İçerik Akışı
İcra ve İflâs Hukukuna İlişkin 'Makale ve İnceleme Yazıları', 'Hukuki Mütalâalar' ve Yüksek Mahkemenin Önemli İçtihatları (Ücretsiz Kitap Duyurusu)
Sevgili Meslektaşlarıma...
Cebrî İcra Kanunu Taslağı
Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulan İcra ve İflas Kanunu Bilim Komisyonunca hazırlanan Cebrî İcra Kanunu Taslağı, karşılaştırma cetveli ve görüş bildirim formu ile birlikte yayımlanmıştır.
Anonim şirketlerde bölünme- Genel kurul kararı- Hak düşürücü süre-
Anonim şirketlerde bölünmenin, şirketin mal varlığı ile yükümlülüklerinin bölümlere ayrılarak diğer şirketlere devredilmesi olarak tanımlanabileceği- Bölünme sırasında şirketin bölünen mal varlığı ile yükümlülüklerinin, tasfiyesiz olarak devralan şirkete intikal ederek karşılığında devreden şirketin ortakları yahut bizzat devreden şirketin kendisi, devralan şirketlerde ortaklık ve diğer hakları tek işlemle ve kendiliğinden kazanacağı; bu anlamda bölünmeye konu mal varlığına bağlı bütün hak ve yükümlülükler devralan şirkete geçmekle bu geçiş, tek bir işlem ile kendiliğinden gerçekleşeceği- Kanun koyucunun bölünme kararına karşı açılacak iptal davasını, özel bir hüküm ile düzenleyerek pay sahiplerini bu hususta genel hükme ve dolayısıyla “genel kurul kararının kanuna veya esas sözleşmeye, ayrıca özellikle dürüstlük kuralına aykırı olarak alınmış olması koşuluna” mecbur bırakmamış olması; pay sahiplerinin iddia olunan menfaat zedelenmelerine yahut bölünme usulsüzlüklerine karşı hızlı sonuç almalarını sağlayıcı nitelikte olduğu- İptal davasında ileri sürülebilecek yegâne sebeplerin, 6102 sayılı TTK’nın 134-190 maddeleri arasında düzenlenen hususlara aykırı biçimde veya noksanlar ile bölünme kararı verildiği yönündeki iddialar olacağı- Bölünme kararına karşı iptal davası açmak üzere hak düşürücü sürenin iki aylık hak düşürücü süreye bağlandığı ve sürenin bölünme kararının tescil edildiği tarihten itibaren başlayacağı- Bölünme kararına karşı açılacak özel iptal davasının davacısının, bölünme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş olan pay sahipleri olduğu davalısının ise tam bölünme hâlinde tam bölünen şirket kendiliğinden sona erip ticaret sicilinden silineceğinden devralan veya yeni kurulan şirket/şirketler olduğu- Ancak kısmî bölünmede ise bölünen şirket sona ermeyeceğinden devralan şirket veya şirketler ile birlikte bölünen şirketin de davalı olabileceği- Somut olayda; bölünme kararına karşı açılacak özel iptal davasının (6102 sayılı TTK md. 192) veya genel iptal davasının (6102 sayılı TTK md. 445) davalısı tam bölünme hâlinde tam bölünen şirket kendiliğinden sona erip ticaret sicilinden silineceğinden (6102 sayılı Kanun md. 159/1-a; 179/3) devralan veya yeni kurulan şirket/ şirketler olup, devralan şirket veya şirketler külli halefiyet gereğince önceki şirketten kaynaklanan tüm hukuki ihtilaflar yönünden de pasif husumet ehliyetine sahip olmakla, somut olayda ek tasfiyeye (6102 sayılı TTK md. 547) gerek kalmadığı gibi HMK'nın 124. maddesinin şartlarının da değerlendirilmesine gerek olmadığı-
Kar payı dağıtımı- Aile şirketi- Ayrılma akçesi-
Davalı şirketin 2004 yılından beri kâr payı dağıtmadığı ve bu durumun bir mutlak çıkma nedeni olduğu- Davalı şirket müdürünün aynı adreste davalı şirket ile rekabet halinde bir şirket kurduğu, her iki şirketin de iştigal konusunun aynı olduğu, tanık beyanlarına göre asıl para kazandıran ihracat işlemlerinin bu şirket üzerinden yapıldığı, aynı adreste şirket kurulmasının rekabet yasağı hükümlerine de aykırılık teşkil ettiği- Davacıya kâr payı ödenmediği gibi aylık ödenen belli miktardaki paranın da dava açılması nedeni ile ödenmemeye başlandığı, şirketin bir aile şirketi olduğu, davacının çocuklarının da şirkette çalıştığı ve oluşan kötü ortam nedeni ile işten ayrılmak durumunda kaldıkları, ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmadığı, haklı nedenin asıl davada davacı yanca ispat edildiği- Denetime uygun bulunan teknik bilirkişilerin rapor ve ek raporları ve şirketin güncel mali tablolarına göre hesaplanan ayrılma akçesinin dosya kapsamına uygun olduğu, asıl davada davalı şirket dışındaki davalıların pasif husumetleri bulunmadığı, birleşen davada davacı iddialarının ispat edilemediği gerekçesiyle asıl dava yönünden davalılar yönünden pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine, davalı şirket yönünden davanın kabulü ile davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına ve ayrılma akçesinin karar tarihi olan 13.03.2024 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine karar verileceği-
Islah dilekçesi- Döviz alacağı- Islah tarihindeki kur- Son karar tarihindeki kur-
Somut uyuşmazlıkta Dairenin 26.10.2023 tarihli kararı ile davacının dava dilekçesinde dava konusu alacakların TL cinsinden ödenmesini talep ettiği göz önüne alındığında her ne kadar davacı taraf ıslah dilekçesi ile dava konusu alacaklarının tamamını KWD olarak talep etmiş ise de davacının dava dilekçesi ile tercih hakkını kullandığı ve davacının bu tercihten dönmesinin mümkün olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verildiği ve Mahkemece Dairenin 04.07.2024 kararı doğrultusunda ise tarafların haklılık oranına göre vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedildiği ancak davanın reddedilen miktarı hesaplanırken ıslah tarihindeki kur yerine son karar tarihindeki kur dikkate alınarak sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Karşılıksız çek- Azil- Genel kurul kararı- Sorumluluk-
Davalının 10.05.20 10... .12.2012 tarihleri arasında davacı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı, 27.12.2012 tarihli genel kurul kararı ile süresinden önce yönetim kurulu üyeliğinden azledildiği, davalıya atfedilen zarar iddiası yönünden, zararın öğrenilme tarihinin, satım bedeli olarak alınan ve karşılıksız çıkan çekler bakımından yasal yolların tüketilip tahsil kabiliyetinin kalmadığının belirlenmesi aşamasında söz konusu olabileceği, zarara sebep olduğu ileri sürülen çeklerin karşılıksız çıkması hususunda davalıya atfedilebilecek kusur bulunmadığı gibi, 2011 yılındaki işlem hacmine yakın bir satış bilançosu için davalının 2012 yılında özen yükümüne ne suretle aykırı davrandığının da davacı tarafça yöntemince ispat olunamadığı, davalının sorumluluğunun şartlarının oluşmadığı-
Hizmet alım sözleşmesi- Eda davası- Hukuki yarar-
Taşıma hizmeti alımına ait hizmet alım sözleşmesi bir yıldan daha az süreli olarak belli bir eğitim ve öğretim yılını kapsadığından sözleşmenin imzalandığı eğitim ve öğretim dönemi dışında ifası da mümkün olmadığı, davacının, davalı idare tarafından süre uzatımı yapılmaması nedeniyle uğranılan bir zarar olduğu iddia ediliyorsa bunun tahsili için eda davası açılması mümkün olduğundan, süre uzatım talebinin idarece kabul edilmemesi suretiyle yaratılan muarazanın giderilmesi talepli dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı-
Konut kredisi- Yapılandırma- Haksız şart-
Konut kredisi kullanan davacının bakiye kredi süresini kısaltmak amacıyla talep ettiği yapılandırma işleminde faiz oranının yükselmesi, taraflar arasındaki hak ve nesafet dengesini iyi niyetle bağdaşmayacak şekilde tüketici aleyhine bozacak bir kararlaştırma olmadığından bu durumda haksız şartın varlığından bahsedilemeyeceği-
Borcun doğumu- Tasarrufun iptali-
Alacak hakkının hukuki ilişkinin kurulduğu veya hukuki olayın meydana geldiği anda, talep hakkının ise borcun muaccel olduğu anda doğacağı- Tasarrufun iptali davalarında borcun tasarruf tarihinden önce muaccel olmasının değil, tasarruf tarihinden önce doğmuş olmasının arandığı- Alacağın dayanağını kötü niyet tazminatının, kötü niyetli takip sebebiyle ortaya çıkan yasadan kaynaklı zarara ilişkin olduğu ve borcun doğum tarihinin tarihi takip tarihi olduğu- Kavramlar karıştırılarak kararın kesinleşme tarihinden sonra yapılan tasarrufun iptal edilemeyeceğine ilişkin yorumun hatalı olduğu, davanın esasına girilmesi gerektiği-
Faiz oranına ilişkin şikayet- Kambiyo takip talebi-
Takipten sonra asıl alacağa uygulanacak faiz oranına ilişkin şikayette miktar yönünden dikkate alınacak bir bedel bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının miktar itibariyle kesin kararlardan olmadığı- Alacaklı tarafça başlatılan kambiyo takip talebinde "%10,50 avans faizi talep edilerek fazlaya dair ve faiz oranlarındaki artıştan doğan talep hakkının saklı tutulduğu", icra müdürlüğü kapak hesabının "değişen oranlarda avans faizi ile", şikayet sırasında yapılan kapak hesabının ise "%10,5 sabit faiz oranı ile" yapıldığı uyuşmazlıkta, takipte faiz oranlarındaki artıştan doğan talep hakkı saklı tutulduğundan ve talep edilen %10,5 faiz oranı, takip tarihi itibariyle avans faiz oranına denk geldiğinden, hesaplamanın "%10,5’den aşağı olmamak kaydıyla değişen oranlarda avans faiziyle" yapılması gerektiği-
