Dava konusu taşınmazların kök mirasbırakandan miras yoluyla intikal ettiğine, kök mirasbırakanın mirasçıları arasında taksim yapılmadığına, bu şekilde nizalı taşınmazlarda tarafların yakın mirasbırakanının kök mirasbırakanın mirasçısı olarak miras payı bulunduğuna, bu şekilde davacının kök mirasbırakandan kendisine eklemeli olarak (babası vasıtasıyla) intikal eden miras payı oranında hakkı bulunduğuna göre, mahkemece nizalı taşınmazların tapu kayıtlarının davacının kök mirasbırakanın mirasçısı sıfatıyla sahip olduğu miras payı oranında iptal ve davacı adına tesciline karar verilmesi gerekeceği-
Mera Komisyonu'nun mera tahsis kararının iptali istemine ilişkin birleşen davada husumetin Adıyaman Valiliğine yöneltildiği, bu tür davalarda, husumetin, lehine mera tahsisi yapılan Köy veya Belediye Tüzel Kişiliklerine yöneltilmesi gerektiğinden, valiliklerin pasif taraf ehliyetinin bulunmadığı, bu nedenle, birleşen davada, Adıyaman Valiliği bakımından açılan davanın, anılan Valiliğin davada pasif taraf sıfatı bulunmadığından reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Öncelikle davacının tedavi gördüğü tüm sağlık kuruluşlarından tedavisiyle ilgili belge, hasta tabela ve müşahade kağıtları ile grafilerinin getirtilmesi, işlem tarihinde hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığının saptanması bakımından 2659 Sayılı Yasa'nın 7. ve 16. maddesi hükümleri uyarınca Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde, diğer iddiaları üzerinde durularak varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekeceği-
Kayıt maliki E. F.'ın yer almadığı dava sonucunda aleyhine verilen kararın davacıyı bağlamayacağı, bu sebeple bu kararın davacının temyiz etme yetkisi bulunmakta ise de, davacının kararın infaz edilmesi nedeniyle bu yolu benimsemeyip, kesinleşen hükmün hukuki neticesinin kendisini etkilemeyeceği gerekçesiyle tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğiyle eldeki davayı açtığına, taşınmazın 161.65 m²'lik bölümünün kesinleşen kararla kıyı olduğu saptanarak buna dair karar infaz edilip, davacı üzerindeki bu bölüme ilişkin sicil kaydı iptal edildiğine göre davacının tazminat isteğinin tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahallinde yapılan keşfe katılan uzman ziraatçi bilirkişinin raporunda, nizalı taşınmazın ana kaya kalkerden meydana geldiğini, yer yer taşlıklı yapıda olduğunu, içerisinde yabani armut (ahlat) ağaçlarının bulunduğunu, ancak imar ve ihyasının yapılması ile birlikte kıraç tarım arazisi olarak değerlendirilebileceğini açıkladığı, dosya arasındaki taşınmaza ait renkli fotoğraflardan da, taşınmazın halen önemli ölçüde taşlık vasfında olup, ekonomik amaca uygun biçimde tarımsal faaliyet sürdürülen yerlerden olmadığının, imar-ihyaya muhtaç olduğunun net bir biçimde görüldüğü, saptanan bu somut olgular karşısında, mahkemece davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması varsa miras bırakanı ait sağlık kurulu raporları ,hasta müşahede kağıtları, reçeteler vs. İstenerek dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, temlik tarihinde hukuki ehliyetten mahrum olduğunun anlaşılması halinde; terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olması, dışarda başkaca mirasçıların bulunması ve davalının mirasçı olan annesinin halen sağ olması sebebiyle davalı A.'nin 3. kişi konumunda bulunması, böylesi bir durumda ehliyetsizlik yönünden pay oranında açılan davanın dinlenemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi, yok eğer ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde murisin temlikteki gerçek amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve böylece muris muvazaası iddiasının değerlendirilmesi gerekeceği-
Sicil oluşturmak kamu düzenine ilişkin olduğundan, temyizin hükmün tamamına sirayet edeceğinin kabulü gerektiği- Tapu kaydının iptalinden sonra istek aşılarak fazlasına karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Tescil davasının konusunu ancak tapusuz taşınmazlar oluşturacağından ve çifte tapunun önlenmesi bakımından teknik bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve ekli kroki gönderilmek suretiyle taşınmazın tapulu yerlerden olup olmadığının Siirt Tapu Sicil Müdürlüğü’nden sorulmasının, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince aynı çalışma alanında belgesizden davacı adına tespit ve tescil gören taşınmaz bulunup bulunmadığı Tapu Sicil Müdürlüğü, Siirt Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı işleri Müdürlüğünden sorularak varsa tapu kayıtları ile kadastro tutanakları ile hükmen tescil edilen taşınmazlara ait hüküm dosyaları getirtilerek 40 ve 100 dönüm limitinin aşılıp aşılmadığının araştırılmasının ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar vermek gerekeceği-
Davalı tarihi belirtilen satın alma senedine dayandığına göre senet altında imzası bulunan azalar ile tanıklar R. Toprak, İ. Keklik ve Ö. Karamık’ın da tanık sıfatıyla dinlenilerek 104 ada 1 parselin önceki maliki H. Toprak tarafından davalıya satılıp mülkiyetinin devredilip devredilmediği hususu üzerinde ayrıntısıyla durularak, satış senedinin de kapsadığı alan net bir biçimde belirlenerek oluşacak duruma göre davanın esası hakkında bir karar verilmesinin gerekeceği-
Kaçak ve yitik kişilerden kalan taşınmazların kanunları gereğince Devlet’e kalacağı öngörülmüş iken çekişmeli taşınmazın belirtilen sebeple Hazine adına tespit ve tescil edilmesi yerine mütegayyip kişi oldukları anlaşılan Leonidi Yorgi Z.’nin mirasçıları olan adı geçen şahıslar adına kadastro tespitinin yapılması yasal olmadığı gibi bu sebeple oluşan sicil kayıtlarının da TMK’nun 1025. maddesi gereğince yolsuz tescil niteliği taşıyacağı-