6183 s. K. mad. 58 uyarınca "menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmasının zorunlu olduğu-
TTK. mad. 686/1 uyarınca çizilmiş cirolar yazılmamış hükmünde olduğu- Bonodaki lehtar cirosunun çizilmesi nedeniyle ciro zinciri koptuğu için davalı yetkili hamil sayılamayacağından mahkemece bu bonolarla ilgili menfi tespit istemli davanın bu gerekçe ile kabulü gerektiği- HMK. mad. 225 uyarınca, yeminin konusunun ancak kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar olduğu-
Davalının sanık olarak yargılandığı Ceza Mahkemesi dosyasında davacıların borçlarını ödemelerine rağmen verdikleri senetleri davalının iade etmeyip ayrıca icra takibine koymak suretiyle tefecilik suçunu işlediği iddiasıyla yargılanıp aynı suçtan cezalandırıldığı ve hakkındaki hükmün kesinleştiği gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulü gerektiği-
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK, yazılı yargılama usulünde beş aşama öngördüğü, bunların dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm aşamaları olduğu, mahkemece, HMK'nın 186. maddesi uyarınca tahkikat bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir duruşma günü verilerek taraflara bildirilmemesinin tarafların savunma hakkını kısıtlayıcı nitelikte olup bu nedenle hükmün bozulması gerektiği-
6100 sayılı HMK yazılı yargılama usulünde 5 aşamaya yer verildiği, bunların; dilekçelerin verilmesi, öninceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm aşamaları olduğu, somut olayda HMK 186.maddesi uyarınca mahkemece tahkikat safhasından sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmak amacıyla iki taraf davet edilerek son sözleri sorulup hükmün belirtilen aşamalar tamamlandıktan sonra verilmesi gerekirken mahkemece bu usul hükmüne uyulmamasının savunma hakkını kısıtlayıcı nitelikte olup bozmayı gerektirdiği-
Davanın, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, takibe konu bonoda düzenleme nedeni olarak nakden ibaresinin yer aldığı, davacı ve davalının bono tanzim nedeninin mal karşılığı olduğunu belirtmiş olmaları sebebiyle bononun düzenleme nedeni çift taraflı talil edilmiş olduğundan, ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, bu durumda, davacı borçlunun bonodan dolayı borçlu bulunmadığını yazılı delillerle ispatlaması gerekeceği-
İhtiyati hacze itiraz sebeplerinin İİK 265/1 maddesinde düzenlendiği, somut olayda ileri sürülen sebeplerin İİK 265/1 maddesindeki sebeplerden olmadığı, bu durumda ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddi gerekirken yargılamada ileri sürülecek sebeplere dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava husumet nedeniyle reddedildiğinden AAÜT uyarınca davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- Senetleri davacı adına düzenleyen şahsın davacı tarafından kendisine verilmiş geçerli bir vekaletnamesinin olduğu ve ticari vekil sıfatıyla hareket ettiği anlaşıldığından davacı taraf ticari vekil sıfatına haiz şahsı senetlerin düzenlenme tarihinden sonra azlettiğinden mahkemece şirket yönünden davanın reddi gerektiği-
Mahkemece, bozmaya uyularak konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmiş olup bu durumda mahkemece dava tarihindeki haklılık durumu esas alınarak yargılama gideri ve vekalet ücreti hakkında karar verilmesi gerekeceği, davalı-borçlunun dava açıldıktan sonra icra takibinden feragat etmesi onun davanın açılmasına sebebiyet vermiş olduğunu göstereceği, bu nedenle kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti takdiri ile yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, kambiyo senedinden dolayı bedelsizlik iddiasına dayanılarak açılmış menfi tespit istemine ilişkin olduğu, kural olarak kambiyo senedine karşı menfi tespit isteminin yazılı belge ile kanıtlanması gerekip, ispat yükü davacı üzerinde bulunduğu, somut olayda davalı alacaklı B. K.’nin senet metnini talil mahiyetinde beyanı da olmadığından, davacının bu yöndeki delilleri toplanıp,ayrıca ceza soruşturması olduğu bildirildiğinden bu evrakların da getirtilip, açıklanan ilke uyarınca sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, olaya uygun düşmeyen gerekçeyle kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı-