına dayalı bu davayı açtıktan yaklaşık bir yıl sonra davacılara noterden ihtar çekerek davacıların kullandıkları yerleri devre hazır olduklarının bildirilmesinin murisin paylaştırma iradesini ortaya koymayacağı, taşınmazların mirasçı davacılardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı şekilde yapıldığının anlaşılması nedeniyle hükmün onanması gerektiği' görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüşün benimsenmediği-