Mahkemece, taşınmazın senette yazılı olması sebebiyle zilyetliğinin davacıda olduğu kabul edilmiş ise de; 117 ada 74 parselin bütünü, komşu parsel ile sınırda çekilmiş olan duvar ve dosyaya sunulan fotoğraflar karşısında bu kabulün doğru olduğunun söylenemeyeceği, Fetiye tarafından tapuda Duriye’ye devir sırasında taşınmazın çaplı olarak satılması sebebiyle ayrıca zilyetliğinin devredilip devredilmediğinin araştırılmasına gerek olmadığı, çap içinde kalan bölümlerinin alıcıya devredildiğinin kabulünün yasal zorunluluk olduğu, bu durumda taşınmazdaki zilyedin en son devralan davalı Ş. olduğunda da duraksamamanın gerekeceği, tüm bu açıklamalar karşısında mahkemece davacının davasının reddine karar vermek gerekeceği-
Davada vekille temsil edildiği anlaşılan davalı Orman İdaresi aleyhine açılan dava husumet yokluğu sebebiyle reddedildiğine göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince Orman İdaresi lehine takdir edilen vekalet ücretinden davası bu davalı yönünden reddedilen davacı tarafın sorumlu tutulması gerekirken mahkemece, takdir edilen vekalet ücretinin davalı Hazine’den alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmuş olmasının da doğru olmadığı-
Kamulaştırma Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca taşınmaz malın boşaltılmasının istenebilmesi için öncelikle kamulaştırmayı yapan idarenin kamulaştırılan yeri adına, bu kanun uyarınca tescil ettirilmesinin gerekmesinin kamulaştırma ilamlarına ilişkin olduğu, bu konuda yasal bir düzenleme bulunmamakta ise de; anılan kanunun 27. maddesinin dayalı acele el koyma kararlarının mahiyeti ve amacı gereği, 20. maddedeki tescil şartının aranmayacağı, 27. maddenin, 20. maddeden farkının bu olduğu, bu bağlamda mahkeme kararının, tescile gerek kalmadan uygulanmasının gerekeceği, Yargıtay'ın ilgili dairelerinde de bu konuda görüş birliğinin olduğu-
Daha önce bilgisine başvurulmayan bir ziraat bilirkişisinden taşınmazın niteliği, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı, kültür ve tarım arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihya işlemi tamamlanmış ise hangi tarihte tamamlandığı konusunda tarafların ve Yargıtay'ın denetimine açık gerekçeli, karşılaştırmalı, bilimsel nitelikte rapor istenmesinin, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Dairenin geri çevirme yazısı ile dosya arasına istenilen Tortum Kaledibi Mahallesi Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği tüzüğünün 10. maddesinin yönetim kurulunun görev ve yetkileri başlıklı bendinde, derneği temsil etmek veya bu hususta kendi üyelerinden birine veya bir üçüncü kişiye yetki verilmesinin, yönetim kurulunun görev ve yetkisi dahilinde olduğunun belirtildiği-
Kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin Adli Yargı’ya ait olduğu, ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde İdari Yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya İdari Yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin Adli Yargı tarafından saptanmasının gerekeceği-
Davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün olduğu; böyle bir davada, HUMK’nun 413. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı-
Somut olayda, görevsizlik kararının kesinleştiği 20.09.2009 tarihinden itibaren on günlük süre içinde herhangi bir başvuruda bulunulmadığı ve 10 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra dava dosyasının re'sen görevli mahkemeye gönderildiği, on günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olup mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden nazara alınacağı, HUMK.nun 193/son maddesi hükmü göz önünde tutularak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, mirasçılık belgelerine, satış ve devir senetlerine göre davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizliğin olmadığı, iddianın ileri sürülüş şekline göre, İ. Özçobanoğlu mirasçılarından N.t ile Altun arasında menfaat çatışması bulunduğundan İ. Özçobanoğlu terekesine temsilci atanması usul ve yasaya aykırı ise de temyize konu davanın yukarıda adları belirtilen her üç davacı adına vekilleri tarafından açılıp yürütülerek temyiz edildiğinden bu hususun ayrıca bozma nedeni yapılmadığı, diğer yandan, İ. Özçobanoğlu mirasçılarından Altun Özçobanoğlu aleyhine davalı gösterilmek suretiyle usulüne uygun olarak harcını yatırmak suretiyle dava açılmadığından mirasçı Altun Özçobanoğlu'nun 6/30 payının muhafaza edilerek üzerinde bırakılmasında yasaya aykırı yön görülmediği-
Davaya konu 678 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, davalılarca dava tarihi olan 11.01.2011’den sonra 13.01.2011 tarihli ve 620 yevmiye numaralı resmi senetle dava dışı üçüncü kişiye satıldığı, HMK.nun 125. (HUMK. 186) maddesine göre davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse davacının ya; isterse, devreden tarafa olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam edebileceği, bu takdirde davacının, davayı kazanırsa dava konusunu devredenle devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olacağı, ya da; isterse davasının devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürebileceği-