Kambiyo senedinde yapılan hukuka ve yasalara aykırı işlemlerden ve tahrifatlar nedeniyle açılan menfi tespit davasının da arabuluculuk kapsamında kabul edilmesi gerektiği, davacı-borçlu tarafça açılan davanın arabuluculuk dava şartının yokluğu nedeniyle reddi gerektiği-
Mahkemece, "bonoda borcun malen kaydı ile doğduğu, ispat yükü üzerinde olan davacının -aynı delil gücünde bir delil ile- malın teslim edilmediğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine" karar verilmiş olmasının, hukuka uygun olduğu-
TTK.'nun 5/a madddesinin dava açılmadan önce arabulucuya başvurma şartını düzenlediği- Arabulucuya başvurmadan açılan menfi tespit davasının usulden reddi gerektiği-
"İsticvap beyanında" 'davacıya 8500 DM borç verdiğini, karşılığında iki senet aldığını' belirtmiş olan davalının bu suretle 'malen' kayıtlı dava konusu bononun veriliş nedenini ta'lil etmiş olduğundan ispat külfetini üzerine almış olduğu halde mahkemece 'davacının, davasını ispatlayamadığı' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı-
TTK.'nun 5/a maddesinin dava açılmadan önce arabulucuya başvurma şartını düzenlediği- Arabulucuya başvurmadan açılan kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit davasının usulden reddi gerektiği-
Bedelsiz kalan çeklerin iptali talebi ile açılan menfi tespit davasında, dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya başvurulmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekeceği-
TTK. mad. 5/A'da açık bir şekilde "alacak" kelimesi zikredilerek "konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları" olarak düzenlenme yapılmışsa da, alacağın varlığı hususunda açmış olduğu eda davasında tespit isteyen alacaklının karşı yanı olan ve alacağın var olmadığını iddia edip bu konuda tespit isteyen borçlunun da arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunduğunun kabulü gerektiği- Zorunlu arabulucuya başvurulmadan İİK. mad. 72 uyarınca açılan menfi tespit davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- 
Takibe dayanak ilamın icrası devam ederken hüküm esasa ilişkin nedenlerle bozulmuş ve yeniden hüküm tesis edilmiş olduğundan, İİK. mad. 40/1 uyarınca takibin kendiliğinden durduğu- Bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonucunda verilen hükümde alacaklının talep edeceği asıl alacak miktarının değiştiği görülmüş olup, alacaklının derdest icra takibi dosyasında bu yeni ilamın icrasını isteyebileceği- Borçlunun, yeni icra emrinin tebliği üzerine asıl alacak ve fer’ilerine yeniden itiraz hakkı bulunmakla, itirazının o aşamada çözümlenebileceği- Bozmayla ortadan kalkan ve yeniden hüküm tesis edilen ilamın icrası yönünden borçlunun itiraz nedenlerinin incelenmesinde, bu aşamada borçlunun bir hukuki yararı bulunmadığı-
Davacının çekten dolayı borcu bulunmadığının tespitine ilişkin eldeki davada, dava konusu çekin dava dışı kişiye işin yapılması hususunda avans olarak verildiği, üstlenilen işin yapılmaması nedeniyle çekin bedelsiz kaldığına ilişkin davacının iddiasının, davaya konu çekin davalıya ait çek bordrosu kayıtlarına girmesi ve bu girişin irsaliye fatura tarihine göre avans kaydı olmasıyla ispatlandığı, davalı taraf ise teslim alan imzası bulunmayan ve davacı defterlerine işlenmemiş faturalardan başka mal teslimine ilişkin belge bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulünün yerinde olmadığı-
İradesi sakatlanarak ve kandırılarak davaya ve takibe konu senetlerin imzalattırıldığı iddiasıyla yapılan haksız takibin iptali, senetlerin iptali ve borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasında; iddiaların ispatlanamadığı, bono ile ilgili icra takibinin 2007 yılında yapıldığı, icra takibinden sonra bile bu iddialara dayalı bir davanın açılmadığı, imza itirazı ile ilgili iddiaların ispatlanamadığı, davanın kambiyo senedine karşı açıldığı, senede karşı ileri sürülebilecek her türlü iddianın yazılı delil ile kanıtlanmasının gerektiği, davacının iddialarının ispatlanamadığı, davacının iddia ettiği olaylarla ilgili başvurularının olayın olduğu tarihte yapılması gereken başvurulardan olduğu, iddia edilen olayların üzerinden çok uzun süre geçtiği, davacının zamanında yapması gereken başvurularını yapmadığı ve bununda hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilip, verilen kararın ve dolayısıyla alacağın kesinleşmiş olmasına rağmen; davacının gerçek bir alacağı olduğunun kanıtlanamadığı, mücerret bir borç ikrarı içeren kambiyo senedine dayalı bir takibe geçilmişse de, davacının ne iş yaptığını kanıtlayamadığı, borç verdiği konusunda herhangi bir delil sunamadığı, davalı borçlu ile nasıl bir ticari ilişkisi olduğunu açıklayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-