Dava dışı asıl borçlunun kullandığı tüketici kredisine kefaleti nedeni ile ödenmeyen borç için davalı banka tarafından başlatılan takibe vaki itirazın iptalini istemine ilişkin davada, Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasının isteyemeyeceği, davacının menfi tespit davası açmada hukuki yararının olduğunun kabulü gerekeceği-
Çekin keşide tarihinde tahrifat yapılmış olmasının, tek başına kambiyo senedi vasfını yitirmesine neden olmayacağı, bu durumda mahkemece çekin tahrifattan önceki keşide tarihi gözetilerek süresinde ibraz edilip edilmediği hususları üzerinde durulup iddia ve savunma çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak davalı banka yönünden 6102 sayılı TTK'nın 732. maddesi hükmü de gözetilerek yapılacak değerlendirme çerçevesinde sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kısa kararda İİK'nın 72/4. maddesi gereğince koşulları oluşmadığından davalıların tazminat isteminin reddine karar verildiği halde gerekçeli kararda hüküm fıkrasında davalıların tazminat istemleri hakkında hüküm kurulmayarak, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılamayacağı-
Henüz alacaklıya ödenmemiş ve icra dosyasında mevcut olan kesintilerin borçluya iadesine karar verilebileceği, alacaklıya ödenen kesintilerin ise genel mahkemelerde açılacak istirdat davası ile talep edilebileceği-
İİK'nun 72/7 maddesi uyarınca menfi tespit davası açıldıktan sonra borç ödenmiş olursa, mahkemece davaya ödenen miktar üzerinden resen istirdat davası olarak devam edileceği- Davalı takip konusu bonoda lehtar olup bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olması nedeniyle davacı lehine İİK'nun 72/5 maddesi uyarınca kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Eksik peşin harç tamamlanmadıkça müteakip işlemlere devam edilemeyeceğinden, harç ikmal edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasına ve işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içinde de harç ikmali yapılmaması durumunda 6100 sayılı HMK'nın 150/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu, davacının bonolara aval vermenin başlangıçta ipotek verme koşuluna bağlandığını geçerli delillerle kanıtlayamadığı, protokolde ipoteğin verilmemesi halinde yapılan ödemelerin geri alınacağı ve henüz ödenmeyen bonolardaki avalin de sona ereceği yolunda bir hükme yer verilmediği, protokolde ipoteğin neyin teminatı olarak verileceği hususunda bir açıklık olmamakla birlikte burada tarafların amacının davacıya teminat sağlamak olduğunun kabulü gerektiği, davalının bu edimini yerine getirmemesinin müeyyidesinin de aval veren olarak ödemeleri yapan davacının bu ödemeleri asıl bono borçlusundan temin edememesi halinde uğranılacak zararın giderilmesinde nazara alınması gereken bir husus olarak kabul edilmesi gerektiği, bu nedenlerle davacının davası haklı ve yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve 550.000 TL üzerinden hesaplanacak % 40 icra inkar tazminatının davacıdan alınmasına karar verilmesinin yerinde olduğu-
100.000 EURO gibi yüksek bedelli bir bononun vade tarihinden 2,5 yıl sonra takibe konulmasının hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, tarafların ortağı olduğu limited şirketin diğer ortağına karşı davalının yine 100.000 EURO bedelli bonoya dayalı olarak takip yaptığı, bu takibe itiraz eden diğer ortağın da davacı ile aynı iddiaları ileri sürdüğü, davalının aynı şirketin diğer iki ortağına aynı miktarda borç vermiş olmasının ve borcunu ödemeyen her iki ortak ile de şirketteki ortaklığını devam ettirmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğu-
Davalı yanca bonoya dayalı olarak davacı şirket aleyhine girişilen icra takibi sırasında haciz tutanağı düzenlenmiş olup, bu haciz işlemi anında davacı şirket yetkilisi şirket borcuna şahsen icra kefili olduğundan; anılan belge içeriğine göre şirket yetkilisinin icra kefilliğinin şahsi sorumluluğunu gerektirdiği, yetkilisi bulunduğu davacı şirketi temsilen, şirketi bağlayıcı bir beyan olmadığının gözetilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece her ne kadar “malen” kaydı bulunan takip konusu bono metnine göre malın teslim edilmediğinin ispat yükünün davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davalı vekilinin makinenin teslim edildiğine ve teslim belgesinin ekte sunulduğuna dair beyan dilekçesi gözetilip, dilekçe ekinde teslim belgesinin sunulmamış olduğu üzerinde değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekeceği-