İçerik Akışı

İcra ve İflâs Hukukuna İlişkin 'Makale ve İnceleme Yazıları', 'Hukuki Mütalâalar' ve Yüksek Mahkemenin Önemli İçtihatları (Ücretsiz Kitap Duyurusu)

Sevgili Meslektaşlarıma...

İlk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunması-

İlk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunması ve bu kapsamda yargı yerinin belirlenmesinin HMK'da düzenlenmediği (yasa koyucunun ilk derece mahkemesi ile bölge adliye mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığının çıkmasını mümkün görmediği)- Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar ile, HMK m. 353/(1)-a.4 uyarınca İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmesinden sonra İlk Derece Mahkemesince yargılamaya kaldığı yerden devam edilerek karar verilmesi gerekirken görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-

Yıllık izin ücreti- Fesih-

İşverenin, işçinin yıllık izin dönemine ilişkin ücretinin izinden önce peşinen veya avans olarak ödeme zorunluluğuna ilişkin yükümlülüğüne aykırı davranışının işçi bakımından haklı nedenle fesih sebebi teşkil edeceği-

İcra dairesi- Yetki itirazı- İtirazın iptali

Borçlunun icra dairesinin yetkisine itiraz etmeyip kabul etmiş sayıldığı ve yetkinin kesinleştiği somut olayda, davalı borçlunun itirazın iptâli davasında Mahkemenin yetkisine itiraz ettiği, bu durumda davalı borçlunun genel hükümlere göre açılan ve görülen itirazın iptâli davasında Mahkemenin yetkisine itiraz etme hakkının olduğu-

Adi ortaklık sözleşmesi- Güncellenmiş değer- Munzam zarar

Adi ortaklığın davadan evvel sona ermesi nedeniyle, güncellenmiş değerin esas alınamayacağı, adi ortaklık sözleşmesine bağlı olarak munzam zarar istenmesinin de mümkün olmadığı-

Şirket içi düzenlenen teftiş raporu- Kaynak aktarımı - Zarar- Sorumluluk

Şirket içi düzenlenen teftiş raporu ile davalıların görev aldıkları şirkette dava dışı kişilere kaynak aktarımı suretiyle şirketi zarara uğrattıklarının tespit edildiği iddiasıyla davalıların dava niteliği itibariyle mutlak ticari dava olduğu- Şirket yönetiminde görev alanlar kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olduğu-

Eser sözleşmesi- Asıl işveren-alt işveren ilişkisi- İşçilik alacaklarından sorumluluk-

Davalı A.Ş'nin faaliyet konusunun sadece doğal gaz dağıtım ve nakil faaliyeti olmadığı, diğer davalı şirkete verilen doğal gaz dağıtım şebekesini kurma işinin de davalı A.Ş'nin asıl işleri arasında yer aldığı, davalılar arasında akdedilen sözleşmelerde davalı A.Ş'nin "diğer davalı şirket işçilerini işten çıkarmaya" varan yetkileri de göz önünde bulundurulduğunda, davalılar arasında belirli bir işin yapılıp teslim edilmesine ilişkin anahtar teslim işini konu alan "eser sözleşmesi" bulunmadığı, davalılar arasındaki ilişki "asıl işveren-alt işveren ilişkisi" olduğundan, davalı A.Ş.nin "asıl işveren" sıfatıyla işçilik alacaklarından dolayı davacı işçiye karşı diğer davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği- "Davalı A.Ş'nin diğer davalıya verilen işte çalışan işçisinin bulunmadığı, davalılar arasındaki sözleşmelerde işin kalitesi ve disiplini amacıyla bir kısım hükümlerin yer almasının inşaat sahipliği dışında asıl işveren sıfatını doğuracak, iş alanın bağımsız işveren kimliğini ortadan kaldıracak bir unsur olmadığı, somut olayda belirli bir işin yapılıp teslim edilmesine ilişkin anahtar teslim işini konu alan eser sözleşmesi bulunduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

Alım-satım ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davası- Avans karşılığı mal teslim edilmemesi-

Davalıya avans gönderen davacının, avansın karşılığı mal teslim edilmediği için avans olarak ödenen paranın iadesi için icra takibi başlattığı, davacının takip talebinde bulunmakla ve paranın iadesini talep etmekle TBK m.125/3 uyarınca sözleşmeden dönmüş olduğu- Davalının da internet üzerinden davacı hesabına "...önlük için verilen paranın iadesi" açıklaması ile EFT yapmak suretiyle sözleşmeden dönme iradesini ortaya koymuş olduğu- Sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı yani, sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceği- Taraflar, esasen sözleşmeden dönmüş olduklarından bu duruma göre bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği- Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı ve borcun ifa edileceği tarihin belli olmadığı, davacının davalıyı temerrüde düşürmediği, bu nedenle de sözleşmenin hala ayakta olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-

Sevhen başlatılan icra takibi- Menfi tespit- Hukuki yarar-

Davalı alacaklı icra dosyasına beyanda bulunarak, "borçlu olarak gösterilen kişinin isim ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının sehven yazıldığı, borçlu sıfatının silinmesini talep ettiklerini" beyan etmişse de bu dilekçenin davacıya tebliğ edilmediği ve davacının aynı gün birkaç saat önce verilen dilekçeden haberdar olmasının beklenemeyeceği- Davalının, "davacının borçlu sıfatının silinmesi" talebinin İcra Müdürlüğünce kabul edildiği göz önüne alındığında, dava tarihi itibarıyla davacı aleyhinde başlatılmış icra takibi bulunduğundan, icra tehdidi altında bulunan davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu- Davalı vekili, "senetlerde davacının borçlu olmadığını, sehven davacı hakkında takip başlattıklarını" beyanla davacı iddialarını kabul ettiğinden, mahkemece sonuç itibarıyla menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu, ancak mahkemece 1/3 oranında karar ve ilam harcına hükmedilmesi ve davalı vekilinin kabul beyanı ön inceleme duruşmasından önce yapıldığından, 1/2 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-

Munzam zararda kanıtlanacak olgular-

Ekonomik şartlar nedeniyle yaşanan olumsuzlukların, davacıyı zararı ispat yükümlülüğünden kurtarmayacağı, davacının bunun dışında faizi aşan aşkın zararını (TBK m. 122) durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiği, burada kanıtlanacak olguların; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu- Geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıaların dosya kapsamında ispat edilememiş olması nedeniyle munzam zararın tazmini istemine ilişkin davanın reddi gerektiği-