Davalı vekilinin, müvekkilinin dava dışı şirkette sigortalı olarak çalışan olduğu, şirket sahibinin dünürü olması nedeni ile çekin bankadan tahsili için adına ciro yapılıp bankaya ibraz edildiği, ticari ilişkisi olan tarafın dava dışı şirket olduğunu beyan ettiği, bu durumda davacının asıl ve birleşen davaya konu çeklerden dolayı şahsa borçlu olmadığı, birleştirilen dosya davalılar vekilinin beyanlarından birleştirilen davanın konusu çekteki adı geçen davalılara ait ciroların gerçeği yansıtmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü gerektiği-
"Adres kapalı. İşyerinin penceresinden (vitrininden) bakıldığında adresin kapalı ve boş olduğu haciz kabil bir malın bulunmadığı görüldü. Mahallinde başkaca yapılacak işlem kalmadığından tutanağa son verildi." şeklindeki haciz tutanağının, kesin aciz vesikasının sonuçlarını doğurmayacağı- Alacaklının, haciz talebinden sonra yenileme talebine kadar zamanaşımını kesen bir işlemi bulunmadığından, bonolar için öngörülen 3 yıllık zamanaşımının dolmuş olduğu, mahkemece; "borçlu şirket adına kayıtlı menkul ve gayri menkullerin tespit edilemediği, borçlu şirketin haczi kabil malının bulunmaması nedeniyle haciz tutanağının İİK.nun 143. maddesindeki aciz vesikası hükmünde olduğu ve İİK.nun 105/1. maddesi kapsamında muvazaa nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasının zaman aşımını keseceği" gerekçesi ile icranın geri bırakılmasına yönelik şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kredi kartı alacaklarında uygulanması gereken faiz oranları konusunda 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununn 26. maddesinde düzenleme getirildiği, mahkemece yerinde banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davalının itirazlarını karşılar mahiyette 5464 sayılı Yasa'nın 26. maddesindeki temerrüt faizi hakkındaki düzenleme dikkate alınarak rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, 2 kez bilirkişi raporu alınmış,ancak raporlar arasında sonuç itibariyle miktar farkından dolayı çelişki bulunduğu görüldüğünden, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, eksik incelemeye tabi olup hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Davacının, banka tarafından verilen kredi kartının kendisine teslim edilmediğini, kredi kartını kullanmadığını belirterek menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece imza incelemesine esas alınan raporun yeterli inceleme ihtiva etmediğinden geçerli olarak kabul edilemeyeceği, mahkemece kart teslim belgesindeki ve sözleşme tarihinden önceki dönemlere ait davacının resmi kurumlar önünde atılmış imza asılları getirtilip diğer imzalarla birlikte yeniden konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan imzanın davacıya aidiyeti yönünden rapor alınıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava, kambiyo senedine dayanarak başlatılan icra takibinde bedelsizlik iddiasıyla menfi tespit istemine ilişkin olup, kambiyo senedine karşı ileri sürülen bedelsizlik iddiasının yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği-
Davacı vekilinin, müvekkillerinin imzaladıkları 70.000,00 TL bedelli senet ile müvekkillerinden sadece birinin tek başına imzaladığı 16.000,00 TL'lik iki adet senedin bedeli ödendiği halde iade edilmediğini, söz konusu senetlerin davalılar tarafından takibe konulmak istenildiğini ileri sürerek, müvekkillerinin bu senetler nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespiti ile %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ettiği davada, davacıların ödeme iddiasını usulünce ispat edemedikleri, karşı tarafa yemin teklif etmedikleri, davalıların tefecilik suçundan yargılandığı Asliye Ceza Mahkemesi' nin dosyasında dava konusu senetlerin ödendiğine dair bir belirleme yapılmadığı, davalıların tefecilik suçundan ceza almalarının ödeme iddiasının ispatı için yeterli olmadığı; davanın reddi gerektiği-