Davalının, davacı şirket ile şirket konusuna giren bir ticari muamele yapmadığı, aksine şirketin mali yönden zor durumda bulunduğu bir dönemde kendi hisselerini satarak şirket kasasına borç olarak verdiği, bu durumda TTK'nun 334. maddesi hükmünün bir an için somut olay bakımından uygulanabileceği düşünülse bile davalının şirket kasasına borç olarak aktardığı para kadar davacı şirketin sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerekeceği, diğer yandan TTK'nun 334. maddesi uyarınca borç verme işleminin batıl olduğu kabul edildiği takdirde geçersiz işlem nedeniyle herkes aldığını iade etmekle yükümlü bulunduğundan davacının kendi defter kayıtlarına göre davalıdan almış olduğu paraları aynen iade etmesi gerekeceği-
Kural olarak, davalı ipotek alacaklısının alacak miktarını ve alacağın varlığını yazılı belgeyle kanıtlaması gerekeceği, ayrıca ipoteğin fekki istemi bulunduğundan, bu husus taşınmazın mülkiyetiyle ilgili olup, taşınmazın bulunduğu yerdeki mahkemelerin yetkisi kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen gözetilmesi gerekeceğinden, fek talebi yönünden davanın ayrılarak yetki yönünden red kararı verilmesi ve ipotek belgesinde ve takipte sıfatı olmayan davacı tarafından açılan davanın da aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece her ne kadar 1.180,90 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, .......... İcra Müdürlüğü tarafından gönderilen yazıda davacı tarafa yapılan kesinti tarihleri ayrı ayrı bildirilmiş olup, davalı bankaca yapılan kesinti tarihleri dikkate alınarak,yapılacak hesaplama sonrası kalan miktara son kesinti tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, bu yön dikkate alınmadan fazla tahsil edilen toplam tutara dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Ceza mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet hükmü ile saptanan maddi vakıalar hukuk hakimini bağlayacağından, ceza mahkemesince verilen kararın kesinleşmesinin beklenesi gerektiği-
Davanın sözleşmedeki imzanın inkarı nedeniyle açılmış menfi tespit istemine ilişkin olduğu, mahkemece Cumhuriyet Savcılığında yapılan hazırlık soruşturması sırasında alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmişse de hazırlık tahkikatı sırasında alınan rapora göre hüküm kurulamayacağı-
Asıl davanın alacak davası, birleşen davanınsa muvazaa sebebiyle açılmış menfi tespit davası olduğu, dava konusu olan senette keşidecinin dava tarihinden önce öldüğünün, mirasçılara karşı alacak davası açıldığının ve birleşen davanın da mirasçılar tarafından açıldığının anlaşıldığı, dosya kapsamından murisin başka bir mirasçılarının da olduğunun tespit edildiği, miras şirketine mümessil tayin edilmeden veya mirasçıların tümüne karşı dava açılmadan veya açılan davaya diğer mirasçıların muvafakati alınmadan davanın görülemeyeceği, mahkemece murisin mirasçıları belirlenip, bu miras şirketine mümessil tayini için süre verilip ya da tüm mirasçılara karşı dava açılması ve birleşen davacıların açtığı davaya muvafakatlerinin sağlanarak taraf teşkili yapıldıktan sonra işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Haciz sırasında verilen kefaletin geçersizliği iddiasıyla açılmış menfi tespit ve istirdata ilişkin davada, haciz tutanağında davacının haciz sırasında kefil olduğu tarihte yürürlükte olan BK. mad. 484 uyarınca, kefilin, kefalet miktarı ve kendi temerrütünün sonuçlarından sorumlu olduğu, kefilin miktarı belirtilmeyen fer’ilerden dolayı sorumluluğu olmadığı-
HMK. mad. 31 uyarınca, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü ilkesi bağlamında davacının talebinin tam olarak neye ilişkin olduğunun belirlenmesi gerektiği-
İpotek ticari nitelikteki kredi sözleşmesi uyarınca tesis edildiğinden menfi tespit-ipoteğin fekki davasının asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Kredi sözleşmesindeki imza inkar edilmiş olduğundan, henüz görülmekte olan ağır ceza mahkemesinde alınan rapora itibar edilerek karar verilmesi yerine menfi tespit davasına bakan mahkemece bu yönde inceleme yapılması gerektiği-  Sözleşmedeki imzanın borçluya ait olmaması kredinin kullandırılmadığı anlamına gelmediğinden, ödeme belgeleri getirtilerek bu belgeler üzerindeki imzaların incelenmesi ve ayrıca eğer virman yolu ile ödeme yapılmış ise virman talimatı olup olmadığı ve virman ile borçlunun 3. kişiye olan borcundan kurtulup kurtulmadığı hususunda banka kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak rapor alınması gerektiği- Davacının nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı yargılandığı davanın sonucu görülmekte olan menfi tespit davasını etkileyeceğinden bu husus üzerinde durularak karar verilmesi gerektiği-