Dava, sahte belgelerle davacı adına çek karnesi alındığı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup; davalı vekilinin zamanaşımı definde bulunduğu, bu nedenle mahkemece öncelikle ileri sürülen zamanaşımı def'inin yerinde olup olmadığının inceleneceği, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı vekili, "senedin bir kısmının davacının şube müdürü olarak müvekkiline verdiği zararın karşılığı olduğunu" savunmuş, nakden kaydını içeren bononun düzenlenme nedenini değiştirmiş olduğundan, ispat yükümlülüğünün davalıya geçmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta ise temyiz incelemesinde görevli dairenin Yargıtay 15.Hukuk Dairesi Başkanlığı olduğu-
Davacının çekin teminat çeki olduğunu iddia ettiği, teminat iddiasının yazılı delil ile ispatının gerekeceği-
Çekteki 3. ciranta imzası davacıya ait olmayıp sahte olduğu tespit edildiğine göre davacı bu cironun sahteliği tespit olunan çek nedeniyle sorumlu olmaz ise de çekteki diğer ilgililerin imzasına bir halel getirmeyeceği- E. yazılı bir çekin, herhangi bir şekilde önceki hamillerden birinin elinden çıkması halinde, çeki elinde bulunduran son hamile karşı, ancak, çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusuru bulunduğu takdirde istihkak davası açılabileceği- Senedi çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin sahte ciro ile devretmesi halinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan; yani kötüniyetli ve ağır kusurlu bulunmayan (yeni) hamilin korunacağı- Ceza mahkemesinde tespit edilen maddi vakıa hukuk mahkemesini bağlayacağından, resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık ve suç eşyasını satın almak veya kabul etmek suçundan açılan ceza davasının sonucunun beklenilmesi gerektiği-
Borcu kabul eden davacının daha sonra kabul ettiği borçla ilgili olarak bonodan kaynaklanan borcun daha önce ödendiğini belirterek menfi tespit davası açmasının, çelişkili davranışta bulunma yasağına aykırı olduğundan dinlenmeyeceği-
Davacı borçlu takip nedeniyle ödeme yapmadığına göre menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu; süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle takip yönünden kesinleşen faiz oranına karşı menfi tespit davası açılmasına yasal bir engel bulunmadığı-
Mahkemece senetteki imzanın davacıya ait olmadığı iddia edildiği halde, Devrek İcra Hukuk Mahkemesi’nin dava dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu raporuna göre davanın kabulüne karar verildiği, İcra Hukuk Mahkemeleri kararlarının takip hukukuna ilişkin olup, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği, bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan menfi tespit davasında senet üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-
Mahkemece yapılması gereken işin, konusunda uzman yeni bir bilirkişi veya bilirkişi kurulundan, bilirkişiye davalı banka kayıtları üzerinde inceleme yapma yetkisi verilmek suretiyle, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarını da karşılayacak şekilde, takip konusu borcun hangi miktarının hangi genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığına ilişkin ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesinden ibaret olduğu-
Adi senetten kaynaklanan menfi tespit isteminde, davanın dayanağı kira sözleşmesi olmadığından, temyiz inceleme görevinin Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait olduğu-