İ. sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada; davacının sunduğu makbuzlarda taşınmaz alımı konusunda açıklama bulunmadığı, davacının davasını inandırıcı bir delille kanıtlayamadığı, gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmişse de, eksik inceleme ve araştırmayla karar verildiğinden verilen kararın usul ve yasaya uygun düşmediği- davacının yabancı uyruklu olduğu gözetilerek davacı adına tescili istenen dava konusu taşınmazın, davalı tarafından dava dışı 3. kişiye devredilip; onun tarafından da, yine başkasına devredildiği; son tapu kayıt maliklerine husumet yöneltilerek TMK'nun 1023. maddesi uyarınca; tapu siciline güvene dayalı iyiniyetli alıcı olup olmadıklarının, tarafların göstereceği tüm deliller ve gerektiğinde re'sen yapılacak araştırma ile belirlenmesi gerektiği, tapu kaydının iptali istenen taşınmazın kayıt maliklerinin iyi niyetli müktesip olduklarının tespiti halinde; bu defa davacının alacağa ilişkin taleplerinin irdelenmesi gerektiği- HMK'nun 199. maddesine göre yazılı delil, 202'nci maddesine göre ise senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebileceği hükme bağlanmı olup, buna göre; davacının davalı tarafa bir kısım ödemeler yaptığı ve bunu gösterir makbuzlar sunduğu gibi, taraflar arasında elektronik yazışma içerikleri ve tanık beyanından inanan ile inanılan arasında bir inanç sözleşmesinin bulunduğu, kayıt maliklerine husumet yöneltilip iyiniyetli müktesip olup olmadıkları açıklığa kavuşturulduktan sonra, iyi niyetli olmadıkları kanaatine varıldığında tescil hükmü kurulması, iyi niyetli olduklarının anlaşılması halinde ise söz konusu taşınmaz alımı nedeni ile davacının davalı tarafa ödediği miktarın tespit edilerek, bu miktarın hüküm altına alınması gerektiği-
Davacının meskeniyet iddiasıyla yaptığı haczedilmezlik şikayeti, ihalenin feshi davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra kabul edilmiş olup, cebri ihaleyle satışı mümkün olmayan çekişmeli taşınmaz, usulüne uygun işlemlerle yapılan ihale neticesinde satılmış olsa da, taşınmazın temlikinin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, alıcının iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği ve tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği- Davacının kardeşi olan ihale alıcısı davalının iyiniyetinden de söz edilemeyeceği-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu- Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği; ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği- Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu- Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşıdığı-
Davacı ile dava dışı arasında imzalanan belge göz önüne alındığında taraflar arasında inançlı işleme dayalı olarak devrin yapıldığı, öte yandan tüm dosya içeriği ve dinlenen tanık beyanları itibari ile de davalı ile dava dışı ve davacı arasında alacak-borç ilişkisinin bulunduğu, bu alacak-borç ilişkisi nedeni ile davalı ile dava dışı kişinin aralarında anlaşarak dava konusu taşınmazın temlik işleminin gerçekleştirildiği, yine dinlenen tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere davalının dava konusu taşınmazı ediniminde iyiniyetli olmadığı ortaya konduğundan davalının TMK 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Dava konusu taşınmaz satış işlemi ile davalı adına tescil edilmiş olup (özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olan taşınmazı) tapu kütüğündeki kayda iyiniyet ile dayanılarak kazanımda bulunan 3. kişinin kazanımının TMK’nin 1023. maddesi uyarınca korunması gerektiği, dosyadaki belgeler ile davalının kötüniyetle kazanımda bulunduğunun da ispat edilemediğine göre (iyiniyetli) davalının bu kazanımına TMK’nin 1023. maddesi uyarınca değer verilmesi gerekeceği-
Sahteliği sabit olan 3 adet bono kullanılarak başlatılan takip sonucu takip alacaklısının takip dosyasındaki hak ve alacaklarını temellük eden davalı adına ihale ile oluşan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, ancak ikinci el konumundaki diğer davalıların iyiniyetli olmaları halinde edinimlerinin korunacağı- Davacılar eldeki davada, tapu iptal ve tescil talebi yanında icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti isteminde de bulunmuş olup davacıların tescilin illetini oluşturan cebri icranın yapıldığı icra takip dosyasına konu edilen senetler yönünden icra hukukundan bağımsız olarak HMK'nın 106. maddesi çerçevesinde borçlu olmadıklarının tespitini istemek yönünden hukuki yararlarının bulunduğu-
Köy Tüzelkişiliğine ait iken imar planında sanayi yeri olarak tahsis edilen ve organize sanayi sitesi yapılmak üzere Kooperatife meclis kararı olmaksızın encümen kararı ile temlik edilen aynı kararı ile tahsis şartının kaldırılan taşınmazların, Kooperatif üzerinden belediye başkanının yakın akrabalarına temlik edildiği ve yapılan ceza yargılaması sonucunda mahkumiyet kararı verildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile köy tüzel kişiliği adına tesciline karar verilmesini istenilen olayda, tescilin yolsuz olduğu, davalıların da yolsuz tescili bilen ya da bilmesi gereken durumunda olup TMK'nın 1023. maddesinden yararlanamayacakları-
Taraflar arasındaki “Tapu iptali ve tescil, tazminat” davasından dolayı yapılan yargılamanın sonunda tüm olgular bir arada değerlendirildiğinde; çekişmeli taşınmazın kısa sürelerle tapuda el değiştirmesine rağmen hiçbir zaman satın alan davalıların zilyetliğine geçmediği, anahtarının hâlen davacıda bulunduğu, taşınmazı beşinci el olarak satın alan davalının da dava konusu daireyi hiç görmeden satın almasının genel hayat tecrübelerine aykırı olduğu, (alıcının taşınmazı) resmî akde göre belirlenen bedelle satın aldığı anlaşıldığı hâlde herhangi bir ödeme belgesi sunmadığı hususları ele alındığında, davalıların işbirliği içerisinde hareket ettikleri ve taşınmazı en son satın alan davalının da iktisabının iyi niyetli olmadığı; bu nedenle de davalının TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
İpotek tarihi, iptal davasından önceki tarih olsa da, sıra cetvelinde paylaşıma konu taşınmaza ilişkin tasarrufu iptal ettiren davacı alacaklının öncelik hakkı olduğu-
İkinci el davalı ...’nin herhangi bir işi olmayıp eşinin aylık kazancının ise 1.000 TL olduğunun, aylık 320 TL kira ödediklerinin ve halen kirada oturduklarının kolluk marifetiyle saptandığı, öte yandan ilk el davalı ... ile ikinci el davalı ...’nin komşu oldukları, banka hesaplarında yapılan araştırmada davalıların mevduat hesabına ya da hesap hareketlerine rastlanmadığının belirlendiği, dinlenen davalı tanıklarından bir kısmının temlikle ilgili görgüye dayalı bilgi sahibi olmadığı, bir kısım yakın akraba olan tanıkların ise satış bedeliyle ilgili beyanlarının çelişkili olduğu, zira davalı ...’nin eniştesi olduğunu belirten davalı tanığı ...’un ev alımı için davalı ...’nin eşine 30.000 TL nakit elden para verdiğini beyan ettiği halde davalı ...’nin eşi olan tanık ...’nın ise daireleri alırken 60.000 TL’yi bacanağından borç aldığını beyan ettiği, değinilen koşullarda davalı ...’nin aynı anda dört adet bağımsız bölümü satın almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, temliklerin kısa aralıklarla yapıldığı ve değerler arasında aşırı fark bulunduğu da nazara alındığında davalı ...’nin iktisabının iyiniyetli olmadığı ve TMK 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı sonucuna varılması gerekeceği-