Aynı sıra cetveline ilişkin birden fazla şikâyet dosyasının olduğu, bu durumda aynı sıra cetveline yönelik tüm şikâyetlerin birleştirilerek çözümlenmesi hem tek bir hüküm kurulması ve bu hükümlerin infazında tereddüt yaşanmaması bakımından gerekli olduğundan, bu dosyaların birleştirilmesinin düşünülmemesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
İtirazın alacağın esas miktarına yönelik olmayıp, yalnızca sıraya dairse şikayet yoluyla tetkik merciinde bakılacağı-
İflas masasına alacaklı olarak müracaat eden alacaklıların tebligata elverişli adres göstermek ve tebliğ masrafları için avans vermek suretiyle iflas idaresince alınacak kararların kendilerine tebliğini isteyebileceğinin öngörülmüş olduğu-
Mahkemece, şikâyetçinin talebine konu haczinin süresinde ve usulüne göre satış istenmediğinden düşmüş olması nedeni ile sıra cetvelinin doğru olarak düzenlendiği gerekçesiyle, şikâyetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davacının muvazaaya konu olarak gösterdiği alacağın 1998 yılından bu yana devam eden davalar ve takipler neticesinde H. E.'in gayrimenkulünün satışından tamamı karşılanamayan alacağın bakiyesi olduğu, kalan bu bakiye alacak için borçlu A.S.B.'un gayrimenkul satış vadi sözleşmesi üzerine haciz koydurduğundan davanın reddinin gerekeceği-
Bedeli paylaşıma konu araç üzerinde şikayetçinin rehni bulunduğu, satışa muvafakat edip etmediği ve rehinli alacak miktarı sorulmadan sıra cetvelinin düzenlendiği, her takip dosyası için usulüne uygun bilgi alınması gerektiği nedeniyle, şikayetin kabulüne ve sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
818 Sayılı BK.’ nun 168. (6098 sayılı BK.’ nun 189.) maddesine göre temlikle alacak üzerindeki rüçhan hakları da temlik olana geçtiğinden, 6183 sayılı AATÜK’ da yer alan imtiyazların şikâyetçi yararına uygulanması gerektiği dikkate alınarak, bu kapsamda yapılacak değerlendirme sonucu bir karar verilmesinin gerekeceği-
Amme alacağının garameten paylaştırmaya katılabilmesi için haczin kesin olması gerekip, mahkemece bu husus araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Henüz doğmamış bulunan davacı alacağını sonuçsuz bırakmak amacıyla yaklaşık iki yıl önceden muvazaalı biçimde borç ilişkisi kurulamayacağı-