Dava takibe konu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğundan, senedin lehtarı olan davalıya karşı da husumetin yöneltilebileceği-
Birleşen menfi tespit davası-itirazın iptali davasındaki uyuşmazlığın aynı genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı gözetilerek asıl ve birleşen davanın görülmesinde asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekeceği-
Tahliye, alacak, menfi tespit ve istirdat istemiyle açılan davada, asıl dava, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi ve kira alacağının tahsili; birleşen dava, davalı kiracının bir kısım ayların kira paraları ödendiği halde mükerrer tahsil edildiğini belirterek açılan istirdat davasında, asıl davaya ilişkin davacı kiraya verenin toplam talep ettiği alacak miktarından davalı kiracının ödediği miktar indirilerek, davacı kiraya verenin bakiye alacağının hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde alacağın tahsil edilmiş olması nedeni ile davacı kiraya verenin alacak talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığı, birleşen davaya ilişkin Aralık 2010 ayı kira bedeli için bu davanın davacısı kiracı, davalı kiraya verene yemin teklif etmiş davalı kiraya verenin yemin eda etmesi üzerine mahkemece 2.500 TL'nin ferileriyle birlikte 3.897 olarak istirdatına karar verildiği görülmüş ise de zımnen reddedildiği anlaşılan 2010 yılının Aralık ayı kira parası ile ilgili hüküm kurulmadığından bu ay kira alacağı ile ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekirken bundan zuhul olunması doğru olmadığı, İİK. 72. maddesi hükmü gereği menfi tespit davalarında dahi kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için, takibin haksızlığı yanında, davalı kiraya verenin takip yapmakta kötü niyetli olduğunun da kanıtlanması gerektiği davalı kiraya verenin kötü niyetli olduğu davacı kiracı tarafından ispat edilemediğinden, kötü niyet tazminatına ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği-
Dava konusu icra dosyasının dayanağı olan senetteki imzanın davacının eli mahsulü olmadığının saptanması ve davalı alacaklının bu durumu bilebilecek durumda olması nedeniyle bu senede dayanarak takibe girişmesinde kötüniyetli olduğunun kabulü ile bu hususa ilişkin bozmadan önceki yerel mahkeme kararında yer alan hükmün de kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek, bu takip dosyasıyla ilgili olarak davacı yararına İİK'nun 72/5 maddesi uyarınca kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının bonodaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ise borçlu olmadığının tesbiti için açtığı davada, davalı tarafça, bilirkişi incelemesine itiraz edilerek, davacının farklı tarihlerde farklı imzalar attığını iddia etmiş olup, bu durumda mahkemece, davacının imza örneklerinin getirtilerek Adli Tıp Kurumuna gönderilip imza incelemesi yaptırılması gerekeceği-
Dava konusu çeklerin keşide tarihlerinde tahrifat yapıldığı,çeklerin tahrifattan önceki keşide tarihleri itibarıyla değerlendirilmesi gerekeceği, çeklere ciro yoluyla hamil olan davalıya karşı şahsi defi'lerin ileri sürülebilmesi için hamilin çekleri kötüniyetle iktisap ettiğinin kanıtlanması gerekeceği-
Davalı banka tarafından kredi hesabı için verilen ibranamenin dava konusu takibe konu alacağı kapsamadığı ve bu takibe konu kredi yönünden de yapılan ödeme sonrası ibraname verildiği dikkate alındığında davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı-
Davacının talebi üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve infaz edilmiş olup, davalının alacağının tahsili bu sebeple geciktirildiğinden İİK'nun 72/4 maddesi uyarınca davalı yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı tarafından takibe konu edilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, HMK'nun 201. maddesi uyarınca davacının iddialarını yazılı delillerle ispatlaması gerekeceği, tanık dinlemek suretiyle hüküm kurulamayacağı-
