Kira alacağının tahsili amacıyla kiraya veren sıfatıyla davalı tarafından yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, mahkemece taraflar arasındaki kira sözleşmesinin sonrasında imzalanan yeni tarihli kira sözleşmesi ile öncekinin yürürlükten kalktığının kabul edildiğine, bu nedenle hükümsüz kalan kira sözleşmesine dayanılarak takipte bulunulmuş, kiraya verenin davacının menfi tespit davası açmasına sebebiyet verdiğinin de anlaşılmasına göre davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Uyuşmazlığın kambiyo senedi olan bonodan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan doğan davaların ticari dava olup, bu davalarda asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’nın 56 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabet davası niteliğinde bulunması nedeni ile, davaya bakmak genel mahkemelerin görevi dahilinde bulunduğu halde, mahkemece ihtisas mahkemesi sıfatıyla işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Satım sözleşmesinden kaynaklanan istirdat davasına dönüşen menfi tespit isteminde, temyiz incelemesi görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'ne ait olduğu-
Kira alacağına ilişkin olarak yapılan icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi bulunmaması ve davalının iddia ettiği kira sözleşmesine davacının karşı çıkması durumunda, kira sözleşmesinin başlangıç tarihi, süresi ve kira parasının miktarının kiralayan davalı tarafından kanıtlanması gerektiği, davacı taraf açıkça muvafakat etmediğinden talep edilen yıllık kira miktarına göre kira ilişkisinin varlığının ve kira miktarının tanıkla kanıtlanmasının mümkün olmadığı, dar yetkili icra mahkemesinin verdiği karar genel mahkeme için kesin hüküm oluşturmadığı, borçluya yapılan tebligatta borçlunun taşınmazdan taşındığının halen orada oturan şahıs tarafından bildirilmesi ve tebliğ memurunun bunu tebligata şerh etmesi davacının davalının kiracısı olduğunu göstermediği, mahkemece, kiralayan davalının kira sözleşmesinin başlangıç tarihi, süresi ve kira miktarı konusunda delilleri toplandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Senedi ciro yolu ile devralan davalı-hamilin davacı-borçlu aleyhine kötü niyetli olarak icra takibi yapmış olduğu ispatlanamadığından; koşulları bulunmadığı halde davacı-senet borçlusu lehine İİK'nın 72/5. maddesine aykırı olarak kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceği-
Sahtecilik iddiasının herkese karşı ileri sürülebileceği, icra takibine konu çekin keşideci tarafından takip sırasında ödenmesinin, ciro imzasının sahte olduğu iddiasında bulunan davacının kendisinden sonraki cirantalara ve hamil aleyhine dava açmasına engel olmayacağı-
Adi yazılı şekilde yapılan taşınmaz satış sözleşmesinin geçersiz olduğu, ne var ki bononun iadesine karar verilmesi durumunda, devri gerçekleşmeyen 1/2 hisse için davalının yapmış olduğu ödemenin hiçbir karşılığı ve teminatı kalmayacağı, ayrıca bu ödeme nedeniyle davacıların murislerinin sebepsiz zenginleşmiş olduğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
“Menfi tespit davasında tarafların birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmeyeceklerinin” kararlaştırılmış olması karşısında, bu şekilde davalı bankaya “hiçbir vekalet ücreti ödemeyeceği” konusunda güven verildikten sonra, davacı avukatın sulh sözleşmesine muvafakatı bulunmadığından bahisle, Avukatlık Kanununun 165. maddesine dayanarak davalı bankadan vekalet ücreti talep etmesinin dürüstlük ve iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı-
Kapıdan satış yöntemi ile davalıdan satın alınan ürünler nedeniyle borçlu olunmadığının tesbitinin istenmiş olduğu davada; davacı tüketici olup, 4077 sayılı yasanın 23/3. maddesi uyarınca tüketicinin ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde de dava açma hak ve yetkisine sahip olduğu-