İçerik Akışı

Hukuk davaları- Kanun yolu süresi- Başvuru

Hukuk davalarında, hükümde kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen kanun yolu süresi içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun incelenmesi gerektiği-

Anonim şirketin mal varlığına tedbiren el konulması ve şirketin yönetimine kayyım atanması sebebiyle mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde olduğu-

Anonim şirket- Malvarlığı- Kayyım- Mülkiyet hakkı

Gelir koruma sigorta sözleşmesi- Belirsiz alacak davası- Hukuki yarar

Gelir koruma sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminatın tahsili istemiyle açılan davada talep edilen tazminat tutarının davacı tarafından objektif anlamda belirlenebilir nitelikte olmadığından talebin belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararı olduğu- Görüşmelerde, davacı-işçinin "işsiz kaldığı süreyi ve brüt ücretini bilemeyeceğinin ileri sürülemeyeceği", "işverenin her ay ücret pusulasının bir örneğini davacıya verdiğinin kabul edilmesi gerektiği", "davacının işsiz kaldığı süreyi bildiği", "davacının ücret bordrosundaki net ve brüt ücreti üzerinden yapabileceği basit bir hesapla altı aylık tazminat tutarının teminat limiti olan 4.500,00 TL'den yukarıda olduğunu bilebileceği", "sigortalı davacının poliçenin bir örneğini almadığına dair kabulün hayatın olağan akışına ve somut olaya ilişkin fiili karineye açıkça aykırı olduğu", sebeplerinden dolayı davanın belirsiz alacak davası açılamayacağı ve davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği belirtilse de bu görüşün benimsenmediği-

Vekilin kendi borcunu için müvekkilinin taşınmazı üzerinde ipotek kurması- Yolsuz tescil-

Vekâletnamenin ilk bölümünde yer alan "hâlen mevcut veya doğacak borçlarımın" ifadesiyle vekil eden davacının, mevcut borçları ve ileride kendisi tarafından borç altına girilmesi hâlinde bu borçlara teminat olmak üzere ipotek tesis ettirmeye dair yetki verildiği görüldüğü, vekâletnamede sözü edilen yetkinin, vekil edenin nam ve hesabına yapılacak işlemlere taalluk ettiği, bu vekâletnamenin ayrıca vekil lehine de ipotek tesis edilebileceğine ilişkin bir kayıt ve açıklığı kapsamadığı sonucuna varıldığından, dava dışı vekilin, kendi borcu için davacının taşınmazı üzerine ipotek tesis ettirme konusunda yetki sahibi olmadığı- Vekâletname uyarınca davalıya yapılan borçlanmadan davacının sorumlu tutulamayacağı, bu borca karşı teminat oluşturmak amacıyla davacı taşınmazına konulan ipoteğin hukuki dayanağının bulunmadığı ve yolsuz tescil hükmünde olduğu (Karşı Oylu YHGK Kararı)-

Yabancı hakem kararı- Tenfiz- Revision aufonal yasağı

Yabancı hakem kararının tenfizine ilişkin davada, 21.05.1991 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan 10.06.1958 tarihli 'Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi'nin uygulanacağı- MÖHUK hükümlerinin ve New York Sözleşmesi'nin yarıştığı durumlarda Sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği- İlke olarak yabancı hakem kararlarının tenfizi istemlerinde tenfizi istenen kararın şeklî ve maddi anlamda kesinleşmesinin gerektiği- Yabancı hakem kararının tenfizi için, kararın taraflar açısından bağlayıcı hâle gelmiş olması şartına bağlandığı- Türk mahkemelerinde açılacak tenfiz davasında, dava dilekçesi ile birlikte hakem kararının onaylanmış aslı veya aslına uygunluğu onaylanmış bir suretinin, hakem kararının dayandığı tahkim şartı veya sözleşmenin usulüne uygun aslı veya aslına uygunluğu onaylanmış bir suretinin, şayet karar ve tahkim şartı ya da sözleşmesi tenfiz ülkesinin resmi dilinde değilse, hakem kararı ile tahkim sözleşmesi veya şartının usulüne uygun ve onaylı tercümelerinin eklenmesinin zorunlu olduğu- Yabancı hakem kararlarının Türkiye’de sonuç doğurabilmesi o kararın Türk Mahkemelerinde tanınmasına veya tenfizine karar verilmiş olmasına bağlı olduğu- Tanıma ve tenfiz hakiminin prensip olarak yabancı hakem kararının doğruluğunu inceleyemeyeceği, gerek yabancı karara uygulanmış usul, gerekse kararda yer alan maddi ve hukuki tespitlerin tanıma ve tenfiz hükmünün inceleme konusu dışında olduğu, bu sistemin (revision aufonal) yasağı olarak ifade edildiği, usulde veya kararın hükmünde yapılmış olan hataların tanıma ve tenfiz kararına kural olarak etkili olamayacağı- Hakem kararlarının tenfizi davalarında nispi harç alınacağına dair bir düzenleme bulunmadığından, maktu harç alınması gerektiği-

Tasarrufun iptali- İtiraz edilmeyen tanık beyanlarına göre borcun doğumunun tespiti-

Borcun doğumunun, davalının itiraz etmediği savcılık/mahkeme önünden alınan tanık beyanlarına göre belirlenebileceği- Borçlu ve üçüncü kişinin önceden birbirlerini tanımaları, taşınmazın satın aldığı gün borçluya kiraya verilerek 26 aylık kira bedelinin satış bedeline mahsubu konusunda davalıların anlaşmaları karşısında tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-

Aramızdan ayrılışının 85. yıl dönümünde Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü saygı ve özlemle anıyoruz...

Aramızdan ayrılışının 85. yıl dönümünde Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü saygı ve özlemle anıyoruz...

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi- Sözleşmenin feshi- Menfi zarar- Müspet zarar- Müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebi-

Arsa sahiplerinin yükleniciyi vekâletten azlederek aynı tarihli ihtarnameyle de, "...arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden ihtarnamenin tebliğinden itibaren hiçbir işlem yapılmamasını, ihtarnamenin tebliğinden sonra yapılacak harcamalardan sorumlu olmadıklarını ve sözleşmeyi feshedeceklerini" ihtar ettikleri, davacı-karşı davalı yüklenicinin asıl davada, "sözleşmenin arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitini ayrıca menfi zarar ile birlikte müspet zarar kapsamında kâr kaybının arsa sahiplerinden tahsilini", arsa sahiplerinin de karşı davada, "taraflar arasından imzalanan sözleşmenin feshine karar verilmesini" istedikleri uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin "sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine, davacının menfi zarar talebinin kabulüne, müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinin ise reddine" karar vermesi ve davalı karşı davacılar tarafından asıl davaya ilişkin istinaf harçlarının yatırılmaması nedeniyle, asıl davada sözleşmenin arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitine ilişkin hükmün davalı karşı davacılar aleyhine kesinleşmiş olduğu- Asıl davada, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitine dair verilen karar kesinleşmekle, sözleşmenin arsa sahiplerinin kusuruyla feshedilmesi durumunda kusursuz olan yüklenicinin arsa sahiplerinden müspet zarar kapsamında kâr kaybını talep etmesinin mümkün olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince, "asıl davada davacı karşı davalı yüklenicinin kâr kaybı talebi değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, asıl davada sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine dair kesinleşen karar dikkate alınmadan sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesi sonucu geriye etkili feshedildiği, bu nedenle yüklenicinin kâr kaybı talep edemeyeceği" gerekçesiyle verilen direnme kararının yerinde olmadığı- "Bölge Adliye Mahkemesince karşı davada, davalı karşı davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile taraf iradelerinin fesih yönünde birleşmesi nedeniyle sözleşmenin geriye etkili olarak feshine karar verildiği ve bu hususun kesinleştiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince asıl davada sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine dair verilen karar yok hükmünde olduğundan sonuç doğurmadığı, sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesi sonucu feshedilmesi nedeniyle davacı karşı davalı yüklenicinin asıl davada müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinde bulunamayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

İcra Müdürü- Karardan Dönme-

İcra müdürlüğünün verdiği karardan dönmesinin mümkün olup olmadığı (Farklı İçtihatlar)-

Hayvan bulunduranın sorumluluğuna ilişkin tazminat istemi-

Olayın meydana gelmesinde hayvanı idare eden sıfatıyla gerekli özeni göstermeyen, gözetim ve denetim görevini yerine getirmeyen davalının kusursuz sorumluluğunun yanında ayrıca ek kusurunun bulunduğu, öte yandan köpeğe müdahalede bulunması sonucu zarar gören davacının ise ortak kusurlu sayılacağı dikkate alınıp, maddi tazminat miktarından daha düşük (makul) oranda ortak kusur indirimi yapılması ve davacı için daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-