İcra takip ve dava konusu bonoların arkasında bulunan “bedeli teminattır” kaşesi bonoların neyin teminatı olduğunu açıkça göstermediğinden bonoların teminat bonosu olduğu kabul edilemeyeceği; bu durumda keşideci davacının, bonoların ciro yoluyla hamili olan davalı bankanın iyi niyetli hamil olmadığını kanıtlamakla yükümlü olacağı-
"Kira Sözleşmesi Fesih Protokolü” başlıklı protokolün, taraflar arasındaki davayı da kapsadığının protokol içeriğinden anlaşılmasına ve protokolde tarafların karşılıklı olarak vekalet ücreti talep etmeyeceklerinin kararlaştırılmış olmasına göre, tarafların anlaşmalarının aksine taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Keşidecinin lehdara borçlu bulunmadığı kanıtlanmadıkça hamilin senedi iktisabında kötüniyetli olduğunu söylemek, 6762 sayılı TTK.'nun 599. md. hükmünün konuluş amacıyla bağdaşmayacağı, mahkemece bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece senedin tanzim tarihinden önceki tarihli davacının imzasını içerir belgeler de celbedilerek senet üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, alınacak rapor diğer delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerekeceği-
Menfi tespit davasının kısmi olarak açılamayacağı-
Alım satım ilişkisinin mesafeli satış olduğu ve birinci parti malın taşıma şirketi aracılığıyla teslim edildiğİ, davalının ikinci parti malı da aynı yol ile teslim ettiğini ileri sürdüğü, dosyaya taşıma şirketine ait ve davacının teslim alan olarak imzaladığı belgeyi ibraz ettiği, bu durumda, anılan belge üzerinde durularak, belgenin aslı taşıma şirketinden celp edilip, davacıdan bu belgeye karşı diyecekleri sorulduktan sonra bir karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı, 6100 Sayılı HMK'nun 4/a maddesi gereğince kiralanan taşınmazların, İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinde görüleceği-
Kesinleşen ilamsız icra takibine karşı açılan menfi tespit davasında, davacı, asıl alacağa itiraz etmemiş olup bu miktarı ödediğini işlemiş faiz istenemeyeceğini savunmuş olduğundan, davalının, asıl alacak yönünden borçlu davacının takipten önce temerrüde düştüğünü kanıtlaması gerekeceği-
Borçlunun mevcut hacizlerin kaldırılması ve hacizli mallarının satılmasını önlemek için, takip giderleri ve faizleri ile birlikte borcun tamamını karşılayacak ve her an paraya çevrilebilecek muteber ve kesin banka teminat mektubunu takip dosyasına ibraz ettiğine göre, icra müdürlüğünce teminatın kabul edilerek hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, İİK'nun 72/3. maddesindeki 'para' tabiri dar yorumlanarak istemin reddini isabetsiz olduğu-
Davacı yanın, dava dilekçesinde her bir icra takip dosyasını ve dosya borcunu belirtmek suretiyle 3 ayrı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava ettiği menfi tespit davasında, davalı vekili yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen dava değeri üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-