HMK. mad. 367/1 gereğince kararın temyizinin kural olarak icrayı durdurmayacağı- Menfi tespit konulu ilamların kesinleşmeden takibe konulabilmelerinin olanaklı olmadığı, menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranması gerekeceği- Menfi tespit ilamı olup kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağından ilamın fer-ileri (eklentileri) olan yargılama gideri ile vekalet ücreti de asla bağlı olduğundan, kesinleşmeden takibe konu edilemeyecekleri, bu sebeple, takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranması gerektiği-
Menfi tespit davasına konu olan icra takibi kambiyo senedine istinaden başlatıldığından ve takip dayanağı bono kambiyo vasfında olduğundan görevli mahkemenin, TTK’nun 4. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemeleri olduğu, mahkemece görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesinin doğru olmadığı-
TBK'nın 133/2. maddesinin " mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz." şeklinde olduğu, dosyaya sunulan 08.06.2012 tarihli protokolün anılan madde uyarınca yenileme iradesi göstermediğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Protesto edilmeyen senetlerden dolayı cirantalara gidilemeyeceği- Dava konusu takibe konulmayan diğer 4 adet bononun mevcut olup olmadıkları, mevcut iseler akıbetleri hususunun vefat eden davalı mirasçısı olarak davaya devam eden davalıdan sorularak karar verilmesi gerektiği-
Adi senede dayalı olarak yürütülen icra takibine karşı borçlunun açtığı menfi tespit dosyasında teminat karşılığında verilen tedbir kararının icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda tedbir kararı olduğu, bu tedbirin, mahiyeti itibariyle tahsil aşamasına gelen paranın alacaklıya ödenmesini engellemeye ve dava sonucuna göre hareket edilmesine yönelik olup, takibin durmasına ve haciz yapılmasına engel teşkil etmeyeceği- Davanın alacaklı lehine sonuçlanması halinde ihtiyati tedbirin kalkacağı- Hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan almasının doğal olduğu, bu halde tayin edilecek zararın asıl alacağın takip tarihine göre yüzde yirmi veya kırkından aşağı olamayacağı-
Birleştirilen davalar, bağımsızlıklarını koruduklarından her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması ve HMK.'nın 297. maddesi uyarınca hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık,şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekeceği, mahkemece hüküm fıkrasının (1) no'lu bendinde birleşen davalar hakkında ayrı ayrı esas numaraları belirtilerek hüküm kurulması gerekirken “Davanın reddine” denilmiş olmasının doğru olmadığı-
Dava konusu senetlerin protokolde belirtilen zamanda tamamen ödenmediği ve teminat özelliği gereğince takibe konulması gerektiği konusunda açıklık bulunmakla birlikte davacının senetlere mahsuben yaptığı ödemelerin üzerinde durularak bu ödemelerin dava konusu bonolara mahsuben yapıldığının anlaşılması halinde yapılan ödeme miktarlarında menfi tespit davasının kabulü gerekeceği-
Taraflar arasında 36 adet atın ihale ile alımı konusunda sözleşme imzalandığı, sözleşmeye bağlı teknik şartname hükümlerine göre mülkiyetin alıcıya geçmesi için kesin kabulün yapılması gerektiğinden ve kesin kabul yapılmamış olduğundan mülkiyetin alıcıya geçtiğinden söz edilemeyeceği-
Davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davacının 02.03.2016 tarihinde mahkemeye feragat dilekçesi sunduğu, HMK 311. maddesi uyarınca feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı, mahkemece feragat tarihinden sonra mahkemeye sunulan vekaletname uyarınca davalı yararına vekalet ücreti hükmedilmesinin doğru olmadığı-