İpoteğin kaldırılması için yatırılan teminat bedelinin iadesi istemine ilişkin davada, ipoteğin üst sınır ve teminat ipoteği olduğu anlaşılmakla, ipotek lehtarı davalının alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiği, mahkemece davalının alacağına ilişkin deliller incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken "davacının payı üzerinde davalı şirketten almış ve alacağı mal ve emtianın teminatını teşkil etmek üzere 2. derecede fekki alacaklı şirket tarafından bildirilinceye kadar süreli ve bila faizli ... TL bedelli ipotek tesis edildiği, resmi senedin aksinin geçerli ve kesin delillerle kanıtlayamadığı" gerekçesi ile "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Değişen içtihatlara göre olumlu yada olumsuz tespit davalarının kesinleşmeden infaza konulamacağı-
İhtiyati tedbir talepli ve sahtecilik ve sahte belge oluşturulmuş iddiasıyla açılan tespit davasında, HMK 209.maddesinde açıkça sahtecilik iddiasına dayanılarak açılan dava bulunması halinde bu belgenin hiçbir hukuki işleme konu edilemeyeceği açıklanmış, bu maddenin amir hükmü gereğince geciken tedbir durumunda olası telafisi güç sorunların doğabilme ihtimali ve icra daireleri ve mahkemelerin HMK 209.maddesiyle ilgili kararlardaki değişik uygulamaları nazara alınarak ve de dosyanın temyize de tabi olması durumu dikkate alınmak suretiyle davaya konu senedin icra dairesindeki uygulamanın HMK 209.maddesindeki amir hükmüyle teminatsız olarak durdurulması gerektiği-
Takip ekinde herhangi bir belge olmadığından ve ispat yükü kendisinde olan davalı-alacaklı, davacıya borç para verdiğine ilişkin herhangi bir belge sunamadığından ve aralarındaki borç ilişkisi de ispatlanamadığından, davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği-
Türk Borçlar Kanunu'nun 88. ve 120. maddeleri nazara alınarak davalının borcunun tespit edilmesi gerekirken Genel Kurullarda belirlenen faiz üzerinden davacının borcunun tespit edilmesinin hatalı olduğu-
Dava konusu çek üzerinde muhatap muhatap bankaya vekaleten karşılıksızdır şerhi koyup bedeli teminattır yazısı altına kaşe ve imzası bulunan bankanın ciro zincirinde yer olmadığı gibi ciro zincirinde yer alan herhangi bir hak sahibi ile arasında temlik sözleşmesi de bulunmadığından, alacaklı sıfatı bulunmayan davalı banka aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Tasfiye halindeki kooperatiflerde genel kurul toplantılarında nisap aranmayacağı ve aranmayacak bir nisap nedeniyle anılan Genel Kurul' da alınan kararların geçersiz olduğundan bahsedilemeyeceği- Dava konusu alacağa dayanak yapılan genel kurul kararı geçerli olup burada alınan karar uyarınca tahsilat yapılabileceği-
İcra takip dosyasından sonra menfi tespit davası açılmış ise de, henüz karara bağlanmamış olsa da ceza soruşturması bulunduğu,ayrıca en önemlisi davacının senedin tanzim tarihinde 97 yaşında olup ve Alzheimer tedavisi gördüğü buna ilişkin tedavi evraklarının dosyayı sunulduğu,böylece sahtecilik iddiasının soyut bir iddia olmadığı anlaşıldığı, hal böyle olunca, HMK mad. 209 ve HMK mad. 389 uyarınca takibin tedbiren durdurulmasına karar verilebileceği-
Davacı, davalı ile aralarında traktör satışından kaynaklı borç ilişkisi olduğunu ileri sürmüş olup, davacı tacir olmadığı gibi, eldeki dava da Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığından, "zamanaşımına uğradığı iddia olunan senede dayalı başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteğine" ilişkin davaya Asliye Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla bakılmaya devam edilmesine karar verilmesi gerektiği-