Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, incelenen ciro silsilesinde takip alacaklısı senedin lehdarı olup, takip borçlusu ve eldeki menfi tespit davasının davacısı lehtardan sonra ciranta olduğu ve davacı lehtardan sonra davalı-takip alacaklısının cirosu bulunduğundan, davalı-takip alacaklısı yönünden alacaklı ve borçlu sıfatı birleştiği anlaşılmakta olup, davalı hamilin, kendinden önceki ciranta hakkında takip yapamayacağı-
Davacının kefalet sorumluluğu nedeniyle dava dışı banka tarafından davacı aleyhine icra takibine girişildiği ve takipten sonra davacı ile banka arasında düzenlenen protokol gereğince borcun ödendiği ancak alacağın davalıya temlik edilmesi nedeniyle davalı tarafından takibe devam edildiği dosya içeriğinden anlaşılmakta olup, takibe girişildiği tarihte alacaklı olduğu anlaşılan bankanın takibe girişmesinde kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden ve temlik alan davalı tarafından girişilmiş ayrı bir takipte bulunmadığından somut olayda İİK'nun 72/5’ e göre, öngörülen tazminat koşullarının oluşmadığı için tazminata hükmedilmemesi gerekeceği-
Çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tesbitine ilişkin davada, TBK 207/2 maddesi gereğince sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı gün ifa etmekle yükümlü oldukları için, davacının söz konusu çek nedeniyle borçlu olmadığını ispatla yükümlü olması gerekeceği-
Dava konusu senetle ilgili olarak davalının yargılandığı ceza davasında sahtecilik ve bedelsiz çeki kullanmak suçlarından mahkumiyetine karar verildiği ancak verilen kararın temyiz edilmesi nedeniyle dosyanın halen Yargıtay'da olduğu dosya içeriğinden anlaşılmakta olup, ceza mahkemesince verilecek maddi olayı saptayan kararların hukuk hakimini bağlayacağı gözetilerek, sözü edilen ceza mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, yapılan takipte davalı alacaklı alınan ve infaz edilen tedbir kararı nedeniyle alacağına geç kavuşmuş olduğundan bir başka deyişle alacaklının alacağının tahsili geciktirilmiş olduğundan İİK'nun 72/4 maddesi uyarınca davanın reddi halinde alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Haksız haciz nedeni ile uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin dava ile menfi tespit davasının konu ve sebeplerinin farklı olduğu- Menfi tespit davasında kötüniyet tazminata hükmedilmiş olsa da, davacının haksız haciz nedeni ile uğradığını iddia ettiği maddi zararı yönünden işin esasına girilip davacının gösterdiği delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, davacının tanzim ettiği senetleri ciro yoluyla elde eden davalı, davacı aleyhine muhtelif senetlere dayalı olarak icra takibine girişmiş, icra takibi kesinleştikten sonra yapılan protokol uyarınca asıl borçlunun borcunun ödenmesi amacıyla davaya konu bono verilmiş olup, takip kesinleştikten sonra yapılan protokolün ihtiyati haciz sırasında düzenlenmemiş olduğu anlaşıldığından bu protokol gereğince tanzim edilip davalıya verilen davaya konu bononun haciz tehdidi altında imzalandığının kabulünün mümkün olmayacağı-
Kiralanana yapılan faydalı ve zorunlu masrafların tahsili istemiyle kiraya veren hakkında başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemi-
Kefalet limiti gösterilmiş olan, davacının kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesinde, kural olarak kefilin kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağı, davalı tarafın davacı kefile gönderdiği hesap kat ihtarnamesi tebliğine göre kefilin temerrüde düştüğü, takibin ise yapıldığı dosya kapsamında anlaşılmakta olup, bu durumda mahkemece davacı kefilin sorumluluğu temerrüt tarihi ile takip tarihi arasındaki dönemde kefalet limitine işletilecek temerrüt faizinin kefalet limitine eklenmesi suretiyle bulunacak meblağ kadar alacağından mahkemece bilirkişiden bu konuda ek rapor alınması gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, bonodan kaynaklanan dava, bono TTK'da düzenlendiğinden bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesi gereği (mülga 6762 sy. K.nun 4. Md.) tahdidi olarak sayılan ticari davalardan olduğundan, mahkemece bu durum gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
