Hukuki ehliyetsizlik, inançlı işlem ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteği-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği-
Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden, davalının uzun zamandır Almanya da ikamet ettiği, meclis kararıyla ilgili yerel ve ulusal basında çıkan haberlerden bilgisi olmasının beklenemeyeceği, çekişme konusu taşınmazı bir yıl önce de komşu .... parsel sayılı taşınmazı satın alması nedeniyle yatırım amacıyla satın aldığı, son kayıt maliki olan davalının TMK'nın 1023. maddesi anlamında kötüniyetli olarak taşınmazı edindiği usulünce kanıtlanamadığı ve 14.02.1951 tarih 17/2 sayılı YİBK’nın uygulanmasını gerektirir vakıaların da bulunmadığı açık olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, velâyet görevinin kötüye kullanılması iddiası ile davalıların iyiniyetli olup olmadıklarının bir başka ifadeyle TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacaklarının araştırıldığını söyleyebilme olanağının olmadığı, hal böyle olunca, adı geçen ikinci el konumundaki davalıların iyiniyetli olup olmadıkları ile davacının annesinin velayet hakkını kötüye kullanıp kullanmadığının araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İnançlı işlem iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, birleşen dava ise bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi isteği-
Tapu iptali ve tescil ile el atmanın önlenmesi isteği-
Tapu iptali ve tescil isteği- Davalının mülkiyet hakkının ihlal edilmemesi için, iyiniyetli olup olmadığı, bir başka ifade ile durumu bilip bilmediği, ya da kendisinden beklenen özeni göstermesi halinde bilebilecek durumda olup olmadığının saptanması gerektiği- Davalıların çekişmeli temlik öncesi tanışıklıklarının bulunduğu ve tanık beyanları gözetildiğinde, davalının TMK’nin 1023. maddesinden yararlanamayacağı-
Tapu iptali ve tescil, menfi tespit ve maddi tazminat istekleri-
İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil etiği- Taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kaldığı-
İ. sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada; davacının sunduğu makbuzlarda taşınmaz alımı konusunda açıklama bulunmadığı, davacının davasını inandırıcı bir delille kanıtlayamadığı, gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmişse de, eksik inceleme ve araştırmayla karar verildiğinden verilen kararın usul ve yasaya uygun düşmediği- davacının yabancı uyruklu olduğu gözetilerek davacı adına tescili istenen dava konusu taşınmazın, davalı tarafından dava dışı 3. kişiye devredilip; onun tarafından da, yine başkasına devredildiği; son tapu kayıt maliklerine husumet yöneltilerek TMK'nun 1023. maddesi uyarınca; tapu siciline güvene dayalı iyiniyetli alıcı olup olmadıklarının, tarafların göstereceği tüm deliller ve gerektiğinde re'sen yapılacak araştırma ile belirlenmesi gerektiği, tapu kaydının iptali istenen taşınmazın kayıt maliklerinin iyi niyetli müktesip olduklarının tespiti halinde; bu defa davacının alacağa ilişkin taleplerinin irdelenmesi gerektiği- HMK'nun 199. maddesine göre yazılı delil, 202'nci maddesine göre ise senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebileceği hükme bağlanmı olup, buna göre; davacının davalı tarafa bir kısım ödemeler yaptığı ve bunu gösterir makbuzlar sunduğu gibi, taraflar arasında elektronik yazışma içerikleri ve tanık beyanından inanan ile inanılan arasında bir inanç sözleşmesinin bulunduğu, kayıt maliklerine husumet yöneltilip iyiniyetli müktesip olup olmadıkları açıklığa kavuşturulduktan sonra, iyi niyetli olmadıkları kanaatine varıldığında tescil hükmü kurulması, iyi niyetli olduklarının anlaşılması halinde ise söz konusu taşınmaz alımı nedeni ile davacının davalı tarafa ödediği miktarın tespit edilerek, bu miktarın hüküm altına alınması gerektiği-