İçerik Akışı

İcra ve İflâs Hukukuna İlişkin 'Makale ve İnceleme Yazıları', 'Hukuki Mütalâalar' ve Yüksek Mahkemenin Önemli İçtihatları (Ücretsiz Kitap Duyurusu)

Sevgili Meslektaşlarıma...

Haksız azil- Vekalet ücreti- Tüketici hakem heyeti

Haksız azil nedenine dayalı olarak vekalet ücreti alacağının tahsili talebine ilişkin davanın, tüketici hakem heyetinin görev alanının dışında olduğu-

Kooperatif üyeliğinin tespiti davası- Dürüstlük kuralı- Üyelik haklarından zımnen vazgeçme-

Kooperatife karşı aidat yükümlülüğü bulunan davacı ortağın uzun süre kooperatife uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi yani kooperatif ile ilişkisini kesmiş ve genel kurullara katılma yönünde de bir irade ortaya koymamış olması nedeniyle üyeliğinin sona erdiğini "zımnen" kabul ettiği, yani, üyelik haklarından zımnen vazgeçerek "eylemli olarak" ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı- İhraç kararını zımnen kabul etmiş davacının kooperatifin kuruluşundan itibaren yirmi yıl gibi uzun bir süre geçtikten ve kooperatifin kurulduğu sıradaki hâlinden daha iyi duruma gelmesinden sonra "kooperatif üyeliğinin tespiti" istemiyle açtığı davanın dürüstlük kuralına uygun olmadığı- "Kooperatif üyeliğinden zımnen çıkmanın mümkün olmadığı, bir haktan feragatin açık ve tereddütsüz olması gerektiği, kooperatif üyeliğinden çıkma ya da üyelikten çıkarılma kararı olmadığı sürece üyeliğin devamının asıl olduğu, davalı kooperatif tarafından davacının üyelikten çıkarılması yönünde herhangi bir karar alınmadığı, davacının aidat ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi hâlinde 1163 s. K. m. 27. maddesi ile kooperatif ana sözleşmesine göre parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortağın ihracı için davalı kooperatif tarafından iki haklı ihtar gönderilmesi, ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve gönderilen ihtarlarda süre verilmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-

Bedelde muvazaa- Önalım hakkı- Tapu iptali ve tescil davası- Davayı kabul- Bedelde muvazaa iddiasının reddi-

Davacı paydaşın "satış bedelinde muvazaa yapıldığını" ileri sürerek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açtığı eldeki davada, davalı davayı kabul ettiğini beyan etmişse de, davacının "bedelde muvazaa iddiasına" karşı çıktığından ve ortada HMK m. 309/4'e uygun açık bir kabul beyanı bulunmadığından HMK m. 308 anlamında geçerli bir kabulün varlığından söz edilemeyeceği- Ön inceleme duruşmasında taraflar arasında önalım bedeli konusundaki uyuşmazlığın hâlen sürmekte olduğu ve ilk derece mahkemesince de davacı tarafından ileri sürülen bedelde muvazaa iddiasına yönelik inceleme ve araştırma yapıldığı görüldüğünden, bedelde muvazaa iddiası nedeniyle önalım bedeli konusunda uyuşmazlığın devam etmesine rağmen kabul beyanının kesin hüküm gibi sonuç doğurmasının mümkün olmadığı- Eldeki davada hem İlk Derece Mahkemesinin hem de Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünde olduğu üzere fiili taksim olgusunun varlığı sabit olup, davanın her aşamasında fiili taksim savunmasında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi fiili taksimin varlığı dosya kapsamından anlaşılıyor ise hâkim tarafından da resen dikkate alınması zorunlu olduğu- Davalı tarafından usulünce yapılmış bir kabul beyanı bulunmadığından davanın fiili taksim nedeniyle reddine dair verilen direnme kararının isabetli olduğu- "Önalım bedelinin, tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibaret olduğu, davalının davayı kabul ederken bedelde muvazaa iddiasına itiraz etmesinin talep sonucuna ilişkin kabul beyanını etkileyecek nitelikte bir şart olarak değerlendirilemeyeceği, kabulün davayı sona erdiren tek taraflı hukuki bir işlem olması nedeniyle daha sonra kabul beyanından dönülerek fiili taksim savunmasında bulunulamayacağı, davalı cevap dilekçesi ile davayı kabul etmiş olduğundan davanın kabul edildiği aşamaya göre yargılama gideri ve vekâlet ücretinden yapılacak indirimlerin de belirlenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-

Kira sözleşmesi- Konut- İşyeri-

Kira sözleşmesine dayalı olarak kiracı olan davalının dava konusu taşınmazı işyeri- dans kursu olarak kullanılmakta olduğu, Yönetim Planının da bağımsız bölümlerin konut olarak kullanılması öngörüldüğünden ve kat maliklerinin tümünün 4/5'inin izni olmadan konut olan yerin başka bir amaçla (iş yeri olarak) kullanılması mümkün olamayacağı-

İlk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunması-

İlk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunması ve bu kapsamda yargı yerinin belirlenmesinin HMK'da düzenlenmediği (yasa koyucunun ilk derece mahkemesi ile bölge adliye mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığının çıkmasını mümkün görmediği)- Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar ile, HMK m. 353/(1)-a.4 uyarınca İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmesinden sonra İlk Derece Mahkemesince yargılamaya kaldığı yerden devam edilerek karar verilmesi gerekirken görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-

Yıllık izin ücreti- Fesih-

İşverenin, işçinin yıllık izin dönemine ilişkin ücretinin izinden önce peşinen veya avans olarak ödeme zorunluluğuna ilişkin yükümlülüğüne aykırı davranışının işçi bakımından haklı nedenle fesih sebebi teşkil edeceği-

İcra dairesi- Yetki itirazı- İtirazın iptali

Borçlunun icra dairesinin yetkisine itiraz etmeyip kabul etmiş sayıldığı ve yetkinin kesinleştiği somut olayda, davalı borçlunun itirazın iptâli davasında Mahkemenin yetkisine itiraz ettiği, bu durumda davalı borçlunun genel hükümlere göre açılan ve görülen itirazın iptâli davasında Mahkemenin yetkisine itiraz etme hakkının olduğu-

Adi ortaklık sözleşmesi- Güncellenmiş değer- Munzam zarar

Adi ortaklığın davadan evvel sona ermesi nedeniyle, güncellenmiş değerin esas alınamayacağı, adi ortaklık sözleşmesine bağlı olarak munzam zarar istenmesinin de mümkün olmadığı-

Şirket içi düzenlenen teftiş raporu- Kaynak aktarımı - Zarar- Sorumluluk

Şirket içi düzenlenen teftiş raporu ile davalıların görev aldıkları şirkette dava dışı kişilere kaynak aktarımı suretiyle şirketi zarara uğrattıklarının tespit edildiği iddiasıyla davalıların dava niteliği itibariyle mutlak ticari dava olduğu- Şirket yönetiminde görev alanlar kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olduğu-