İ.İ.K.'nın 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat davasında davacının fazla ödemelerinin iadesi konusunda dava açmakta hukuki yararının bulunduğu-
Senette yer alan iki ayrı kaşe üzerindeki imzaların şirket yetkilisine ait olduğu anlaşıldığından imzaların şirket yetkilisi tarafından şirket kaşesi üzerine şirketi temsilen atılmış olduğunun kabulü gerekeceği, kaşe dışında davacıya ait imzanın bulunmadığı, sadece ödeyecek kısmında şirket yetkilisi olan davacının adı ve T.C. numarasının yazılı olmasının davacının şahsen sorumlu olduğunu göstermeyeceğinden davacının menfi tespit isteminin kabulü gerekeceği-
Davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davaya konu 26.000,00 TL bedelli kambiyo senedine mahsuben davacının banka havalesi yoluyla 05.03.2010 tarihinde ödeme yaptığının anlaşıldığı, icra takibine konu olan senet nedeniyle takipten önce 22.000,00 TL’nin ödendiği anlaşıldığından davacının bu yöndeki menfi tespit talebinin kabulü gerekeceği, bunun dışında 4.000,00 TL alacak için davalının icra takibine geçmekte haklı olduğu, mahkemece 4.000,00TL alacak için tahsili gereken miktar bilirkişi tarafından tespit edilerek fazla ödemenin istirdadına karar verilmesi gerekirken iadesi gereken miktarın hesabında faize faiz yürütülecek şekilde talep aşımı yapılarak karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Davalının, davacı şirket ile şirket konusuna giren bir ticari muamele yapmadığı, aksine şirketin mali yönden zor durumda bulunduğu bir dönemde kendi hisselerini satarak şirket kasasına borç olarak verdiği, bu durumda TTK'nun 334. maddesi hükmünün bir an için somut olay bakımından uygulanabileceği düşünülse bile davalının şirket kasasına borç olarak aktardığı para kadar davacı şirketin sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerekeceği, diğer yandan TTK'nun 334. maddesi uyarınca borç verme işleminin batıl olduğu kabul edildiği takdirde geçersiz işlem nedeniyle herkes aldığını iade etmekle yükümlü bulunduğundan davacının kendi defter kayıtlarına göre davalıdan almış olduğu paraları aynen iade etmesi gerekeceği-
Bozma kararına uyulmakla, mahkemece bu karar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapma yükümlülüğünün doğduğu, bu husus gözetilerek banka kayıtları üzerinde inceleme yapan, taraf iddia ve savunmalarını tartışan, dosyada alınan diğer raporları değerlendiren konusunda uzman bankacı bir bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Ceza mahkemesinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair verilen kararın hukuk mahkemelerinde bağlayıcı kabul edilemeyeceği; menfi tespit davasında, davacı-borçlunun, boş olarak verilen senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu yazılı belgeyle kanıtlamak zorunda olduğu- Birleştirilen itirazın iptali davasında, sözleşme altındaki imza davalı borçlu tarafından inkar edilmediğinden, mahkemece sözleşme aslı getirtilip sözleşme hükümlerine göre inceleme ve değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kural olarak, davalı ipotek alacaklısının alacak miktarını ve alacağın varlığını yazılı belgeyle kanıtlaması gerekeceği, ayrıca ipoteğin fekki istemi bulunduğundan, bu husus taşınmazın mülkiyetiyle ilgili olup, taşınmazın bulunduğu yerdeki mahkemelerin yetkisi kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen gözetilmesi gerekeceğinden, fek talebi yönünden davanın ayrılarak yetki yönünden red kararı verilmesi ve ipotek belgesinde ve takipte sıfatı olmayan davacı tarafından açılan davanın da aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ceza mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet hükmü ile saptanan maddi vakıalar hukuk hakimini bağlayacağından, ceza mahkemesince verilen kararın kesinleşmesinin beklenesi gerektiği-
Mahkemece her ne kadar 1.180,90 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, .......... İcra Müdürlüğü tarafından gönderilen yazıda davacı tarafa yapılan kesinti tarihleri ayrı ayrı bildirilmiş olup, davalı bankaca yapılan kesinti tarihleri dikkate alınarak,yapılacak hesaplama sonrası kalan miktara son kesinti tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, bu yön dikkate alınmadan fazla tahsil edilen toplam tutara dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Asıl davanın alacak davası, birleşen davanınsa muvazaa sebebiyle açılmış menfi tespit davası olduğu, dava konusu olan senette keşidecinin dava tarihinden önce öldüğünün, mirasçılara karşı alacak davası açıldığının ve birleşen davanın da mirasçılar tarafından açıldığının anlaşıldığı, dosya kapsamından murisin başka bir mirasçılarının da olduğunun tespit edildiği, miras şirketine mümessil tayin edilmeden veya mirasçıların tümüne karşı dava açılmadan veya açılan davaya diğer mirasçıların muvafakati alınmadan davanın görülemeyeceği, mahkemece murisin mirasçıları belirlenip, bu miras şirketine mümessil tayini için süre verilip ya da tüm mirasçılara karşı dava açılması ve birleşen davacıların açtığı davaya muvafakatlerinin sağlanarak taraf teşkili yapıldıktan sonra işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-