Tanzim yeri bulunmayan takibe konu senette, keşideci adı soyadı altında yazılı olan mahalle ve sokak içeren adres, belirgin bir idari birimi belirtmediğinden, icra mahkemesince re’sen takibin iptaline karar verilmesi gerektiği- İİK. mad. 170/a uyarınca, borçlu yararına tazminata ve para cezasına hükmedilemeyeceği-
Kambiyo senetlerine özgü takiplerde, borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, alacaklı ağır kusurlu ya da kötü niyetli ise alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceği-
Bilirkişi raporunca, inceleme konusu senetlerde "ödeme günü" matbu yazısı hizasında bulunan 20.05.12, 20.06.12 ve 20.07.2012 rakamlarının kendilerinden önce gelen ikisi paralel biri dikey çizgiden oluşan kapama işaretinden ve vadenin metin kısmında, mukabilinde matbu yazısından sonra gelen 20 Mayıs 2012, 20 Haziran 2012 ve 20 Temmuz 2012 ibarelerinin kapama işaretinden mürekkep tonu itibariyle farklılık gösterdikleri ve yazı ile gösterilen kısımlardaki ay isimlerinin kapama işaretinin üzerine yazıldıkları ve dolayısıyla vade tarihlerini gösteren kısımlarda kapama işareti mevcut iken rakam ve yazıların sonradan yazıldıkları sonucuna varıldığı- Bonolarda tahrifattan önceki vade tarihi kısmında kapama işareti olması, bonoda çift vade oluşmasına sebebiyet vermediği gibi düzenleme tarihi olan 20.04.2012'den önceki bir tarih de olmadığı görülmekle, yapılan tahrifatın bononun kambiyo vasfına halel getirmediği-
İcra takibinden önce mahkemeden alınmış mirasın reddi kararının, süreye tabi bir "borca itiraz" niteliğinde mi, yoksa kamu düzeninden olması nedeniyle "süresiz" olarak başvurulabilecek bir şikâyet sebebi mi olduğu?
Senedin 'teminat senedi' olduğunun iddia edilmesi halinde, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalı- Buna göre belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup açıkça atıf yapıldığının kabulü için, senedin vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtilmesi gerektiği-
Borçlunun, itiraz dilekçesinde takip konusu çeklere ilişkin borcun takip öncesinde kendisinden sonra gelen ciranta .................. Şirketi' ne ödendiğini belirtmek suretiyle borcun varlığını kabul ettiği, bu durumda borç kabul edildiğinden alacaklının yetkili hamil olmadığından bahisle takibin iptaline karar verilemeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun dava dilekçesinde ödeme iddiası olduğundan, İİK md.170/a-son gereğince yetkili hamil olmadığından bahisle takibin iptal edilemeyeceği gözetilerek borçlunun ödeme iddiası yöntemince incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Somut olayda, takip dayanağı çekin incelenmesinde, çekin arka sayfasında borçlu ...’nın cirosundan sonra alacaklı ...’nın cirosunun mevcut olduğu, bu durumda, takip dayanağı çekin ciro silsilesinde kopukluk olmayıp, anılan cironun alacaklıyı yetkili hamil kıldığının anlaşıldığı- Mahkemece, her ne kadar, çekin ibraz tarihi itibariyle ... Bankasından çek görüntüsü istenerek ciro silsilesi incelenmiş ve ibrazdan önce alacaklı ...’nın cirosunun borçlu ...’nın cirosundan sonra değil önceki ciro olduğu belirlenmiş ise de, dar yetkili icra mahkemesinde, ciro silsilesinin bankadan sorulmak suretiyle sonuca gidilme olanağının bulunmadığı- Takip tarihi itibariyle çekin ciro silsilesi yeterli ve geçerli olup, düzgün ciro silsilesinde yer alan alacaklının yetkili hamil olduğunun kabulü gerektiği-
Somut olayda, takibe dayanak senedin üst kısmında düzenleme yeri olarak İstanbul ibaresinin yer aldığı, bu haliyle senette keşide yeri mevcut olup diğer zorunlu unsurları da içerdiği, dolayısıyla senet kambiyo senedi vasfında olmakla takibin iptali kararının yerinde olmadığı-
İİK'nun 169/a-6. maddesi uyarınca, itirazı reddedilen borçlunun tazminatla sorumlu tutulabilmesi için, icra mahkemesince takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiş olması gerekeceği, somut olayda; mahkemece borçlunun tedbir talebi reddedilerek, takibin durdurulmadığının anlaşıldığı, diğer taraftan, İİK'nun 170/a maddesinde de tazminata ilişkin bir düzenlemenin yer almadığı, o halde, mahkemece, takibin durdurulmadığı dikkate alınarak şikayetin ve borca itirazın reddi ile yetinilmesi gerekirken, borçlu aleyhine ayrıca tazminata hükmedilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Bir “teminat bonosu”ndan söz edilebilmesi için, ya bonoyu düzenleyen kişinin temel ilişkiden kaynaklanan ediminin (cezai şart öngörülen durumlar dışında) doğrudan doğruya belirli bir para borcunun ödenmesi olmaması yani paradan başka bir edim olması ya da alacaklının uğrayacağı muhtemel zararları güvenceye bağlamak amacı ile bonoyu vermiş olması gerektiği- Bonoda teminat kaydı var ise de, neyin teminatı olduğunun belirtilmemesi halinde, bu kaydın, bononun mücerrettik vasfını ortadan kaldırmayacağı- Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerektiği- Keşideci ile lehtar arasında düzenlenen ek protokolde "vade tarihi içermeyen takip konusu bononun bedeline açıkça atıf bulunulduğu, ek protokol ile senedin düzenleme tarihinin aynı olduğu gözetildiğinde, İİK. mad. 169/a kapsamında bononun sözleşme ile bağlantısının kanıtlandığının ve belirtilen ek protokolün içeriğine göre senedin teminat amacıyla verildiğinin, alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirdiğinin kabulü gerektiği- "Takibe dayanak yapılan senede doğrudan bir atıfta bulunulmadığı gibi, senedin, teminat senedi olarak verildiğine dair bir kaydın da sözleşmede yer almadığı, borçlunun, iddiasını yazılı bir belge ile ispat edemediği" gerekçesiyle “borca itiraz"ın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay 12. HD. kararının isabetsiz olduğu-