İtirazın iptali istemiyle açılan işbu davada mahkemece; davacı kiraya veren tarafından ... .... İcra Müdürlüğünün 2014/5459 sayılı takip dosyası ile depozito alacağı için takip başlattığını, takibin kesinleştiğini, davalı kiraya veren tarafından davacı aleyhine ... .... Sulh ... Mahkemesinin 2014/196 esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, bu davada icra dosyasına yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini, mecurda davacının hor kullanımından kaynaklı bir zarar var ise depozito bedeli ile ilgili açılan menfi tespit davasında bu hususu tartışılması gerektiğini belirttiği; oysa ki davalı tarafından hor kullanma bedelinin 35.000 TL olduğu savunulduğuna göre ... .... Sulh ... Mahkemesinin 2014/196 esas sayılı dosyasının taraflarının aynı olduğu, aynı kira sözleşmesinden kaynaklı olduğu, işbu dava dosyası ile arasında hukuki ve fiilli irtibat olduğu verilecek kararların birbirini etkileyeceği dikkate alınarak bu ... dosyanın birleştirilmesi veya ... .... Sulh ... Mahkemesinin 2014/196 esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece tahkikat bittiği tefhim edildikten sonra sözlü yargılama ve hüküm için yeni bir gün tayin edilmemiş olmasının ve tahkikat aşamasında tarafların açık muvafakati bulunmadan hüküm kurulmuş bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Temyiz kararın icrasını durdurmayacağı, yani kural olarak kararın kesinleşmemiş olmasının, kararın yerine getirilmesini önlemeyeceği- Menfi tespit konulu ise kesinleşmeden takibe konulamayacağı, menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için yine kesinleşme şartının aranacağı-
İş bu davanın açıldığı tarihte taraflar arasında aynı konuya ilişkin tüketici mahkemesinde kayıtlı dava sebebiyle görevsizlik kararı verilmiş olduğu, dava tarihi itibariyle kesinleşmediğinden somut olay bakımından derdestlik dava şartının değerlendirilmesi gerektiğinin dosya içeriğinden anlaşıldığı, mahkemece bu yön üzerinde durulmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacı tarafça, dava dilekçesi ile takibe konu senet dışında, takibe konu edilmeyen ve davalı tarafın elinde bulunduğu belirtilen diğer iki senedin de bedelsiz kaldığı, bu senetlerden dolayı da borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, mahkemece, sadece takip konusu senedin bedelsiz kaldığının ve bu senet nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilip, diğer iki senet yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin hatalı olduğu-
Davacı keşideci, senedin lehtara teminat amacıyla verildiğini ve karşılıksız kaldığını iddia etmiş, davalı lehtar da duruşmadaki beyanında "senedin teminat senedi olduğunu ve teminat teşkil eden borcun tamamen ödenmiş olmasına rağmen iade edilmediğini" ikrar etmiş olup, davalının bu ikrarı karşısında dava konusu senedin karşılıksız kaldığının ve dolayısıyla davalı lehtar aleyhindeki menfi tespit davasının kabulü gerektiği- Davacı keşideci ile davalı lehtar arasındaki hukuki ilişkiye dayalı şahsi def'ilerin hamile karşı ileri sürülebilmesi için, hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun ispatlanması gerektiği ( TTK. mad. 818/1-e, 687/1)
İmzaların bağımsızlığı ilkesi gereğince davacı keşideci, kendi imzasından sorumlu olup lehtar, cirantanın imzasının sahteliğini ileri süremez ise de, davacı lehtar ... ... ... ... ... Tic.A.Ş'nin kendisine atfen atılan imzanın sahteliğini ileri sürmesi mümkün olup sahtecilik def'i mutlak def'ilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceğinden davacı lehtar ... ... ... ... ... Tic.A.Ş'nin sahtecilik def'i üzerinde durulup bu konuda araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının, dava konusu bonodaki ciro imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, mahkemece aldırılan Adli Tıp Kurumu raporunda, dava konusu senette davacıya atfen atılmış olan imzanın davacıya ait olup olmadığının saptanamadığı şeklinde görüş bildirildiği, davalı tarafın bu raporun hükme esas alınamayacağını bildirerek yeniden imza incelemesi talebinde bulunduğu, bu durumda mahkemece, konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir heyete yeniden imza incelemesi yaptırılıp ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Kefalette eş rızasını arayan hükmün (TBK. mad. 584), yürürlük tarihi olan 01.07.2012'den önce düzenlenmiş sözleşmelerde uygulanamayacağı-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli incelemeyi ihtiva etmediği gibi davacının itirazlarını da karşılayacak durumda olmadığı, mahkemece konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıtları üzerinden yeniden inceleme yaptırılarak davacının önceki rapora yönelik itirazlarını da karşılayacak şekilde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-