İİK’nın 72/5.md. gereği davacı-borçluyu dava açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedileceği düzenlenmiş olup davanın açıldığı tarihte takip mevcut olduğuna ve iş bu davada Korkuteli Şubesince kullandırılmış kredi karşılığında taşınmazın üzerinde ipotek tesis edildiği, takibin ise Yüzüncü Yıl Şubesi tarafından yapılmış olduğu, anılan şubeye davacının borçlu olmadığı tespit edildiğine ve davalı banka da Dairemiz Yerel mahkeme kararını onadıktan sonra takipten vazgeçtiğine göre davalı banka aleyhine %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerekeceği-
6102 sayılı TTK'nın 818/1-s madde, fıkra ve bendi yollamasıyla çeklerde de uygulanması gereken 758. maddesi uyarınca dava sırasında çeki elinde bulunduranın bilinmesi halinde mahkemece bu kişi aleyhine istirdat davası açmak üzere süre verilip, dava açılması halinde önleyici önlemlerle ilgili bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı talebinin yargılama sırasında istirdat talebinin olduğu; kaldı ki davacı vekilinin bu yönde bir istemi olmasa dahi, İİK'nın 72/7. maddesi gereği açılan menfi tespit davasında borç ödenmiş olursa davanın kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği-
Verilen tedbir kararı ile yargılama süresince davalı alacaklının alacağını tahsil edemediği, İcra ve İflas Kanunu'nun 72 / 4 maddesine göre davanın reddine karar verilmesi, başka bir anlatımla davanın lehine sonuçlanması halinde alacaklının, ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alacağı, bu zararın aynı davada takdir olunarak karara bağlanacağı ve her halde % 40'dan az olamayacağı-
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK'nun 4/1-a maddesine göre “Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır” hükmüne göre, somut olayda, dava konusu edilen bono, 6102 sayılı TTK'nun 776 vd. maddelerinde düzenlenmiş olduğundan davanın ticari dava olduğunun kabulünün ve görev, kamu düzenine ilişkin olup, davanın her safhasında re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Mahkemenin gerekçesine konu menfi tespit davasının tarafı ihtiyati haciz isteyen banka olmadığından tedbir kararının adı geçen bankayı bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı; öte yandan alacaklı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilmiş olsa dahi bu hususun tek başına ihtiyati haciz kararı verilmesine de engel olmadığı-
Tarafların kanıtları toplanıp bu çerçevede takip alacaklısı ile takip borçlusunun sulh olup olmadığının tartışılmasının, feragat nedeniyle sona eren icra takibinde alacaklı vekili olarak yer alan davalının yasa gereği hak ettiği vekalet ücreti alacağına hak kazandığının saptanması durumunda, bu alacağını icra takibinin iki tarafından da müteselsilen isteyebileceğinin kabul edilmesinin gerekeceği-
Dava konusu alacağın dayanağı genel kredi sözleşmesi olup, ticari nitelikteki bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinin görevine girmediği-
İki adet senedin teminat senetleri olduğu ve sahtecilik yoluyla değiştirildiğinden bahisle borçlu bulunmadığının tespiti istenen davada; sözleşmede yer alan ve davalıya ait markanın kullanımından kaynaklanan bir iddia ileri sürülmediğine göre, uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK'nın uygulama yerinin bulunmadığı-
Bonoların ihtar nedeni bölümünde “malen” kaydı bulunduğuna göre kural olarak bu bonolar karşılığında mal teslim edilmiş olduğunun kabulü gerekeceği-