Davacı yanın yemin teklifi üzerine davalıya yemin davetiyesi tebliğ edilmiş ise de, bu davetiye içeriğinde yemin metninin yer almadığı görülmekte olup bu durum karşısında davalıya usulüne uygun bir yemin davetiyesi tebliğ olunduğundan bahsedilemeyeceği- Ayrıca davalı vekili senedin kendilerinde bulunmadığını beyan etmiş olduğundan, davaya konu edilen bononun davalı elinde bulunup bulunmadığı veya elinde ise hangi sebeple verildiğinin açıklanması hususunda beyanının alınmasına yönelik davalıya isticvap davetiyesi tebliğ olunarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
HMK’nın 33. maddesi hükmüne göre davada dayanılan maddi olayların açıklanması taraflara, hukuki sebebin ve uygulanacak yasa maddesinin belirlenmesi de hakime ait olacağı; somut olayda davacının davalı faktoring şirketine karşı açmış olduğu davanın 818 sy. BK'nın 61. maddesi gereği sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak istemine ilişkin olduğunun kabulü gerekeceği, dosya kapsamından davalı faktoring şirketince davacı aleyhine yapılmış bir takip ve bu takip sebebiyle davacı tarafından yapılmış bir ödemenin bulunmadığı, çek bedelinin dava dışı çekin keşidecisi şirket tarafından yapıldığı ve hal böyle olunca davalı faktoring aleyhine açılan davanın İİK'nın 72. maddesinde düzenlenen istirdat davası olarak kabul edilemeyeceği-
Davalı-alacaklı tarafından kiralananda meydana gelen hasar karşılığında bononun doldurularak takibe konulduğu belirtildiğine göre senette belirtilen miktarda kiralananda hasar meydana geldiğinin davalı tarafından ispatlanmasının gerekeceği-
Dava konusu senedin keşidecisi dava dışı şirket, lehtarı davalı banka ; davacı ise kefili olan taraflar arasındaki menfi tespit davasında, bononun bankaya dava dışı şirket ile kredi ilişkisi çerçevesinde verildiği ve teminat senedi olduğu anlaşılmakta olup, bu durumda banka elindeki teminat bonosunun teminat altına aldığı alacağını ispatlamak ile yükümlü olması gerekeceği-
Bir hukuki işlemin 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olmasının gerekeceği, somut uyuşmazlıkta davacı (alıcı) ile davalı (satıcı), arasında mal satışından kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunduğunun ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının anlaşıldığı, 4077 Sayılı Yasa’nın 23. maddesinin bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngördüğü-
Bono nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olan davada, davalı alacaklı, ceza tahkikatı sırasında kollukta verdiği ifadede, dava konusu bono karşılığı olan bedeli posta havalesi ile aldığını beyan etmiş olduğu ve davalının bu ifadesi kendisini bağlayıcı nitelikte olduğu için mahkemece, davacı yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekeceği-
Dava, her ne kadar itirazın iptali davası olarak açılmış ise de temelinde borçsuzluğun ve yapılan ödemenin iadesini içeren İİK 72. maddesine dayalı menfi tespit davası olup, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olması gerekeceği-
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olmasının gerekeceği, somut uyuşmazlıkta temel ilişki, tellalık sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı 4077 sayılı yasa kapsamında tüketici olmadığı gibi davalının da satıcı olmadığı-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava feragat nedeniyle reddedildiğine göre davalı vekilinin, vekalet ücreti istemediği yolunda bir beyanı da bulunmadığı gözetilerek kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
TBK. mad. 74 kapsamında ceza davasında saptanacak maddi olaylar, hukuk hakimini bağlayacağından ve bu bağlamda belirtilen bu ceza davasında yapılan yargılama sonucunda verilecek karar, menfi tespit davasının neticesini etkileyeceğinden dava konusu çekle ilgili ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi gerekeceği-