İstirdat davalarında 1(bir) yıllık hak düşürücü sürenin son taksidin ödenmesinden itibaren başlayacağı- Davalı tarafından davacıya dava konusu malların teslim edildiği bilinerek; her ne kadar davacı eksik ifa iddiasında olup montajında yapılmadığını ileri sürmekte ise de bu konuda alacaklının temerrüde düşürüldüğüne dair dosyada bilgi ve belgeye rastlanılmadığından mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde TBK’da düzenlenen alacaklının temerrüdü hükümleri üzerinde durulup tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Davanın 71.675,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş olup, kabul edilen bu miktar üzerinden 4.896,12 TL karar ve ilam harcı alınması gerekirken, 2.580,30 TL karar ve ilam harcı alınmasına karar verilmesi doğru olmadığı-
Asıl menfi tespit ve ipoteğin fekki davası ile karşı alacak davalarının-
HMK. mad. 367/1 gereğince, temyizin, kararın icrasını durdurmayacağı- Menfi tespit konulu ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı-
Davacı, satış ilişkisinde avans olarak çek verdiğini, malların teslim edilmediğini belirterek menfi tespit isteminde bulunmuş olup, davalı da malların teslim edildiğini savunmuş olup satış ilişkisinde edimlerin aynı anda ifa edildiği yani peşin satış olduğu kabul edildiğinden satışın peşin olmadığını, dava konusu çekin avans olarak verildiğini iddia eden davacının bu iddiasını kanıtlaması gerektiği-
Davacı tarafın mal siparişi karşılığında avans alarak verilen kambiyo senetlerinden dolayı malın teslim edilmemesi nedeniyle bedelsiz kaldığından borçlu olmadığının tespitini istediği, senetler malen kayıtlı olup kural olarak malın teslim edildiğine karine teşkil ettiğinden bu karinenin aksinin davacı tarafından usulüne uygun delillerle kanıtlanmasının gerekli olduğu-
Davalının savunmasında taraflar arasında düzenlenen protokolün dava konusu çeki kapsamadığını savunduğu, davalı tarafça dava konusu çek sebebe bağlanmamış olduğundan somut olayda çek yönünden TTK.’nunda düzenlenmiş olan kambiyo hukuku hükümlerinin tartışılıp değerlendirilmesinin gerekli olduğu, hal böyle olunca somut olay bakımından davanın TTK.’nun 4. ve 5. maddeleri uyarınca mutlak ticari dava olduğu ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu çekin davacı tarafından 31.05.2013 tarihinde dava dışı bankaya verildiğinin ve 20.08.2013 tarihinde işlemsiz olarak geri alındığının anlaşıldığı, çekin ileri tarihli olarak 08.10.2013 olarak düzenlendiği çek üzerinde bankaca hiçbir işlem yapılmadığının anlaşıldığı, bu durumda son hamil olan davalı bankanın çekin keşideci tarafından düzeltilmiş 08.06.2014 tarihi itibariyle çekin daha önce 31.05.2013 tarihinde ibraza sunulduğunu ve işlemin geri alındığını bilmesinin mümkün olmadığı, davacının cirosunu çizmediğinden dolayı düzgün ciro silsilesi ile çeke hamil olan bankaya karşı sorumlu durumda olduğu-
Davacının imzayı inkar ederek menfi tespit davası açtığı, dava dışı şahısların beyanlarının tarafları bağlayıcı olmadığı, mahkemece imzanın davacı keşideciye ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının kısmi dava açabilmesi için, bu davayı açmada korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerektiği- Elektrik faturasına istinaden kıyaslama yoluyla belirlenen tüketim miktarının doğru olmadığını ileri sürülerek açılan menfi tespit davasının kısmi dava şeklinde açılabileceği-