Mal rejiminin tasfiyesine yönelik davada aile mahkemesinin görevli olacağı-
Boşanmanın fer'i sonuçlarıyla ilgili anlaşmaların hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmayacağı-
Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmaları olduğundan akrabalık veya diğer bir yakınlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı-
Yeni Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden önce edinilmiş mallar yönünden çıkan uyuşmazlıklarda asliye hukuk mahkemelerinin görevli olacağı–
Hakimin boşanma için gösterilen olayların varlığına vicdanen inanmadıkça sabit addedemeyeceği, iki tarafın bu konudaki kabullerinin dahi hakimi bağlamayacağı, hakimin gösterilen delilleri serbestçe takdir edeceği–
Yabancı mahkemenin İsviçre Medeni Kanununun 111. maddesi gereğince, tarafların anlaşmaları uyarınca verdiği boşanma kararının tanıtılmasına ilişkin istemin Türk mahkemesince «...boşanmayı gerekli kılan sebep ve hadiselerin kararda gösterilmediği, kararın gerekçeden yoksun bulunduğu...» gerekçesiyle reddedilemeyeceği–
Terk sebebine dayanan boşanma davasında davalının davayı kabul beyanının sonuç doğurmayacağı–
Eşlerden birinin, diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına, hiç ya da uygun bir karşılık olmaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olacağı ve bu alacağın o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanacağı–
Her eşin diğer eşteki malının geri verilmesini isteyebileceği, belli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden eşin, iddiasını ispat etmekle yükümlü olacağı–
Çeyiz eşyaları ve ziynetler için yapılan isteğin, boşanmanın eki niteliğinde olmadığından ayrıca harca tâbi olacağı–