Davacı kendi kusuru ile kartını ve şifresini 3. kişiye verdiğinden, kendi kusuruna dayanarak hak iddiasında bulunması yasa tarafından korunmayacağından ve somut olayda bankaya atılı bir kusur bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Alacak davası- Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davada lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davacı H.K.'nın genel kredi sözleşmesinde asıl borçlu olduğunun, diğer davacı S.K.'nın da aynı genel kredi sözleşmesinde kefil olduğunun, H.K.'nın taşınmazını ipotek verdiği banka tarafından ayrıca davaya konu icra takibine esas olan kambiyo senedinin de alındığının anlaşıldığı, İ.İ.K.'nun 45/3. maddesine göre alacağın kambiyo senedine dayanması halinde, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile borçlu hakkında ayrıca takip yapılabileceğinden diğer davacı S.K.'nın da sözleşmede kefil olması nedeniyle kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından ve ipoteği aşan miktar yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere sorumlu olacağı kabul edilerek açıklanan ilkeler uyarınca alacak hesabı yönünden inceleme ve değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dosya içeriğinde mevcut bozma ilamları dikkate alındığında ispat külfetinin davacı tarafta olduğu, öncelikle dava konusu edilen çeklerin ve nakdi ödemenin sipariş avans olarak davalıya verildiğinin yazılı delillerle kanıtlanması gerekeceği, dosyaya sunulan davacı delilleri arasında bu yöne ilişkin herhangi bir delilin bulunmadığı, hal böyle olunca davanın reddi gerekirken ispat külfetinin tayininde ısrarla hata yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Menfi tespit davası-
HGK’nun bozma kararı mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olup, HGK’nun bozma ilamı doğrultusunda karar vermenin zorunlu olduğu, ancak mahkemece HGK kararına ve Dairemiz bozma kararına aykırı olarak “ olumlu tespit “ hükmünün kurulduğu, dava İİK’nun 72. maddesine dayalı menfi tespit davası olup , icra takibi nedeniyle davacının dava tarihi itibariyle borçlu olmadığı miktar tespit edilerek menfi tespit hükmü kurulması yönünden yerel mahkeme kararının tekrar bozulması gerektiği-
Davanın icra takibine konu edilen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olduğu, davacının şikayeti üzerine davalı ve birleşen davanın davalısı hakkında dolandırıcılık suçundan dolayı kamu davası açılmışsa da mahkemece ceza kararının Yargıtayca bozulması üzerine bu kez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiğinin ve bu kararın kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu durumda davalılar hakkında verilmiş kesinleşmiş bir mahkumiyet kararından söz edilemeyeceği, mahkemece davacının dava dilekçesindeki iddiaları doğrultusunda deliller değerlendirilerek gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davanın davacı aleyhine başlatılan ..... Esas sayılı takip dosyasına konu edilen bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve yapılan ödemenin istirdatı istemine ilişkin olduğu, bonoların geçersiz olan araç satış sözleşmesi gereğince verildiği noktasında uyuşmazlık bulunmadığı, ayrıca hükmüne uyulan dairemizin bozma ilamında da açıkça belirtildiği üzere herkesin aldığını aynen iade etmekle yükümlü olduğu, satım konusu aracın davalı tarafından geri alındığında da uyuşmazlık bulunmadığı, bu durumda dava konusu bonoların davacıya iadesi ve varsa yapılan ödemelerin istirdatına karar verilmesi gerekeceği-
Çek iptali ve menfi tespit davasında, davalılar hakkında kamu davası açılıp açılmadığı, açılmışsa ceza mahkemesince verilecek kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının bu davada hukuk hakimini bağlayacağı dikkate alınarak ceza soruşturması sonucunun beklenilmesi gerektiği-
Ceza mahkemesinde verilen mahkumiyet hükmü ve hakimin maddi olguyu tespiti hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte olduğundan ceza davasında verilecek kararın kesinleşmesi beklenip menfi tespit davasına etkisi üzerinde durulup sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-