Davacı borçlu davalı alacaklı banka aleyhine menfi tespit davası açmış ise de, banka takipteki alacağın davadan önce Varlık A.Ş.’ye temlik etmiş, dava tarihi itibariyle bankanın pasif dava ehliyeti bulunmadığı ancak dava dilekçesinin bankaya tebliği üzerine temlik alan Varlık A.Ş.'nin davaya cevap vermiş olduğu ve böylece davayı benimsediğinden davanın başlangıçta bankaya açılmış olmasının HMK. mad. 124 gereğince davalı taraf sıfatında yanılgı kabul edilebileceği- Karar başlığında temlik eden davalı bankanın yeniden davalı gösterilmesinin atalı olduğu- Dava devam ederken temlik alan Varlık A.Ş. takip dosyasını bu kez bir başka Varlık Yönetim A.Ş.’ye temlik ettiğinden, ve bu yeni temlik alan şirketin de katılma suretiyle tüzel kişiliği sona erdiğinden gerekçeli kararda önceki şirketin gösterilmiş olmasının hatalı olduğu- Menfi tespit davasında, davacının borcunun bulunmadığı ve menfi tespit istediği kısım değil borçlu olduğu kısım üzerinden olumlu tespite karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
Menfi tespit davasında taraf olmayan kişilerin hukukunu etkiler şekilde talep olunan (dava konusu çeklerin bankaya, davalı yahut üçüncü kişiler tarafından ibrazı halinde ödenmemesi için, çek bedelinin %115'i olarak belirlenecek teminat karşılığında ödeme yasağı) ihtiyati tedbir isteminin üçüncü kişiler yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı-
Menfi tespit davasında icra takip tarihi itibariyle icra tazminatı olarak %40’a hükmedilmesi gerektiği-
Menfi tespit davasında mahkemece kabul edilen miktar üzerinden AAÜT gereği davacı kendisini vekille temsil ettiğinden hüküm altına alınan miktar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İİK. mad. 89/III uyarınca, üçüncü kişinin, üçüncü bildirimin tebliğinden itibaren 15 gün içinde icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açabileceği-
Menfi tespit davasında imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporu alınmadan, bonodaki tahrifat nedeniyle borca itiraza dair yapılan yargılama sırasında dar yetkili icra mahkemesince alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece takip dayanağı senetlerden sadece biri üzerinde imza incelemesi yaptırılmasına rağmen diğer senetler içinde imza inkarı bulunduğu halde bu senetler üzerinde imza incelemesi yaptırılamadığı anlaşıldığından, mahkemece diğer senetler üzerinde de imza incelemesi yaptırılarak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Kamu alacağının tahsili için davacıya tebliğ edilen ödeme emri nedeniyle, borçlu olmadığının tespiti istemi-
Bozma ilamı ile kurulan ilk hükümlerin ortadan kalkacağı gözetilerek, usuli kazanılmış haklar gözetilerek yeniden HMK hükümlerine uygun bir hüküm kurulması gerektiği-
Menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği- Keşideci veya avalist imzasının sahte çıkması durumunda, (dava dışı) lehtarın, senetlerin keşideci tarafından sahte olarak düzenlenerek kendisine verildiğini ve dolayısıyla senetlerin üzerinde avalist olarak yer alan davacıya ait imzanın da sahte olduğunu bildiğinin kabulü gerektiği- Davalı alacaklı şirketin (hamilin) senetleri ciro yoluyla elde etmesi nedeniyle icra takibinde kötü niyetli olduğunun kabul edilebilmesi için, senetlerin sahte olarak düzenlenerek kendisine verildiğini ve dolayısıyla senetler üzerindeki imzanın ciro yolu ile devredildiği tarihte sahte olduğunu bilmesi gerektiği- Senetlerin (aynı zamanda hamil şirketin yetkili temsilcisi olan) dava dışı lehtar tarafından davalı alacaklı şirkete (hamile) ne zaman ciro edildiği anlaşılamamakta olup, icra takibine konu senetlerin protesto çekilen tarihler itibariyle davalı şirkete devredildiği, ayrıca tüzel kişilerin iradesini organları aracılığı açıkladıkları, organları vasıtasıyla işlem yaptıkları göz önüne alındığında, senetlerde lehtar olarak yer alan kişinin belirtilen tarihlerde davalı (hamil) şirketin yetkilisi olup olmadığının tespiti gerektiği-