Davalı şirket bila tarihli, şirket kaşe ve imzası bulunan belge ile davalı, davacı şirket ile imzaladığı sözleşmeden kaynaklanan borcunu üstlenmiş olduğundan sözleşme hükümleri çerçevesinde sorumluluğunun mevcut olduğu, sözleşmenin eki niteliğindeki protokol hükümleri uyarınca müspet zarar niteliğindeki kar kaybı, haksız rekabet nedeniyle uğranılan zarar, bedelsiz su miktarına ilişkin taleplerin davalıdan istenebileceği-
Her ne kadar mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak bozma kararında belirtilen sulh ve ibra sözleşmesi hakkında değerlendirme yapılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sözleşmenin geçersizliğinin tespiti konusunda ......... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ...... Esas sayısında bir dava açıldığı ve ayrıca dava konusu senetle ilgili olarak daha önce verilmiş olan kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın yazılı emir yolu ile Yargıtay 11. Ceza Dairesince ortadan kaldırılması üzerine ......... Asliye Ceza Mahkemesi'nin ....... Esas sayısında kayıtlı “açığa atılan imzanın kötüye kullanılması” suçundan kamu davası açıldığının dosya içeriğinden anlaşıldığı, bu durumda mahkemece sözü edilen davaların bu davanın sonucuna etki edeceği düşünülerek sonuçlarının beklenmesi gerekirken, beklenmeden karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-
Uyulan Dairemiz bozma ilamında işaret edildiği üzere davanın, dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 39. maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde açılmadığı, mahkemece bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davanın bonoya dayanılarak girişilen icra takibinden ve dayanağı olan bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, takip alacaklısı tarafından 21.06.2011 tarihinde alacağın diğer davalıya temlik edildiği, görüldüğü gibi alacağın temliki işleminin ibraname tarihinden sonra gerçekleştiği, önceki alacaklı dava konusu alacakla ilgili olarak temlikten önce borçluyu ibra ettiğine göre, ibra ile borç sona ereceğinden alacakla ilgili tasarruf yetkisinin ortadan kalktığı, tasarruf hakkı kalmayan önceki alacaklının, alacağın temlikinde yetkisi olmadığı düşünülmeden ve 03.08.2010 tarihli ibranamenin davaya etkisi üzerinde durulup tartışılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacının dava açarken münhasıran davalının defterlerine dayandığını dava dilekçesinde belirtmediği, davacının HMK 222/5 maddesinde belirtilen haktan yararlanabilmesi için bu isteğini dava açılırken bildirmesi gerekeceği, yargılama sırasında bu yönde beyanda bulunmasının münhasıran karşı tarafın defterlerine dayanıldığının kabulünü gerektirmeyeceği-
Menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranması gerektiği-
HMK. mad. 367/1 gereğince kararın temyizinin kural olarak icrayı durdurmayacağı- Menfi tespit konulu ilamların kesinleşmeden takibe konulabilmelerinin olanaklı olmadığı, menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranması gerekeceği- Menfi tespit ilamı olup kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağından ilamın fer-ileri (eklentileri) olan yargılama gideri ile vekalet ücreti de asla bağlı olduğundan, kesinleşmeden takibe konu edilemeyecekleri, bu sebeple, takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasına konu olan icra takibi kambiyo senedine istinaden başlatıldığından ve takip dayanağı bono kambiyo vasfında olduğundan görevli mahkemenin, TTK’nun 4. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemeleri olduğu, mahkemece görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesinin doğru olmadığı-
TBK'nın 133/2. maddesinin " mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz." şeklinde olduğu, dosyaya sunulan 08.06.2012 tarihli protokolün anılan madde uyarınca yenileme iradesi göstermediğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Protesto edilmeyen senetlerden dolayı cirantalara gidilemeyeceği- Dava konusu takibe konulmayan diğer 4 adet bononun mevcut olup olmadıkları, mevcut iseler akıbetleri hususunun vefat eden davalı mirasçısı olarak davaya devam eden davalıdan sorularak karar verilmesi gerektiği-