Mülkiyete dayalı ecrimisil istemi ile ilgili olarak yapılan takip yönünde açılmış menfi tespit davasında, temyiz incelemesi görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na ait olduğu-
Kiracı tarafından açılan teminat senedinin iptali ile bu davaya karşı kiralayan tarafından açılan tazminat istemi-
Yetkili temsilcinin yetkisinin sona ermesinden sonra geriye dönük olarak eski tanzim tarihi atmak suretiyle ve yetkili temsilcisi bulunduğu davacı şirketi sebepsiz yere borç altına sokma amacıyla bonoyu düzenlenip düzenlenmediği hususunu ispat külfetinin davacı yanda (şirket) olduğu-
Birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine yedi gün içinde itiraz etmemiş olması nedeniyle yasal kural gereği borç zimmetinde sayılmış olan davacının, bu borcu ödemekten kurtulmak için onbeş günlük süre içinde olumsuz saptama davası açması gerekeceği-
Menfi tespit, takas, tasarrufun iptali, tapu iptali ve tescil davası- tapu iptal ve tescil davası bakımından; tescilin yolsuz olduğu tartışmasız olduğu sabit olduğundan son kayıt maliki davalının Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağı, yani iyiniyetli olup olmadığı, diğer davalı ile el ve işbirliği içerisinde olup olmadığı konusunda araştırma ve soruşturmanın eksiksiz tamamlanması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Davacı tarafından davalı aleyhine icra takibine konu edilen 15.000.-TL bedelli senet mahsup edilerek davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş ise de, davalının bu senedi, eşinin hasta olması nedeniyle satmış olduğu dairede oturmalarına davacının izin vermesi yönündeki anlaşmaya göre, daire satışından kaynaklanan alacağı (11.700 Euro bedelli senedi) ödendikten sonra daireyi boşaltacağının kararlaştırıldığını ve dairenin teslim edileceğine ilişkin teminat olarak davacının elinde bulunan senedin verildiği savunulmuş ve bu savunma üzerinde hiç durulmamış olduğu, menfi tespit davasında davalının davacıya verdiği senedin sebebine ilişkin savunması üzerinde durulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davasına konu çekin ön yüzüne keşideci dışında başka bir şahsın daha imza attığı, çekin ön yüzüne atılan her imzanın aval hükmünde olduğu, bu imzanın davacıya ait olup olmadığının incelenmesi, davacıya ait olduğunun anlaşılması halinde davacının çekle ilgili borçlu olmadığının tespitine ilişkin yazılı delillerini sunması, borçlu olmadığının ispatlanması halinde ise şahsi def'ilerin hamile karşı ileri sürebilmesi için 6762 sayılı TTK'nun 599. maddesi uyarınca üçüncü kişi durumunda olan davalının davaya konu çekleri kötüniyetle iktisap ettiğinin tanık dahil her türlü delille ispatlanabileceği dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlar Kanununun 28/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşmenin bağlayıcı sayılamayacağı, öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceğinden, somut olayda davacı, hile hukuksal nedenine bağlı olarak, tanık deliline de dayanmış olup mahkemece tanıkların dinlenilmesi gerekeceği-
Birleşen davaya konu yargılama kapsamında alınan bilirkişi raporunda, mahkemece asıl dosya kapsamında bu rapor karara esas alınmış ise de; söz konusu rapor dosya kapsamı ile uyumlu bir araştırma ve incelemeye dayanmaması nedeniyle karara esas alınabilecek nitelikte bilimsel bir içerik taşımaması sebebiyle mahkemece, denetime elverişli ve dosya kapsamı ile uyumlu yeni bir bilirkişi raporunun alınması gerekeceği-
Abonelik sözleşmesinden kaynaklanan borçlu olmadığının tespitine yönelik davada, temyiz incelemesi görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na ait olduğu-
Takip ve dava konusu bonoların davacı şirketin bankalardan kullandığı kredilerin kefili olan davalıya, kefaletinin teminatı olarak verildiği, davacı yanın bankalara olan kredi borçlarını ödemiş olması nedeniyle davalı yanın kefaletten kaynaklanan bir sorumluluğu kalmadığından teminat vasfının sona erdiğinin kabulü gerekeceği-