Aval verenin bononun diğer borçluları ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu, hakkında özel hükümler bulunan kambiyo senetleri için TBK’nun 584 ve 603. madde hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığı, ayrıca senedin düzenlenme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK uyarınca eş muvafakatinin kefaletin geçerliliği için şart kılınmadığı- Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemenin borçluyu tazminata mahkum edebilmesi için alacaklının borçluya takip yapmış olması ve borçlunun icra takibinin durdurulması için veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı almış ve tedbir kararını uygulamış olması gerekeceği-
Mahkemece temlik edilen alacak yönünden davalının taraf sıfatının bulunup bulunmadığı tartışılmadan, HMK.'nun 125. maddesi uyarınca davacının temlik alan kişilere husumet yöneltip yöneltmediği belirlenmeden ve bu madde hükmü uyarınca işlem yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davacıların, davayı açarken dava değerini 4.915,90 TL olarak gösterdiği ve bu miktar üzerinden borçlu bulunmadıklarının tespitini talep ettikleri, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince alınan bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde dava tarihi itibariyle davacıların borcunun 6.397,99 TL olduğunun kabul edildiği, bu durumda davacıların dava dilekçesinde belirtmiş oldukları miktardan daha fazla borçlu oldukları anlaşıldığından bu miktar dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken davacının 6.397,99 TL borçlu olduğunun tespiti şeklinde olumlu tespit hükmü kurulması doğru görülmediği gibi, ayrıca dava dosyasında 3 davacı bulunmasına rağmen karar başlığında bir davacıya yer verilmesinin de isabetsiz olduğu, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği-
Sonucunun beklenilmesi istenilen ceza davalarında verilen kararların henüz kesinleşmediği anlaşıldığından, mahkemece anılan ceza davaları sonunda verilen kararların kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği-
Mahkemece itirazın iptaline karar verilmesi nedeniyle borçlunun itirazının haksız olduğu anlaşılmış olup alacak likit (belirlenebilir) olduğundan hüküm altına alınan toplam alacak miktarı üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin doğru olmadığı-
6100 sayılı HMK’nda yargılama kesitlerinin ayrı ayrı düzenlenmiş olup, bu kesitlerden birisinin de sözlü yargılama ve hüküm olduğu, mahkemece 12.11.2015 günlü duruşma oturumunda tahkikat aşamasına gelinmiş olduğu halde, HMK'nun 184. maddesi uyarınca tahkikatın bittiği tefhim edilmeden ve sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunulması amacı ile davet hususu yerine getirilmeden karar verilmiş olmasının HMK’nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ihlal etmesinden dolayı usul ve yasaya aykırı bulunduğu-
Davacının icra takibine konu olan senedin kira sözleşmesinin teminatı olarak verildiği, bedelsiz olduğunu iddia etmiş, davalı ise davanın reddini savunduğu, davacının mahkemeye sunduğu kira sözleşmesinde senetten bahsedilmediği, bu durumda mahkemece davacıya iddiasını ispat yönünde delillerini toplayıp sonucunda göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Birleşen istirdat-menfi tespit davaları-
İcra takibine konu bonolardan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin davada takibe konu bonolardaki imzaların murise ait olmadığı belirtilerek imza inkarında bulunulduğu, bu durumda takibe ve davaya konu bonolar üzerindeki imzaların davacıların murisine ait olduğunun nispat yükümlülüğünün davalı alacaklı olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda bonolardaki imzaların davacılar murisine ait olup olmadığının tespit edilmediğinin belirtildiği, bu durumda davanın kabulü gerekirken ispat yükümlülüğünde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı alacaklı banka icra takibinde kötü niyetli kabul edilemeyeceğinden davacı yararına tazminata karar verilmesinin doğru olmadığı-